Kriter'in Haziran Sayısı Çıktı: Türkiye Yüzyılı Baş-la-dı!

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 80. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı
Kriter'in Haziran Sayısı Çıktı Türkiye Yüzyılı Baş-la-dı
Yeni Dönemde Siyasetin Yönü Muhalefetin Krizi

Yeni Dönemde Siyasetin Yönü, Muhalefetin Krizi

Cumhurbaşkanı Erdoğan cumartesi günü yemin edecek ve açıklayacağı kabine ile önümüzdeki beş yılın aktör ve politikalarını kamuoyuna sunacak. "Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar" başlığı ile açıkladığı seçim beyannamesini hayata geçirecek ekibini tanıtacak.

Devamı

28 Mayıs seçimlerinin tüm dünyaya ne kadar canlı ve sağlam bir demokrasi olduğumuzu gösterecek şekilde gerçekleşmesini diliyorum. Türkiye'mize hayırlı olsun.

14 Mayıs seçimlerinin Millet İttifakı açısından yenilgiyle sonuçlanmasının ardından Kılıçdaroğlu masaya yumruğunu vurarak daha sert, maço ve öfkeli bir dil kullanacağının işaretini verdi.

Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında, cumhurbaşkanının %50+1 oy oranı ile seçilmeye devam edildiği sürece milliyetçi partiler kazanabilen ittifakların bir unsuru olmaya devam edecektir. Ancak önümüzdeki dönemde farklı milliyetçilik yaklaşımları arasında rekabet kızışacaktır. Birleştirici milliyetçilik ile ayrıştırıcı ve ötekileştirici milliyetçilik çizgisi arasındaki rekabet artarak devam edecektir.

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun İkinci Tur Kampanyaları

Seçmeni sandığa götürmek ve sandığa sahip çıkmak ikinci turun en kritik meselesi.

Devamı
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu nun İkinci Tur Kampanyaları
Seçim Sonrası Türkiye nin Dış Politikası

Seçim Sonrası Türkiye’nin Dış Politikası

14 Mayıs’ta gene tarihi bir gece yaşadık. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 27 milyonun üzerinde aldığı oy rakamsal olarak bugüne kadarki en yüksek oy miktarını temsil ediyor. 5 milyon yeni seçmenin kendisi için handikap olacağı, seçmendeki ‘yeter artık’ hissiyatının muhalefete farklı bir zafer kazandıracağı ve ekonomik sorunların iktidar değişikliğini garantilediği gibi tezlerin sonuçlara yansımadığını gördük. Muhalefet ortaklarının aralarında yaşadığı sorunlar, ortak bir program ortaya koyulmasına karşın net bir mesaj ortaya koyulamaması ve mesajın taşıyıcısı aday Kılıçdaroğlu’nun büyük kitleleri ikna konusunda yaşadığı sorunlar seçimin kaderini belirledi. İlk turun getirdiği güçlü psikolojik üstünlük sayesinde ikinci turda Erdoğan’ın daha fazla oransal üstünlük sağlayarak kazanmasını sağlayacaktır.

Devamı

21 yıllık iktidarın yüküne rağmen AK Parti 35'in üzerinde oy alırken Cumhur İttifakı yüzde 50'ye ve Meclis çoğunluğuna ulaştı. Erdoğan, ikinci tura çok rahat gidiyor. Yine MHP'nin yüzde 10, Yeniden Refah'ın 2.8 ve BBP'nin yüzde 1 alması Erdoğan ile birlikte hareket eden partilerin kazandığını gösteriyor. Erdoğan'ın yeni zaferi sadece kendisinin önceki seçim başarılarıyla yarışıyor.

14 Mayıs seçimleri yalnız Türkiye'de değil neredeyse tüm dünyada büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Türkiye'nin yakın siyasi tarihinin en kritik seçimi olduğu yorumları yapılıyor. Bu seçimlerin bu kadar büyük bir ilgi toplamasında öncelikle iki cumhurbaşkanı adayı, Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında kıyasıya bir yarışın yaşanmasının payı çok. Bu heyecanı yüksek demokratik rekabet doğal olarak yüksek reyting alıyor.

Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en önemli seçimlerinden biri için seçmenler yarın sandığa gidecek. Türkiye'nin aşağı yukarı 150 yıllık seçim tarihi var. 70 yıllık demokrasi tarihimizde seçimlere, hep "kritik" ya da "hayati önemde" betimlemeleriyle gidilmiştir. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılındaki bu seçimler gerçek anlamda "hayati" tanımlamasını hak edecek bir mahiyet arz ediyor.

Artık kıyasıya seçim rekabetinin getirdiği gerilimleri, polemikleri, anketleri ve hatta tahminleri bir kenara bırakarak sandığa gitme zamanı.

Muharrem İnce'nin kaset şantajından sonra dün adaylıktan çekilmesi demokratik yarışlarda görülebilecek normal bir olay değil.

Dünyada yükselişte olan milliyetçiliğin terörle mücadele yürüten Türkiye'de de kritik öneme sahip olması şaşırtıcı değil.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son bir haftaya girilirken adayların seçim kampanyalarının temposu da yükseldi. Bu süreçte adaylar birbirinden farklı kampanya stratejileri izleyerek hem kendi tabanlarını konsolide etmeyi hedefledi hem de kararsız ve akışkan seçmenden pay almaya çalıştı. Kılıçdaroğlu muhalefette olmanın getirdiği imkanlarla daha çok iktidar eleştirisine odaklandı ve geleceğe yönelik sözler verdi. Erdoğan ise yirmi yıllık iktidarın getirdiği imkanlarla icraatlere odaklandı ve "söz uçar eser kalır" stratejisi benimsedi.

Seçim sürecinde son haftaya girerken polemiklerin en üst düzeye çıkması dikkat çekiyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 79. sayısı raflarda yerini aldı.

Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin günlük meseleleri hakkındaki Cumhurbaşkanı Kararları’nı dahi beş genel başkanın onayıyla verebilecek. Dolayısıyla günün sonunda Millet İttifakı konsensüs arayışından icraat üretmeye fırsat bulamayabilir. Zaten koalisyonların -bir de zayıf liderliklerle birleşirse- en önemli dezavantajlarından biri birlikteliği korumak için icraatın niteliğinden taviz vermek zorunda kalmasıdır.

5. nesil savaş uçağı üreten 5 ülkeden biri olduk.

HDP (YSP) öncülüğündeki Emek ve Özgürlük İttifakı, Kemal Kılıçdaroğlu'na desteğini açıkladı. Malumun ilamı olsa da bu desteğin gerekçesi "Türkiye siyasi tarihinin en önemli seçiminde faşizme karşı zafer elde etmek" olarak belirtildi. Bu açıklamanın Kandil'deki PKK elebaşlarının birbiri ardına Millet İttifakı'nı ve Kılıçdaroğlu'nu desteklediklerini açıktan söylemelerinden sonra gelmesi dikkatlerden kaçmadı. 

Sonuç fark etmeksizin, 2023 seçimleri sonrasında kamuoyunda tartışılacak en önemli konuların başında siyasal sistem gelmektedir. Öyle ki gerek Cumhur İttifakı, gerekse muhalefet blokunun seçim sonrası planlarında ağırlıkları değişmekle birlikte siyasal sistem reformu veya değişikliği önemli yer tutmaktadır.