"Yetim Dalgaların" Sahibi Kim Olacak?

Yaşanan değişim akamete uğramadan devam ederse önümüzdeki aylar ve yıllar bölgemiz için yeni bir toplumsal sözleşme yazımı dönemi olarak geçecek.

Devamı
quot Yetim Dalgaların quot Sahibi Kim Olacak
Yeni Ortadoğu'ya Kim Hazır

Yeni Ortadoğu'ya Kim Hazır?

Tunus'ta başlayıp Ortadoğu'yu hızla kuşatan siyasal dalga, değişimin kaçınılmaz ve sonuçlarının birçok aktör için muğlâk olduğunu gösterdi.

Devamı

Türk-Amerikan ilişkileri son 6 ayında alışılmadık iniş çıkışlar yaşadı. Bu düzensizlikle ilişkili olarak Washington, Ankara ile ilişkileri masaya yatırmıştı. Yaz sonu itibariyle yaşanan olumlu gelişmeler ve gelişen işbirliği alanları ilişkilerdeki geleceğe dönük kriz riskini ortadan kaldırmasa da en azından tarafların krizden kaçınmak için daha kontrollü hareket ettiğini gösteriyor. Nitekim Ağustos sonunda yapılan üst düzey karşılıklı ziyaretler Eylül ve Ekim ayları boyunca da devam edecek. Ne Washington seçim telaşına kapılıp ilişkileri riske atmak istiyor, ne de Ankara seçimler nedeniyle kırılgan hale gelen Kongre'den kaynaklanabilecek riskleri göğüslemek istiyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı düzeyindeki BM ziyaretleri dışında, yoğun bir bakan, bürokrat ve siyasetçi trafiği bekleniyor.

28 Şubat'ın kalıntısı katsayı uygulaması, eğitim sistemine demokratik aktörlerin müdahil olmasıyla çözüleceğe benziyor. Tabii yargıçlar müsaade ederse… Türkiye’de eğitim sistemi kurmak, eskiden beri askerlerin icra ettiği bir vazife olarak anlaşılıyordu. Anayasa’dan, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Yükseköğretim Kanunu’na kadar eğitim sisteminin kurucu yapıtaşları hep demokrasinin sekteye uğradığı dönemlerin ardından belirlenmişti. 28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu tarafından alınan ve demokrasiye “rot balans” ayarı olarak sunulan kararların çoğu da eğitime ilişkindi. Kararların en fazla öne çıkanı, imam hatip liselerinin orta kısımlarını kapatan ve 8 yıllık kesintisiz eğitimi öngören karardı. Eski bir Milli Eğitim Bakanı’nın tespitiyle söyleyecek olursak, siviller milli eğitim sistemini belirlemeyi bir tabu olarak görmüş ve askerlerin kurduğu sistemin dışına çıkmamaya özen göstermişlerdi. Pekâlâ, eğitim sistemini hep askerler mi yapar?

Berthold Brecht, "Augsburg Tebeşir Dairesi" adlı hikâyesinde, gerçek sevginin nasıl test edildiğini anlatır. Avrupa'daki 30 yıl savaşları sırasında Katolikler Augsburg şehrini ele geçirerek talan ederler.  

Sosyal ve demokrat sözcükleri ayrı ayrı düşünüldüğünde, üzerinde geniş kitlelerin ittifak edebileceği bir sevimliliğe sahip görünüyor. Sosyal demokrat tamlamasında da belli bir sıcaklık olmasına rağmen, “müttefik kitle” biraz daralıyor. Tamlamayı, Türkiye'deki temsilcisi CHP özeline indirgeyerek kullandığımızda ise geniş kitle-lerde soru işaretleri beliriyor. Üstelik merkez sağda kendisini konumlandıran AK Parti'nin bile zaman zaman “herkesten daha sosyal-demokrat” olduğunu dile getirmesi sosyal ve demokrat kavramlarının yeniden sorgulanmasını gerektirebilir. Zira söylem düzeyinde ve hatta uygulamada AK Parti'nin CHP'den daha demokrat olduğu rahatlıkla söylenebilir; sosyallik mevzuunda ise Baykal'ın partisinin Kasımpaşalı Erdoğan'ınkinden ileride olduğunu iddia etmek zor. Bunun açıklığa kavuşması için en azından uygulamayı görmek zorunda olmamız bile, Sosyalist Enternasyonal'den dışlanan Baykal için yenilgi sayılmalı.