Yeni Ekonomi Yönetiminin Yol Haritasında Neler Var?

Genel seçimler sonrası ekonomi yönetiminde değişim meydana geldi. Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz beylerin Türk ekonomisinin başına getirilmesi rasyonel ekonomi politikalarına dönüşü hızlandırdı. Merkez Bankası ve diğer ekonomi kurumlarında yapılan atama ve değişikliklerle yeni ekonomi yönetimi direksiyonun başına geçti. Temmuz ve Ağustos aylarında atılan adımların senenin sonuna kadar devam etmesi, 2024'ün ortalarından itibaren rasyonel ekonomi politikalarının çıktılarını daha görünür hale getirecektir. Enflasyonla mücadele için atılan adımların başında faiz artışları, kredi daralması ve taksitlendirme imkanlarının kısıtlanması gelirken kamunun gelir kaynakları çeşitlendirilmeye çalışılıyor. Yeni ekonomi yönetiminin yol haritasında ise yeni reform süreci bulunuyor.

Devamı
Yeni Ekonomi Yönetiminin Yol Haritasında Neler Var
Türkiye Karadeniz deki Denklemlerin Merkezinde

Türkiye Karadeniz’deki Denklemlerin Merkezinde

KEİ, farklı ekonomik dinamiklere, renkli bir potansiyele ve ihtiyaçlara sahip bölge ülkeleri için yeni ekonomik oluşum ve kazan-kazan fırsatları öne çıkaran, üye ülkelerin karşılıklı faydasını gözeten bir iş birliği örgütü. Ancak, Karadeniz’in yeniden bir barış, istikrar ve refah havzası haline gelmesi hedefi yeni dönemde Türkiye’nin atacağı proaktif hamlelere bağlı.

Devamı

Dünya Altın Konseyi verileri, 2023’ün ikinci çeyreğinde altın talebinin yıllık bazda 1255 tona yükseldiğini gösteriyor. Yine aynı kaynağa göre, son dönem altın talebi, esas olarak bireylerin ve şirketlerin tezgâh üstü alımlarından kaynaklanıyor. Çeyreklik 355 ton (2023 2. çeyrek) altın talebinin üçte biri de yine Türkiye’den gelmiş durumda.

Kripto teknolojiler de konvansiyonel finansal yapıyı sarsmaya devam ediyor. Kripto paraların arkasındaki blokzincir teknolojisi ise bu değişimin asıl kaynağı olacak gibi görünüyor. Nitekim merkez bankaları da bu teknolojiyi benimseyerek, kripto paralara rakip, kendi paralarını çıkarıyor. Anketler, ülkelerin %60'ının sadece bu nedenle CBDC'lere ilgi duyduğunu gösteriyor.

Mehmet Şimşek ve ekibinin göreve getirilmesiyle Türkiye'yi yeni bir ekonomik dönüşüm bekliyor. Bu dönüşüm artan refah, yükselen alım gücü ve düşük enflasyon merkezli üretimi önceliyor. Ayrıca teknolojik altyapının güçlendirilmesi ve öngörülebilirliğin artırılması temel hedefler arasında yer alıyor.

ABD’nin 31,5 trilyon dolara yaklaşan borcunun dişe dokunur seviyede azaltılabilmesi için federal devletin sosyal güvenlik ve savunma harcamalarında önemli kesintilere gitmesi gerekiyor. Seçimlerde yüksek katılımla oy veren yaşlı ve emekli nüfusunun doğrudan etkileneceği için iki parti de sosyal güvenlik programlarından kesinti yapmayı göze alamıyor. Amerikan federal hükümetinin sosyal devlet olmamasına rağmen bu kesimlerin kazanılmış sosyal haklarına dokunmak siyasi intihar anlamına geliyor.

Ekonomik Bağımsızlığın Yolu

Deprem sonrası hızlı bir toparlanma ve yeniden canlanma telaşı devam ediyor. Ayrıca, finansal değişkenlerdeki dalgalanmalara rağmen, Türkiye'nin reel ekonomik aktivitesi ağırlıklı olarak pozitif seyrediyor. Türk şirketleri büyümeye devam ediyor. Büyük enflasyon ve kur dalgalanmalarına rağmen ekonomi 2021'de %11,4 ve 2022'de de %5,6'lık bir büyüme kaydetti.

Devamı
Ekonomik Bağımsızlığın Yolu
Amerika nın Borç Limiti ve Küresel Kriz İhtimali

Amerika’nın Borç Limiti ve Küresel Kriz İhtimali

Borç limiti restleşmesinin siyasi bir krize dönüşmemesi Biden için kritik önem taşıyor.

Devamı

Enerji ödemelerinin Yuan ile gerçekleştirilmesi Petrol Krizleri sonrası kullanım oranı artan dolar süreci gibi bir dönemi beraberinde getirebilir. Ancak Çin için bir problem alanına dönüşen Tayvan Meselesi, ABD öncülüğünde alınabilecek tedbirleri Yuan'a karşı çevirebilir.

