Her Zaman Kaybettiren Strateji: Erdoğan Karşıtlığı

Türkiye’deki köklü değişimi engellemek isteyen statükocu partiler, 24 Haziran seçimlerini “köprüden önceki son çıkış” olarak görmektedir. Dolayısıyla, bu partiler tüm stratejilerini bu değişimin öncülüğünü yapan AK Parti karşıtlığı üzerine inşa etmekte ve çok tanıdık bir amaca odaklanmaktadır: Recep Tayyip Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı seçtirmemek.

Devamı
Her Zaman Kaybettiren Strateji Erdoğan Karşıtlığı
Batı Medyasının Erdoğan Saplantısı

Batı Medyasının Erdoğan Saplantısı

Aslında Erdoğan karşıtlığının büyük ölçüde Türkiye karşıtlığını örtmenin yöntemlerinden biri olarak kullanıldığını belirtmek gerekir. 24 Haziran seçimlerine verilen ilk tepkilerde böylesi yoğun bir eleştirel dilin kullanılması, Batı medyasının seçim yaklaştıkça giderek daha hırçın ve saldırgan bir aşamaya geçeceğinin işaretidir.

Devamı

Geçen hafta en çok tartışılan konulardan biri 24 Haziran'da yapılacak seçimlere hangi partilerin katılabileceği oldu.

Türkiye ile AB arasındaki ilişki elli yılı bulan tarihi boyunca inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Bu süreçte ikili ilişkileri etkileyen birçok faktör olmasına rağmen bazı konuların temel parametre olarak ön plana çıktığı görülmüştür. Özellikle Soğuk Savaş döneminde NATO üyesi Türkiye'nin Batı dünyasının güvenliğine sağladığı katkı AB ile ilişkileri belirleyen temel faktör olmuştur.

Aşırı sağ partiler Avrupa’da seçimler sonrası oluşan yeni siyasi denklemde ana muhalefet olarak yer alıyor. Bundan daha da kötüsü ise aşırı sağ partilerin başarısının tesadüfi olmadığının her geçen gün daha da iyi anlaşılması.

SETA, siyasal sistemlerde seçim ittifaklarını dünya örnekleri üzerinden değerlendiren ve Türkiye'de seçim ittifaklarının siyasetin geleceğine yönelik muhtemel etkilerini ele alan "seçim ittifakları" başlıklı analiz yayımladı.

İttifakın Siyasete Kalıcı Etkisi Kısa Dönemde Oluşmaz

İttifakları da içeren seçimlere ilişkin düzenlemenin Meclise sunulmasından itibaren, teklifin içeriği ve Türkiye siyasetine muhtemel etkisi çok farklı bağlamlar üzerinden tartışılmaya başlandı. Meseleyi yakından takip eden biri olarak, seçim ittifakları ile ilgili bu tartışmaların yapılacağını bildiğim için bu köşede bugüne kadar bir dizi yazı yazdım.

Devamı
İttifakın Siyasete Kalıcı Etkisi Kısa Dönemde Oluşmaz
Siyasi İttifakların Türkiye Siyasetinin Geleceğine Etkileri

Siyasi İttifakların Türkiye Siyasetinin Geleceğine Etkileri

Seçim öncesi ittifaklar ile ilgili yasal düzenleme, ittifakların sonraki dönemlerde Türkiye siyasal hayatının en etkili unsurlarından birisi olacağını ortaya koyuyor. Seçim öncesi ittifakların dezenformasyona yol açmayacak şekilde ele alınmasının sonraki sürecin sağlıklı yürütülmesi için bir zorunluluk olduğu unutulmamalıdır.

Devamı

Demokrasi adına, siyasi bilinç adına ve toplumsal olgunluk adına tarihe kayıt düşülen..

Avusturya'nın, Ankara ile ilişkilerin düzeltilmesine yönelik irade beyanı, son dönemde Avrupa ülkeleri ile Türkiye ilişkilerinde tanık olunan yüksek gerilimli atmosferin giderek dağılmasının bir başka örneği.

Gabriel’in Çavuşoğlu’na servis ettiği çayın görüntüsü, Almanya’nın Türkiye politikasında artık Türkiye karşıtı ideolojik lobilerin ipoteği altında hareket etmeyeceğini mi sembolize ediyor?

Devlet Bahçeli, Türkiye siyasetinin akışına kritik müdahalelerde bulunan bir siyasetçi.

Vakit geç olmadan Avrupa Konseyi ve insan hakları örgütleri Avusturya'yı izlemeye almalıdır. Zira Avusturya bir turnosol kağıdı gibi batı demokrasilerinin önünde durmaktadır.

Aşırı sağcı ve ırkçı söylemlere sahip bir partinin Avusturya gibi, “demokrasi” ve “insan hakları” kavramları üzerinden sürekli olarak başka ülkelere ders vermeye çalışan bir ülkede iktidara ortak olması ne anlama geliyor?

Bu kitap AK Parti döneminde Türkiye ekonomisinin yaşamış olduğu bu dönüşümü analiz etmeyi amaçlamaktadır. Kitap ekonomik reformlar, dış ticaret, enflasyon, maliye politikası, finans sistemi, sosyal harcamalar, altyapı yatırımları, enerji ve dış yardımlar gibi kritik alanlarda yaşanan değişimi mercek altına almaktadır.

Seçim biter bitmez Kemal Kılıçdaroğlu "yüzde 60'lık blok" söylemiyle sahne aldı. El sallaması gereken yerlere el salladı. Ne var ki bu kirli oyunu MHP lideri Devlet Bahçeli bozdu. Koalisyon görüşmeleri başarısız oldu, hükümet kurulamadı.

Türkiye özelinde meseleye bakıldığında, yeni bir yasal düzenleme ile seçim ittifakı yapan partilerden, daha az oy oranına sahip olan partinin yüzde 10 barajına takılmadan Meclise girmesi sağlanabilir. Bunun karşılığında da, ittifak yaptığı partinin cumhurbaşkanı adayını destekleyebilir. Seçim sonrası Meclis çalışmalarında ya da yürütmede görev paylaşımında ittifakın devam etmesi ise seçim öncesi yapılan anlaşmanın çerçevesine bağlıdır.

Avusturya seçimlerinde de muhafazakâr- aşırı sağ partilerin öne çıkması AB'deki içe kapanma eğilimini güçlendiriyor. Ve Türkiye tartışmasının da "sertleşeceğini" gösteriyor.

Türkiye'nin birisi kuzeybatıdan diğeri güneydoğudan gelen bu iki milliyetçi dalganın türbülansına karşı çok iyi düşünülmüş hamleler geliştirmesi lazım.

Almanya’da kurulacak koalisyon hükûmetinin Türkiye ile ilişkileri normalleştirme konusunda adım atıp atmayacağı hâlâ soru işareti olarak duruyor.

Alman meclisine girecek bütün partilerin hepsi Alman hükûmetinin Türkiye’ye yönelik müdahaleci politikalarına destek veriyor, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin sonlandırılmasını istiyor.