Maraş Nereye Düşer?

Türkiye yüzyılda bir görülecek bir dönüşüm çağına girdi. Ya büyük kazanacak ya da bir yüzyıl daha kaybedecek..

Devamı
Maraş Nereye Düşer
Azerbaycan a Desteğe de mi Karşısınız

Azerbaycan’a Desteğe de mi Karşısınız?

Tepki siyasetinin gelip dayandığı yer burasıdır. Azerbaycan’a verilen desteği bile içinde “cihatçı gruplar” geçen bir ifade ile analiz etmek artık sadece iktidar karşıtlığı değil, aynı zamanda Türkiye karşıtlığına savrulmayı ifade eder.

Devamı

Neden bir Türk milletvekili Türkiye'yi karalama kampanyalarının bir parçası olur?

Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP'nin yerine oturtulmaya çalışılan yeni ideolojik konumlanmasında Atatürkçülerin yeri bulunmamaktadır. Bu CHP'de Atatürk artık yalnızca gerekli görüldüğünde kullanılan bir siyasi refleks ve popülist reaksiyon aparatı halini almıştır.

Şirin Payzın Halk Tv'deki programında Saadet Partisi genel başkanı Temel Karamollaoğlu'nu konuk ediyor..

CHP, 'Mustafa Kemal' ve 'Atatürk' ayrımı üzerinden kendi krizini yaşıyor. Gerçek Atatürkçülerin CHP'den tasfiye edildiği konuşuluyor. Atatürkçülüğün ne olduğu parti içi kliklerin bir mücadele unsuru. Bu defa Atatürk'ün partisi CHP tehlikede.

İlke Siyaseti Bunun Neresinde?

Millet İttifakı ve özel olarak da CHP için yeni kurulan partilerin değerli olmasının tek bir sebebi var. O da bu partilerin ve siyasetçilerinin Erdoğan karşısına geçmiş olmaları. Meselenin ironik tarafı, aslında kendilerini bu partiler nezdinde değerli kılan da yine Erdoğan.

Devamı
İlke Siyaseti Bunun Neresinde
Büyük Suskunluk

Büyük Suskunluk

Önder Sav, Onur Öymen gibi CHP'nin içinde kariyer derdi kalmayanlardan da güçlü bir açıklama duymadık.

Devamı

CHP İstanbul il başkanı üzerinden parti içinde yeniden alevlenen Mustafa Kemal Atatürk’e ilişkin tartışma yeni değil. Tartışmanın tekrar tetiklenmesi, aslında parti içindeki alttan alta yürüyen “CHP’nin kurucu kodlarından uzaklaştığına” ilişkin sorgulamaların patlak vermesi ile ilgili.

HDP'nin CHP'ye yaklaşacağını savunadursunlar CHP, HDP çizgisine doğru kayıyor.

Muhalefet farkında olmadan Erdoğan karşıtlığının öldürücü rahatlığına dolu dizgin yuvarlanıyor. Tıpkı donmak üzere olan insanlara bastıran o tatlı uyku hali gibi. Erdoğan karşıtlığı muhalefeti sarıyor, sarmalıyor, rahat ettiriyor. Adeta bir yudumu serhoşluk veren dehşetli bir içki veya bir kere uzandığınızda bir daha kalkamayacağımız konforlu bir yatak gibi. Malum son hamle terör suçlusu Demirtaş'tan geldi. İYİ Parti lideri Meral Akşener'le kahvaltı yapmak istediğini söyledi. Akşener de cevaben "kapınıza gelen kanlınız da olsa geri çevirmezsiniz" dedi.

Son dönemde hem muhalefetin hem de Doğu Akdeniz konusunda yüksek fikirlerini beyan ettiğini düşünenlerin sıkça kullandığı bir kavram diplomasi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara Büyükşehir Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı kabul etti. Açıklamalara göre Yavaş projelerini Cumhurbaşkanı'na arz etmiş ve desteğini istemiş. Kabulde bunun haricinde kayda değer bir gelişme yaşanmamış. Zaten daha ne olsun. Başkentin belediye başkanı çalışmaları için başkentin ve tüm ülkenin Cumhurbaşkanı'ndan destek rica etmiş. Olması gereken de bu.

