Gözler Neden Erdoğan’ın Astana Seyahatindeydi?

Avrupa'nın bu kışı nasıl geçireceği ve liderlerin bundan çıkaracağı dersler netleşmedikçe Batı, Putin'in istediği büyük pazarlığa yanaşmayacak.

Devamı
Gözler Neden Erdoğan ın Astana Seyahatindeydi
Miçotakis in İkili Politikası ve Büyüyen Tehlike

Miçotakis’in İkili Politikası ve Büyüyen Tehlike

Kurtuluş savaşındaki Yunan algısına rağmen Türk kamuoyu yakın zamana kadar Yunanistan'ı ciddi bir tehdit olarak görmezdi.

Devamı

Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki diplomatik görüşmeler barışa ne kadar yakın olunduğunu gösterse de çatışmalar sürecin ne denli kırılgan olduğunu gösteriyor. Bu noktada Türkiye ve Azerbaycan'ın bölgede güçlü, caydırıcı ve kararlı olması, barışı istemeyenlere rağmen barışın sağlanması için ön koşul niteliğinde.

Azerbaycan Laçın'ın stratejik öneminin farkındadır. O nedenle Laçın'ın teslim alınması konusunda ısrarlı davrandı ve Rusya'nın yükümlülüklerini yerine getirmesi için defalarca çağrıda bulundu. 26 Ağustos'ta Laçın koridorunu geri alan Azerbaycan, bu koridoru Zengezur koridorunun statüsünün belirlenmesinde bir araç olarak da kullanmayı hedeflemektedir.

Hem iktidar hem muhalefet açısından 2023 seçimleri çok kritik. Son dört yıllık süreçte seçim gündemi sürekli tedavülde olduğu için seçim sonuçları ile ilgili her hafta tahminler güncellendi.

Bu rapor Türkiye’nin S/İHA endüstrisine dair tartışmaları seçkin uzmanların yorum ve değerlendirmeleri üzerinden masaya yatırmaktadır.

Karışık Zihinlere 13. Büyükelçiler Konferansı’ndan Beş Mesaj

Cumhurbaşkanı Erdoğan 13. Büyükelçiler Konferansı'nda dış politikanın ana konularına dair önemli mesajlar verdi.

Devamı
Karışık Zihinlere 13 Büyükelçiler Konferansı ndan Beş Mesaj
Soçi Görüşmesi Neden Önemli

Soçi Görüşmesi Neden Önemli?

Türkiye'nin Rusya politikası ideolojik bir zemine değil, milli menfaatlerin rasyonel ve dinamik dengelenmesine dayanıyor.

Devamı

Eğer Temsilciler Meclisi'nde önerilen değişiklikler kanun hâline gelirse, hâlihazırda tökezlemekte olan ABD - Türkiye ilişkileri bu durumdan büyük ölçüde etkilenecek ve (Türkiye ile Yunanistan arasındaki son gerilimler de dikkate alındığında) daha fazla çıkar ayrımına yol açacaktır.

15 Temmuz gecesi iradesine, vatanına ve demokrasisine sahip çıkan yüz binlerin arasında iken sıklıkla 'Bu ülke buna layık değil' dediğimi hatırlıyorum. Hayatımın en mutlu anı da 16 Temmuz sabahı bu milletin evlatlarının darbecileri teslim alarak tankların üstüne çıktığı saatlerdir. Merhum Sezai Karakoç'un deyişiyle milletimin ruhunun dirilişini gördüğüm o uzun gece ve sabahıdır

Yeni dönemde Türkiye aktif ve etkin diplomasisiyle öne çıkıyor. O kadar ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sürekli 'sultan' olarak resmeden Batı medyası, Türkiye ile işbirliğinin ne kadar gerekli olduğunu üzülerek yazmaktan geri duramıyorlar.

Muhalefetin belirsizliği uluslararası ortamda ülkeyi yönetemeyeceğine dair mevcut algıyı güçlendirecek konuma düşebilir.

Türk Devletleri Teşkilatına üye ülkelerin ikili ilişkilerinin artması, Teşkilatı daha güçlü hale getirecektir. Türkiye ile Özbekistan arasında yüksek düzeyde devam eden bu ilişkiler halkasına Azerbaycan'ın da katılmış olması bölge güç dengesi açısında da önemli sonuçlar doğuracaktır.

Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin kendisine özgü niteliği bir yana, devletler arasında sıklıkla çeşitli anlaşmalar imzalanır ve ittifaklar kurulur ancak bu anlaşmaların veya ittifakların etkisi, kağıt üstünde kalmayıp, pratiğe döküldüğü zaman anlamlı olur. Bu açıdan Şuşa Beyannamesi'nin bir senelik muhasebesinin yapılması, mevcut durum ve gelecek hakkında bize önemli ipuçları verecektir.

Muhalefet 'adayını açıkla' çağrısına olumlu cevap vermeyi Erdoğan'ın oyununa gelmek olarak görüyor. Halbuki Erdoğan'ın 'aday' sorgulaması açıklasalar da açıklamasalar da 6'lı masayı zora sokacak.

Dış politika milli bir meseledir. Uzun süre iktidar olamamanın getirdiği sorumsuzlukla ve popülist yaklaşımlarla dış politikaya yaklaşılamaz. Dış politikada devletlerin sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk sadece iktidarları bağlamaz. Muhalefetin teorik olarak iktidar alternatifi olduğu düşünüldüğünde söylediği sözler, ortaya koyduğu yaklaşımlar uluslararası çevreler tarafından da çok kolay bir şekilde araçsallaştırılır.

Türkiye'nin, iki ülkenin (özellikle İsveç'in) üyeliği konusundaki kaygı ve taleplerini açıklaması şimdi bütün NATO başkentlerinin odağında.

Birinci Macron döneminde tatbik edilen İslam karşıtı uygulamalardan hareketle ikinci Macron döneminde önceki kararların devam ettirilmesi ve bunlara yenilerinin eklenmesi bekleniyor. Bu da önümüzdeki süreci Müslüman toplum açısından ne yazık ki karamsar hale getiriyor.