Pakistan Parlamentosu’ndaki Erdoğan

Erdoğan, halkların mesajlarına kulak verdiği istisnai bir lider. En kritik meselelerde görüşünü bildirmekten ve inisiyatif almaktan çekinmiyor..

Devamı
Pakistan Parlamentosu ndaki Erdoğan
2019'da Türkiye

2019'da Türkiye

2019’un öne çıkan bütün gelişmeleri bu yıllıkta analiz edildi. Alanında uzman araştırmacılar tarafından hazırlanan '2019’da Türkiye', Türkiye’yi anlamak için önemli bir başvuru kaynağı.

Devamı

Baş döndürücü olaylara tanık olduğumuz uzun 2019'un son günündeyiz..

Türkiye’nin önde gelen akademik dergilerinden biri olan Insight Turkey, yeni sayısı “Türkiye’nin Yeni Dış Politikası: Otonomi için Bir Arayış” başlığı ile Türkiye’nin uluslararası arenadaki artan rolünün ve etkisinin önemi üzerinde durmaktadır.

Gelecek yıllarda SİÖ'nün reform ve kurumsallaşma kapasitesine bağlı olarak daha fazla ön plana çıkacağı açıktır.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 39. sayısı çıktı.

Suudi Arabistan Rolü ne?

Erdoğan'ın konuşması Türkiye'nin uluslararası siyasette nasıl bir rol oynadığı ya da oynamayı arzu ettiğini açık bir şekilde ortaya koyan bir konuşmaydı. Konuşmanın sadece düzenin sahibi konumundaki Batılı ve İsrail gibi devletleri rahatsız etmediği, Müslümanların hassasiyetleri ve çıkarları konusunda parmağını kıpırdatmayan bölge ve İslam devletlerinin de canını sıktığını söylemeliyiz. Konuşma aynı zamanda "Suudi Arabistan ne işe yarar?" sorusunu da sormaktaydı.

Devamı
Suudi Arabistan Rolü ne
New York'ta Kritik Görüşmeler

New York'ta Kritik Görüşmeler

Erdoğan pazar gününü ağırlıklı olarak New York'taki sivil toplum ve düşünce kuruluşlarıyla toplantılarına ayırdı. Pazartesi liderlerle görüşmeler öne çıkarken bugün Genel Kurul'a hitap ediyor. Erdoğan'ın 2014'teki konuşmasına benzer, etkili bir konuşma yapması bekleniyor. Bilindiği gibi, "Dünya beşten büyüktür" mottosu ile Erdoğan, küresel adaletsizliklere ve çatışmalardaki insani drama işaret eden neredeyse tek dünya lideri. Batı dışı toplumların ve elbette İslam dünyasının sorunlarını dünyaya haykırmaktan geri durmuyor.

Devamı

Keşmir meselesi, Britanya'nın 1947'de Hint Alt Kıtası'ndaki sömürge yönetimini sona erdirmesinden bu yana dünya kamuoyunu meşgul eden ve halen çözüm bulunamamış önemli sorunların başında gelmektedir.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman Hindistan ile Pakistan arasında yaşanan gerilim hakkında değerlendirmede bulundu.

Asya'nın iki nükleer gücü Pakistan ve Hindistan arasında tırmanan ve askeri çatışma ile sonuçlanan kriz tüm dünya tarafından yakından takip edilmektedir.

Halep yıkıldı. İnsanlar katledildi. Hava bombardımanı yapıldı. Kimyasal silah zaten kullanıldı. Batı sessiz. Beyaz adamın sorumluluğu kimsenin aklına gelmedi.

Dünyanın birçok ülkesinden ve özellikle Avrupa'dan Suriye'ye gelen yabancı savaşçıların küçük hücreler (yalnız kurtlar) olarak ülkelerine geri döndüklerinde ne kadar tehlikeli oldukları artık tüm dünyanın malumu.

OBAMA ile yeni bir döneme giren ABD’nin önündeki en önemli sorunlardan biri, Güney Asya’daki gelişmeler, özellikle de Afganistan-Pakistan ve Hindistan arasındaki ilişkilerin yeni dönemde alacağı şekil. Ancak şurası açık ki bu gelişmeler bölgedeki diğer aktörlerden bağımsız bir şekilde ele alınamaz.

PAKİSTAN’IN eski başkanlarından ve Pakistan Halk Partisi (PPP) lideri Benazir Butto’nun öldürülmesi, bu ülkede uzun yıllardır yaşanan kaosun hangi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Askeri vesayet, abartılmış dış tehdit algısı, kötü yönetilmiş Keşmir sorunu, geleneksel toplum yapısı ve elitist siyasi parametrelerin arasında sıkışıp kalmış olan Pakistan’ın her istikrar hamlesi, paradoksal bir şekilde ülkeyi demokrasi ve şeffaflıktan uzaklaştırdı.

RUSYA-Gürcistan savaşı, Kafkaslardaki stratejik dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Kafkaslardaki kriz bir başka hususu daha teyid etti: Bugünkü küresel güç savaşları dünyanın en küçük ülkeleri, en küçük toprak parçaları ve aktörleri üzerinden yürüyor.

Gürcistan’ın G. Osatya’ya girmesiyle başlayan Rusya ve Gürcistan arasındaki sıcak bir çatışmayla gözler Kafkaslar’a çevrildi. Ama kazan uzun zamandır kaynıyor. Öyle anlaşılıyor ki İslam dünyasında dondurulmaya çalışılan çatışmaların yerini Avrasya’da etnik ve dini temelli sıcak çatışmalar alacak. Ufak etnik çatışmalar dahi giderek jeopolitik mücadelelerin fay hatlarına dönüşecektir ve taraflar büyük güçler veya koalisyonlar olacak.

Asıl sorun, alınan kararların nasıl ve nereye kadar uygulanacağı. İKT üyesi ülkelerin zirvede alınan kararları uygulamasının önünde pek çok sorun bulunuyor. İslam ülkeleri küresel gelişmelerin merkezinde oldukları halde bu süreçte belirleyici bir rol oynamaktan uzaklar. Oysa bölgesel işbirliği programları, küreselleşmenin bölge üzerindeki menfi etkilerinin kontrol altına alınmasına önemli bir katkıda bulunabilir...     İslam Konferansı Teşkilatı’nın Üçüncü Olağanüstü Zirvesi, 7-8 Aralık tarihleri arasında Mekke’de yapıldı. Geçtiğimiz yıl hac sırasında Suudi Arabistan Kralı Abdullah ibn Abdulaziz’in daveti üzerine toplanan zirvede, İslam dünyası için yeni bir vizyon çağrısı yapıldı. Devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı zirvede, İslam dünyasının öncelikli sorunlarını ele alan Mekke Bildirgesi kabul edildi. Bunun için İKT’nin yeni bir yapıya kavuşturulmasını öngören 10 Yıllık Eylem Planı da onaylandı. Zirveye ev sahipliği yapan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, açılış konuşmasında İslam dünyasının birlik ve dayanışmaya ihtiyaç duyduğunu ve tekfir ve terörizm gibi aşırı akımlara karşı mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Bunlar, aynı zamanda zirvenin ana gündem maddelerini oluşturuyor. Zirvede Türkiye’yi Meclis Başkanı Bülent Arınç ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül temsil etti.