Türkiye'nin jeo-ekonomik derinliğini pekiştirecek ölçüde ekonomik ve siyasi ölçeğini büyütecek kapsamlı bir hazırlık yapmasının zaruridir.
Devamı
Türkiye, savaşan iki tarafla da güven oluşturan bir ilişkiye sahip. Boğazları savaş gemilerine kapatması hem her iki taraf hem de dünya kamuoyu açısından olumlu karşılandı.
Devamı
Türkiye İdlib’i ve dolayısıyla diğer bölgeleri koruma altına alarak ulusal güvenliğini sağlamanın ötesinde Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olmayı sürdürecektir. Rusya’nın Batı tarafından Ukrayna’da daha 'net' görülen agresif ve yayılmacı yaklaşımının Suriye ve Libya gibi sahalardaki müttefiklik dengelerini etkileyebilecek sonuçlar doğurması durumunda, Türkiye’nin söz konusu bölgelerdeki varlığı kritik öneme sahip olacaktır.
Dış politikada Türkiye'nin büyük güçlerle ilişkileri, ittifakları, diplomatik gerilimleri, askeri müdahaleleri, savunma sanayi kapasitesi ve uluslararası sisteme dair eleştirel söylemleri var.
Büyük güçlerin rekabetinin yoğunlaştığı ve İran'ın hırslı, yeni bir nüfuz arayışına girmesinin beklendiği Körfez'deki güç ve güvenlik boşluğu İsrail ile doldurulamaz. 'İstikrar ve güven sağlayıcı' rolü ile Türkiye, Körfez'in dengeleyici, başat aktörü olmaya adaydır.
Önümüzdeki 10-20 yılda, dünyanın en büyük 5 ekonomisinden 4'ünün Asya'da olması bekleniyor. Çin, Hindistan, Japonya, Rusya ve Endonezya gibi büyük ekonomiler, küresel ekonominin ağırlık merkezini Asya'ya doğru kaydırmaya devam edeceklerdir.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran, 'Karabağ Zaferi'nin bir milat olduğunu, yepyeni fırsat pencereleri açtığını müşahede ediyoruz.' dedi.
Devamı
Ankara son bir yıldır ABD, AB, Yunanistan, Ermenistan, İsrail, BAE, Mısır ve Suudi Arabistan ile ilişkilerinde yeni bir sayfa açma politikası yürütüyor.
Devamı
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Kalın, 'ABD'den temel beklentilerimiz Suriye'de PKK'nın kolu olan PYD ve YPG'ye desteğini kesmesi, S-400'ler konusunda gerçekçi ve yapıcı bir tutum alması ve FETÖ'ye karşı kararlı ve sonuç alıcı adımlar atması.' dedi.
Yeni yılın ilk gününde hepimize mutlu ve huzurlu bir yaşam dilerken siyasi gündemin nasıl şekilleneceğine dair beklentilerimi paylaşayım. Muhalefet her ne kadar erken seçim çağrısını terk etmeyecekse de iktidar yeni ekonomi modelinin sonuçlarını almak isteyecektir.
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, "Türkiye'nin 2022'de bir aşı diplomasisi harekatı yapacağını şimdiden öngörmek herhalde çok zor olmaz." dedi.
Bu vizyon Afrika'yı Afrikalıların perspektifiyle görme ve ortaklaşa kalkınma anlayışına oturuyor. Türkiye-Afrika ortaklığı kalkınma yardımlarından altyapı, tarım, sağlık, telekomünikasyon ve savunma alanlarına kadar uzanıyor.
Bu gelişme Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin istikameti açısından önemli bir dönüm noktası..
Kafkaslarda 'bir fırsat penceresi' aralandı.
Insight Turkey’in Sonbahar sayısı, Türkiye’nin büyük stratejisinin dönüşümüne odaklanmaktadır.
Normalleşme, güç denkleminin değişmesi ve rekabet halindeki güçlerin sınırlarını görmesi ile olur. Türkiye, Suriye, Libya, Dağlık Karabağ ve Doğu Akdeniz'de sert-yumuşak güç kullanarak etki oluşturdu. Bu altyapının BAE dahil diğer aktörleri yeni hesaplamalara ittiği açık. Büyük güçler rekabetinin yoğunlaştığı bir dünyada gerektiğinde sert güce başvuramayan bir dış politika realist bir seçenek oluşturmuyor.
Tarihi zeminin yarattığı etki itibarıyla günümüzde Ankara ve Madrid arasındaki siyasi ilişkilerde kritik bir problemin mevcut olduğunu söylemek pek mümkün değil. Zira iki ülkenin dış politika bakımından güç mücadelesi verdikleri bir alan bulunmuyor.
CHP nasıl bir Türkiye dış politikası vizyonuna sahip?
Uluslararası güç mücadelesinde ana aktörlerinin Batılı ülkeler, Çin ve Rusya'nın olduğu 21. yüzyılda İslam ülkelerinin mevcut halleriyle masada değil de menüde yer aldığı hatırlanırsa İran, Azerbaycan ve diğer İslam ülkelerinin çatışma değil işbirliğini öne çıkaran politikalar izlemeleri zaruridir.
Erdoğan ve Putin'in ikili görüşmeleri lider diplomasisinin çarpıcı bir örneği olarak diplomasi tarihindeki yerini alacaktır. Bu sayede 2015 uçak düşürülmesinde bu yana Ankara ve Moskova arasındaki ilişkiler çok yönlü bir dönüşüme uğradı. İkili ilişki giderek çok katmanlı ve Türkiye'nin daha aktif rol aldığı yapıya dönüştü.
Washington'da Ankara'ya karşı eski yoğun gerilim havası yok. Afganistan müzakereleri ve Ankara'nın Mısır ve BAE ile normalleşme adımları havayı bir miktar değiştirmiş. Ancak yeni işbirliği hamleleri üretilmedikçe Erdoğan'ın değindiği durgunluk ve çözümsüzlük hali devam edecek gibi görünüyor.