Türkiye, bugün "yeniden kazanılmaya çalışılan" bir aktör konumunda. Bunun nedeni bölgemizdeki farklı aktörlerin giderek derinleşen iç mücadeleleri. Türkiye için esas olan ise, bu süreci kendi milli menfaatleri namına değerlendirmek.
Devamı
Hem 2016 yılı ekonomik büyümesi için, hem de Türkiye'nin gelişmiş ülke ekonomiler arasına girebilmesi için, 2012 yılında büyüme hedefinin düşürülmesine neden olan problemlerin çözülmesi elzem.
Devamı
İstanbul Finans Merkezi (İFM), faizsiz finansal araç alternatifi sunarak, sermaye sahiplerinin yatırımlarını Türkiye'de değerlendirmesinde öncü rol üstlenebilir.
Hem ekonomik büyümede vitesin yükseltilmesi hem de büyümenin sürdürülebilir olması için, yurtiçi üretimin artırılması ve üretimin katma değerinin yükseltilmesi gerekiyor.
Türkiye örneği, İslam ülkelerine örnek olabilecek alternatif bir ekonomik sistem olabilir mi?
ABD'de faiz artırım kararının ardından para politikasının sonuçlarının halen daha tartışılıyor olması, tüm sorunların yalnız para politikaları ile çözülemeyeceğini gösteriyor.
Rusya ve Esed rejiminin benzer olaylardaki siciline bakıldığında, bu aktörlerin sözlerini tutacaklarına dair ikna edici bir tablo yok.
Devamı
2014-2023 yıllarını kapsayan dönem baz alınarak hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi'ndeki her bir uygulamanın hayata geçirilmesi, ekonomik ve sosyal refahın artması için bir adım.
Devamı
Fransa’da aşırı sağ isimli bir hayalet dolaşıyor. Öyle bir hayalet ki, ne mültecilere ne Müslümanlara müsamaha gösteriyor.
2013'te Ekonomi analizi, yıl içerisinde Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmeleri Gezi olayları, 17 Aralık operasyonu ve FED kararlarının da etkileriyle birlikte tüm boyutlarıyla ele alıyor.
Üst Düzey İşbirliği Konseyi,Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri hep söylenen çok boyutlu ortaklık seviyesine yükseltmek için çok faydalı bir platform görevi görüyor.
2013 yılında cari açık ve ekonomik büyüme arasında tercih noktasına gelmemek için, ekonomide uygulanacak uzun vadeli yapısal önlemler ile cari açığı artırmadan ekonomik büyümenin sağlanması gerekmektedir.
SETA tarafından hazırlanan “AK Parti Dönemi Türkiye Ekonomisi” başlıklı rapor, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da konuşmacı olduğu bir panelle kamuoyuna tanıtıldı.
Sanayi sektöründeki işgücü ihtiyacını ve işgücüne ilişkin diğer sorunları tespit etmeye yönelik hazırlanan "Türkiye'nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi" başlıklı proje, sektördeki mevcut sorunların çözümüne katkı sağlayacak önemli bulgular ortaya koyuyor.
Türkiye'nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye yükselmesi ile olası sermaye girişleri TL'nin değerlenmesine neden olabilir.
SETA tarafından hazırlanan raporda, kredi derecelendirme sektörünün oligopolistik yapısı ve bu kuruluşlara bağımlılığın azaltılmasına yönelik çabaların üzerinde duruluyor.
2011 yılı üçüncü çeyrek büyüme oranı ile Türkiye, AB bölgesinde en yüksek büyümeyi gerçekleştiren ülke olma konumunu sürdürdü.
Talep daralması nedeniyle başta 2011 yılında ve özellikle de 2012 yılında AB ülkeleri ekonomilerinde durgunluğun yaşanacağı konusunda güçlü beklentiler mevcuttur.
Küresel ekonomik krizin Türkiye ekonomisine etkileri de ekonomi çevrelerinde sürekli bir tartışma konusu olmuÅŸtur.
2010 yıllığında, SETA tarafından hazırlanan analiz, rapor, kitap formatında birçok basılı metnin yanı Sıra, gazete yazıları, televizyon programları, saha araştırmaları ve diğer tüm etkinlikler birarada sunuluyor.
Mali Kural, ekonominin siyasal iklimden etkilenmeden, yasal çerçevelerle sınırları çizilmiÅŸ maliye politikası çerçevesinde yönetilmesidir. Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri, kamu sektöründe mali disiplinsizliÄŸe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır. Mali disiplinsizlik, özel sektörün de üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin ortaya çıkmasının baÅŸlıca nedeni olmuÅŸtur. Kriz sonrasında uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye GeçiÅŸ Programı ve sonrasında 2002 Kasım seçimlerinde iktidara gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları mali disiplinin saÄŸlanmasında önemli rol oynamıştır. 2007 yılında Amerikan konut piyasalarında oluÅŸan finansal kriz, 2009 yılında derinleÅŸerek kısa sürede tüm dünyada etkisini göstermiÅŸtir. 2009 yılında dış ticarette yaÅŸanan olumsuzluklara ilaveten, özellikle çoÄŸunluÄŸu portföy yatırımları ve doÄŸrudan yatırımlar ÅŸeklinde ekonomik büyümeye katkıda bulunan yabancı sermayenin, çoÄŸunlukla ABD piyasalarına akışı Türkiye’de de ileride olası bir finansman ihtiyacını gündeme getirmiÅŸtir. Bununla birlikte yaÅŸanan süreçte büyüme hızının düÅŸmesi ve bütçe açıklarının artma eÄŸilimine girmesi de önemli mali sorunlar olarak gündemde yerini almıştır.