Eğer dertleri gerçekten 30 Ağustos Zafer Bayramı olsa, binlerce şehit vererek kurtardığımız ve yeniden bir kez daha kurduğumuz bu devlete “katil” diyenlerle yol yürümezlerdi. Ya da kurtuluşun yıl dönümünde, devletin savcısını şehit eden terör örgütü üyelerinin savunuculuğunu yapmazlardı.

İki gündür hepimizin zihni bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vereceği müjdede. "Türkiye'de yeni bir dönemin açılacağına inanıyorum" cümlesi Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak'ın "Türkiye için eksen değişikliği" sözüyle bir araya gelmesi merakı artırdı.

Geçen şubatta yayınlanan, Rand raporunda “2023 seçimlerinde demokratik muhalefet adı altında diğer partiler koalisyon kurarak iktidarı ele alabilir. ABD, NATO ve AB ile iyi ilişkiler geliştirebilirler. Bunun için de ABD inisiyatif kullanmalıdır” denilerek muhalefetin dostlarına mesaj gönderilmişti.

Bu ülkenin geleceğini başka ülkelerin çıkarlarına teslim etmek istemeyen her vatandaş ister muhalif olsun ister iktidar taraftarı ülkeye sahip çıkmak zorundadır. Muhalefetin de yerli ve milli olanına şiddetle ihtiyacımız vardır.

Muhalefetin kendisine sorması gereken soru şudur: Erdoğan’ı devirmek için genelde Batı özel de ise Biden niçin kendilerini tercih edilebilir buluyor? Ne tür bir muhalefet söylemi geliştirdiler ki onları kullanışlı görüyorlar?

AK Parti 18. Kuruluş yıldönümünü kutuluyor. Ve tabii iktidardaki 18. yılını da. İlk seçim başarısından itibaren karşıtları AK Parti'nin başarısını hep arızi nedenlerle açıklamaya yeltendiler. Kriz olmasa AK Parti iktidara gelemezdi, e-muhtıra olmasa kesin seçimleri kaybederdi, terör sorunu çözülse AK Parti güç kaybeder gibi akla hayale sığmayacak cümleleri peş peşe sıraladılar. Ve her dönem bir sıkışmışlık yaşadığını söylediler. Her seçimin ertesi günü aynı kadro bildik nameleri okudu; ufukta bir erken seçim var, iktidar ülkeyi yönetemiyor, AK Parti köşeye sıkıştı, kontrolü kaybediyor…

Türkiye'de parti siyaseti dinamizmini hiç kaybetmiyor. AK Parti'den ayrılanların kurduğu iki partiden sonra şimdi de 37. kurultayını yapan CHP, bünyesinden yeni bir partinin çıkma ihtimalini tartışıyor. 2018 cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, "CHP içerisinde Atatürk düşmanları olduğunu" söyleyerek yeni bir hareket oluşturmayı konuşuyor. CHP'nin eski genel başkanları İnce'yi ikna etmesi için Kılıçdaroğlu ile görüşerek "bölünmenin" önüne geçmeye çalışıyor. Beklenti partide hakimiyetini pekiştiren Kılıçdaroğlu'nun İnce'yi içeride tutmak için taviz vermeyeceği yönünde.

Kılıçdaroğlu seçime tek aday olarak girdi, kolayca seçildi. Ancak Kurultay'dan sonra genel başkanlık koltuğunda pek rahat edecek gibi değil. Hemen kurultayın sonrasında ve üstelik parti uzun yıllar sonra girdiği bir seçimde görece başarı kazanmışken bu çalkantılar daha derin bir krizin habercisi.