ABD’nin Ortadoğu ile Yeni Bir Angajmanı Mümkün mü?

ABD'nin Ortadoğu'da Rusya ve Çin'i sınırlandıracak, İran'ın İsrail ve Körfez ile sorunlarını ortadan kaldıracak bir yeni angajman türü üretmesi mümkün görünmüyor. Türkiye'nin dengeleyici ve istikrar/güvenlik sağlayıcı rolünü bile görmekten uzak Washington'ın bölgedeki yeni diplomatik çabalarının zaman kaybı olması kuvvetle muhtemel.

Devamı
ABD nin Ortadoğu ile Yeni Bir Angajmanı Mümkün mü
Türk Dış Politikası Yıllığı 2021

Türk Dış Politikası Yıllığı 2021

2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte on üçüncü kitabına ulaştı. Alanında yetkin ve söz sahibi araştırmacıların katkı verdiği eserimiz Türk dış politikasının nabzını tutmaya devam ediyor. Dış politika gelişmelerinin yanı sıra etkileri daha geniş bir zaman aralığına uzanan konular da bağımsız makaleler kısmında inceleniyor.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 66. sayısı çıktı.

Büyük güçlerin rekabetinin yoğunlaştığı ve İran'ın hırslı, yeni bir nüfuz arayışına girmesinin beklendiği Körfez'deki güç ve güvenlik boşluğu İsrail ile doldurulamaz. 'İstikrar ve güven sağlayıcı' rolü ile Türkiye, Körfez'in dengeleyici, başat aktörü olmaya adaydır.

Türkiye, tüm Körfez ülkeleriyle ilişkisini geliştirme niyetinde. Bunu yeni bölgesel denklemin zorunluluğu olarak görüyor. BAE ile normalleşme, hatta Suudi Arabistan'la yeni bir döneme geçme, Türkiye'nin stratejik ortağı olarak gördüğü Katar'la ilişkilerini olumsuz yönde etkilemez. Aksine Körfez'deki güç denkleminde Katar'ın lehine olur.

Türkiye ve Körfez ülkelerini yakınlaşmaya iten birçok siyasi, güvenlik ve ekonomik unsur bulunmaktadır. Gerçekten olumlu bir hava mevcuttur. Bununla birlikte, güven hala düşük seviyelerdedir ancak pratik önlemler ve sahadaki karşılıklı adımlarla ilişkiler geliştirilebilir. Bu gidişat devam ederse devlet başkanlığı seviyesinde bir görüşme gerçekleşebilir.

Analiz: Körfez’in Afganistan Politikası | Fırsat ve Endişe Arasında Temkinli Pragmatizm

Analizde Suudi Arabistan, BAE ve Katar’ın Afganistan politikaları incelenmektedir. Üç ülkenin farklı yoğunlukta olmakla beraber temkinli pragmatist bir Afganistan siyaseti izlediği görülmektedir

Devamı
Analiz Körfez in Afganistan Politikası Fırsat ve Endişe Arasında Temkinli
Ortadoğu da İhtiyatlı Normalleşme Trendi

Ortadoğu’da İhtiyatlı “Normalleşme” Trendi

Neredeyse bütün cephelerde geniş bir karşı blokla mücadele eden Türkiye, kararlı duruşu ve caydırıcılığı sayesinde kazanımlarını muhafaza edebildi ve yeni kazanımlar elde etti. Bununla beraber bu kazanımlar bedelsiz değildi ve mücadele sürecinin Türkiye ve özellikle Türkiye karşıtı blok için ciddi maliyetleri oldu.

Devamı

Mevcut siyasi kriz halk tarafından seçilmiş siyasiler arasında başlayan ve devam eden bir sorun olduğu için çözümü de yine siyasiler tarafından bulunacaktır. Bu tür siyasi krizleri kan dökmeden ve ülkeyi kutuplaştırıp iç savaşa sürüklemeden çözme becerisi aynı zamanda Tunus halkının on yıl önce karar verdiği yeni sürecin de bir sınavıdır.

Tunus’ta ne yaşandı? Tunus’ta siyasete yönelik darbe süreci nasıl şekillenmiştir? Meclisin askıya alınması ve başbakanın görevden alınması ile birlikte neler yaşanmıştır? Ulusal ve uluslararası aktörlerin tepkileri nelerdir? Tunus’taki süreç bölgesel açıdan ne anlam ifade etmektedir?

Arap devrimlerinden geriye kalan tek demokrasi olan Tunus derin bir krizde.

2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte on ikinci kitabına ulaştı. Alanında yetkin ve söz sahibi araştırmacıların katkı verdiği eserimiz Türk dış politikasının nabzını tutmaya devam ediyor. Dış politika gelişmelerinin yanı sıra etkileri daha geniş bir zaman aralığına uzanan konular da bağımsız makaleler kısmında inceleniyor.

Katar ile kurulan ortaklığın Türkiye'ye getirdiği sonuç, yatırımlar ve ülkemizin Körfez bölgesinde etkin olması için açılan bir kapı elde etmesidir. Bunu görmekten ve anlamaktan aciz bir muhalefetin iktidara alternatif olabileceğini ileri sürmek ne kadar mümkün olabilir?

Kitapta değişim ve dönüşüm sürecinin on yıllık muhasebesi yapılarak Arap devrimlerinin bölgesel ve küresel etkileri üzerinde durulmaktadır. Arap devrimlerinin tanıkları diyebileceğimiz yazar, akademisyen ve siyasetçiler birer makaleyle bu kitaba katkıda bulunmakta ve Arap devrimlerini farklı açılardan yorumlayarak tartışmaktadır.

Körfez ülkeleri arasındaki rekabetin yansımalarından biri olan Katar krizi (2017), Suudi Arabistan'ın El-Ula kentinde gerçekleştirilen 41. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvesinde varılan uzlaşı ile şimdilik rafa kaldırıldı.

2011'de Arap Baharı'nın başlaması ve 2012'de doruk noktasına ulaşması, Arap halklar için gecikmiş bir umuttu ancak değişim sürecinden korkan statükocu güçler ve çıkarlarının zarar göreceğinden korkan bölge dışından fırsatçı güçler, 2013'te Arap Baharı'nı kürtaj yapmak için bir araya geldiler. Tabii halkın deneyimsizliğinden ve devrimcilerin yaptığı bir dizi hatadan da faydalandılar.

Demokratların belli bir süre için 'ideolojik' önyargılarını kenara bırakmaları hem Washington hem de Ankara'nın lehine.

ABD seçimlerinin sonucu ne olursa olsun Arap rejimleri İsrail ile yakınlaşmadan beklediklerini alamayacaklar. İsrail kazanacak, onlar her halükârda kaybedecekler.

Bu antlaşmalar da bir barış öngörmemekte, aksine ABD ve İsrail tarafının birlikte hazırladığı tek taraflı bir dayatma sunmaktadır.

Analizde, Körfez ülkelerinin izlediği Ortadoğu siyasetinin temel parametreleri ve bu parametrelerin bölge yeniden şekillenirken ne yönde etkilendiği üzerinde duruluyor.