2002 sonrası AK Parti iktidarları dönemleri, 2001'deki krizden ve sonrasında dibi bulan ekonomiden aldığı destek ve avantaj ile, yeni bir kalkınma ve dönüşüm hikayesi başlattı. Kamu destekli ciddi altyapı yatırımları, savunma, sağlık, eğitim ve hatta sanayi sistemindeki dönüşüm ile yepyeni bir hikâye yazılmaya başlandı. Kemal Derviş döneminin IMF destekli neo-liberal ekonomi programı olarak başlayan 2001 krizi sonrası toparlanma programı da AK Parti iktidarı ile birlikte Keynezyen tonlarla, daha milli ve özgün bir kalkınma programına dönüştürüldü.

İflasına izin verilemeyecek kadar büyük ve etkin şirketlerin ortaya çıkmasını sağlayan Amerikan liberal kapitalizminin finansal krizlerde devletin rolüne ihtiyaç duyması, keskin bir tezat yaratmakla kalmayıp sürekli “büyük paranın” korunduğu bir sistemin varlığına işaret ediyor.

Bugün yaşadığımız Credit Suisse, Deutsche Bank, SVB, Signature ve Silvergate krizleri de bunun yeni halkaları. Kaliforniya'daki 40 yıllık SVB de regülatörler tarafından kapatıldı. Banka, gelen yoğun bankaya/mevduata hücuma cevap veremeyerek 36 saatte battı. Örneğin, sadece 9 Mart'ta bankadan 42 milyar dolar mevduat çekilmişti.

Güçlü kurumsal yapılar, artan teknoloji yatırımları ve yeni başarılı girişimleri, girişimci kültürü, sağlam ve güçlü altyapısı, Avrupa ile yakın ticari bağları ve 100 milyona doğru yaklaşan nüfusu ile Türkiye, önümüzdeki on yılların yıldızı olabilir.

2021’de 45 trilyon dolarlık hacmiyle neredeyse küresel ekonominin yüzde 50’sini oluşturan dış ticaret birçok ülkeyi ekonomik kalkınmada diğerlerine kıyasla öne geçirdi. Çin, Güney Kore ve Japonya gibi aktörleri Batılı ülkelerle aynı lige çıkaran da dış ticaret merkezli (ihracat odaklı) kalkınma girişimleri oldu.

Türkiye, yeni markalar oluşturarak, katma değerini artırarak, söz sahibi bir ülke konumunu güçlendirerek krizi fırsata dönüştürüyor. Artık, adım adım, kendi özgün politikalarını belirleyen; kimseyi taklit etmek zorunda kalmayan ve kimseye yaranmak zorunda olmayan bir Türkiye gerçeği oluşuyor.

2023 cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılına girdiği bir döneme rast geliyor. Türkiye'nin jeopolitik ve güvenlik ortamı oldukça rekabetçi ve kısıtlayıcı olacak ve Türkiye'nin ikinci yüzyıldaki stratejik yönelimiyle ilgili birbiriyle yarışan jeopolitik projeler olacak.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve SETA tarafından düzenlenen ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ paneller serisinin ilki Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) iş birliğinde Bursa’da yapıldı.

Ekonomik kalkınma 20. yüzyılda sanayileşmeyle birlikte toplumların ve devletlerin gündeminde önemli bir yer tuttu. Sağlık, eğitim, yaşam düzeyi, büyüme ve altyapı kalitesi gibi birçok etmeni içinde barındıran ekonomik kalkınma 21. yüzyılda ise daha fazla teknolojik gelişimle bütünleşti.

Borç işthanın azalmasına kıyasla finansman ihtiyacının sürekli artış göstermesi faiz ödemelerinin de ağırlaşmasına sebep olmaktadır. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için daha da maliyetli hale gelen ve sürdürülmesi mümkün olmayan borçlanma ihtiyacı, küresel salgın sonrası yeni krizleri tetikleyebilir.

Son haftalarda Alman Şansölyesi Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron arasında Avrupa enerji krizinin üstesinden gelinmesi ve Avrupa savunmasının yetersizliğinin aşılması konularında büyük fikir ayrılıkları yaşanıyor. Bu farklılaşma iki ülkenin yükselen Çin ile başa çıkmak için en iyi yaklaşımın ne şekilde olması gerektiğine dair fikir ayrılıklarını da ortaya çıkarmıştır.

Türkiye'ye iş birliklerini çeşitlendirme ve uzun vadede rekabet noktasında avantaj kazandırabilecek iki önemli kaynağı da genç ve dinamik insan kaynağı ile stratejik konumudur. Bu iki avantajı fırsata dönüştürmenin yolu da yeni potansiyellerin sıkı takibi, karşılıklı faydaya dayanan ikili iyi ilişkiler, yeni teknolojilerde sağlanacak üstünlük, inovasyon, girişimcilik kültürü ve Ar-Ge'ye yatırım gibi yerinde adımlardır.