Erken Cumhuriyet döneminden itibaren, devletin ve dolayısıyla iktidarın sahipliğini kendisinde gören çevreler, çerçevesini yine kendilerinin belirlediği “modernleştirici paradigma” etrafında bir “makbul vatandaşlık” tanımı yaptılar. “Modernleştirici paradigma” etrafında oluşturulan “Kemalizm” “biz” ve “öteki” düşüncesi etrafında “dışlayıcı pratiklerin” hâkim olduğu bir kimliğe dayanmaktaydı.
Devamı