Beşika'ya Asker Sevki ve Irak Denklemi

Ankara, Başika adımıyla daha da sıkışacak Irak denkleminde yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.

Devamı
Beşika'ya Asker Sevki ve Irak Denklemi
5 Soru Rusya ile Olası Bir Enerji Krizinde Türkiye'nin B

5 Soru: Rusya ile Olası Bir Enerji Krizinde Türkiye'nin B Planı

Sınırı ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye-Rusya ilişkileri yeni bir döneme girdi. SETA’dan Erdal Tanas Karagöl ilişkilerin enerji boyutunu değerlendirdi.

Devamı

SETA Ekonomi Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay, Türkiye ile Rusya arasında yaşanan gerginliğin bölgedeki enerji jeopolitiğini nasıl etkileyeceğini Al Jazeera için yazdı. Ünay’a göre, Rusya ile yaşanan kriz, Türkiye’nin enerji jeopolitiğini daha dengeli bir yapıda yeniden şekillendirmesi için ciddi bir fırsat olarak algılanabilir.

Rusya'nın zengin enerji kaynaklarına sahip olması ve bu potansiyeli siyasi ilişkilerinde bir koz olarak kullanması yeni bir durum değil.

Hava sahasını ihlal eden hangi ülke olursa olsun uygulanacak kuralın, Rus uçağına da uygulanmasıyla başlayan Türkiye ve Rusya arasındaki kriz devam ediyor.

ABD'nin Putin'in "Türkiye'yi yalnızlaştırma hamlesi"ne "Rusya'yı sınırlandırma hamlesi" ile cevap vermesi gerekiyor.

Ortak Bir Bölgesel Vizyon Mümkün mü?

George Mitchell ve Hillary Clinton'ın Türkiye ziyaretleri, ardından Obama'nın Türkiye'ye gelmesi, ilişkilerde daha yoğun işbirliğinin önünün açıldığı şeklinde yorumlanmakta. Türkiye özellikle son dönemlerde izlediği çok boyutlu ve kuşatıcı dış politika ile bölgesinde çeşitli sorunların çözümüne pozitif katkı sağlamayı başarmıştır.   

Devamı

Eski kasabaya yeni şerif: Obama Türkiye'de

OLDUKÇA çalkantılı geçen sekiz yıllık George W. Bush döneminin ardından, Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısının açıldığını söylemek yanlış olmaz.

Devamı

SETA Vakfı Gökhan Çetinsaya ve Taha Özhan imzasıyla 'İşgalin 6. Yılında Irak' adlı bir kitap yayınladı. Çalışma bugüne kadar Irak üzerine hazırlanmış en kapsamlı çalışma olması bakımından anlamlı. Zira Türkiye medeniyet havzasında yer aldığı, tarih boyunca şekillenmesine katkı yaptığı bu coğrafyayla yıllarca ilgilenmedi. Buna karşın, son yıllardaki aktif politikasıyla bölgede yeniden kendi tarihi ve jeopolitik derinliğinden gelen varlık bilgisine ulaşmaya çalışıyor. Bu anlamda bölge barışına etnik-mezhebi ve siyasi çıkarlardan uzak, meşruiyetini insani kaygılardan alan fakat bununla birlikte ayakları yere basan çözüme yönelik politikalar üretiyor. İşgalin 6. Yılında Irak kitabı, Amerikan işgalinden günümüze Irak'taki mevcut durumu ve yeni Irak'ın geleceğini anlamamız bakımından referans bir kitap olma özelliği taşıyor.

ABANT Platformu’nun Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’de düzenlediği ‘Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’ adlı konferans bir ilke imza attı ve Türkiyeli Türk ve Kürt aydınlarla Iraklı Kürtleri bir araya getirdi

21. yüzyıla, küresel güç dengelerinin sorgulandığı bir evrede girdik. Kısa vadeli stratejik analizlerin ötesinde, insanlık tarihinin yürüyüşüne ilişkin yeni sorular soruluyor. Avrupa ve Batı-merkezci paradigmaya yöneltilen Batılı ve Batılı olmayan eleştiriler, yeni bir zaman ve mekan tasavvurunun doğum sancılarını işaret ediyor. 

TÜRKİYE, 22 Temmuz 2007 seçimlerinden 29 Mart 2009 seçimlerine doğru yaklaştıkça siyasetin gündemi hareketlenmeye başladı. Bu iki tarih arasında Türkiye siyasetinde “kayda değer bir şeyler” olduğunu söylemek mümkün değil. Öyle ki son on yedi ay içerisinde hayata geçirilmiş, dişe dokunur siyasi bir proje, manevra veya adımı hatırlamakta zorlanıyoruz. Oysaki 22 Temmuz sonrası siyasetin alanı rahatlamış ve iktidar partisine harcayabilmesi için müthiş bir “siyasi sermaye” sağlanmıştı.

3 Aralık günü yayımlanan Ulusal İstihbarat Değerlendirmesi'nin (National Intelligence Estimate) İran nükleer programıyla ilgili raporu, ABD-İran ilişkilerinde bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Rapora göre İran nükleer silah geliştirme amaçlı programını 2003 yılında sona erdirmiş.    

PKK terörünün yükselmesiyle başlayan süreç, Türkiye’yi yeni tercihlerin eşiğine getirdi. Amerikalı senatör Joe Biden’ın Irak’ı ‘yumuşak bir şekilde’ üçe bölelim önerisi hakkındaki tartışmalar sona ermeden Türkiye, Irak’ın giderek karmaşıklaşan siyasi yapısıyla yüz yüze geldi. Buna kısaca muhatap bulma sorunu diyebiliriz. Irak’ın işgal edildiği 2003 yılından bu yana Irak’ta herkese eşit mesafede durmaya çalışan Türkiye, simdi Kürt liderlerle bir hesaplaşma sürecine girmiş durumda. Bağdat’ı kendimize tek muhatap kabul etmek, Irak normal bir ülke olsaydı şüphesiz anlamlı olurdu. Fakat merkezin zayıfladığı, güç paylaşımını kimsenin kontrol edemediği, etnik-sekter siyasetin milli aidiyetin üzerinde olduğu ve üstelik halen işgal altındaki Irak’ta sadece ‘Bağdat’ı muhatap kabul ediyorum’ demek, ilkeli bir davranış olabilir ama sorunlarımızı çözmeye yetmez.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Amerika ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerinin adeta bir balayı havası yaşadığı günlerde gerçekleşiyor. 1 Mart 2003 tezkeresinin reddedilmesinden bu yana yaşanan güvensizlik ve gerginlik ortamı, yerini olumlu bir havaya bırakmış görünüyor. Bu değişikliğin sebebi ne? İddia edildiği gibi Başbakan Erdoğan'ın 5 Kasım'da Bush'la Beyaz Saray'da yaptığı görüşmede bir büyük pazarlık mı yapıldı? 12 yıl sonra ilk defa Cumhurbaşkanlığı düzeyinde gerçekleşen Abdullah Gül'ün ziyareti, Türk-Amerikan ilişkilerindeki bu iyileşmeyi nasıl etkileyecek?

Hükümet içinde bulunduğumuz seneyi tamamlarken yeni ekonomi eylem planını açıkladı. Bir çok temenniyi içerisinde barındıran plana göre: “3 aylık eylem planı, herhangi bir mali tablonun yeniden şekillenmesi değil, mali planın 2007'nin son çeyreğine rastlayan kısmını oluşturuyor. Yeni dönemde ekonomide eksen değişikliği söz konusu. Bu dönemde büyüme ile istikrara geçiş dönemi başlatılıyor. 2007 - 2013 döneminde makroekonomik eksen, piyasa ekonomisinin sürdürülmesine dayalı şekillenecek. Bütçe dengesi, cari denge, tasarruf-yatırım dengelerinde 2007-2012 döneminde alt yapı sağlamlaştırılacak. Temel reform alanları genel ve sektörel verimliliği artırmaya yönelik alacak. Yeni dönem, "düşük kamu borcu ve istihdam dönemi" olacak. Reformlar konusunda herhangi bir yavaşlama olmayacak. Kısa dönemde, sosyal güvenlik reformu yasalaşması için TBMM'ye sunulacak. Bütçe ve ekonomik büyüme açısından önem arzeden enerji sektörüne dönük tedbirler, YPK ve Enerji Zirvesinden çıkacak kararlara paralel, kısa sürede açıklanacak.” Ana satırbaşlarına ve planın geneline baktığımızda istihdamın artırılması, sanayinin güçlendirilmesi, kamu mali reformuyla beraber istikrarın sürdürülmesi endişelerinin ön plana çıktığını görüyoruz.