Muhalefet partileri seçim vaatlerini mevcut bütçe imkânları üzerine kurarken, bu bütçeyi hazırlayan ve uygulayan AK Parti, seçim ekonomisine başvurmadan bütçede herhangi bir kırılganlık oluşturmama adına ciddi bir kararlılık gösterdi.
Devamı
AK Parti siyasi ve sosyal alanlarda olduğu gibi ekonomide de “Yeni bir ekonomi hikâyesi" ile yola başlamalı ve bu hikâyede Türkiye ekonomisindeki tüm eksik parçalar olmalı.
Devamı
Özellikle bizim gibi siyasetin ekonomiyi şekillendirdiği gelişmekte olan ülkelerde koalisyon hükümetleri ile yapısal problemleri çözmek, büyük yatırımlara girişmek, ülke algısını olumlu yapmak ve yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmek maalesef zor gözüküyor.
AK Parti'nin 2002 yılında sandıktan tek başına iktidar olmasının ardından ekonomide gösterdiği başarı, sonraki her seçimden birinci parti olarak çıkmasının başlıca sebeplerinden birisidir.
AK Parti iktidarında ekonomi ve sosyal alanda ortadan kaldırılan siyasi ve ekonomik vesayetler ile ekonominin yönü tamamen değişti.
IMF bünyesinde yapılan ve 170 civarı ülkeyi 1960 ve 2000'li yıllar arasında inceleyen bir ampirik çalışma, siyasi istikrar yokluğunun, kişi başına düşen gelir büyümesini aşağı yönlü etkilediği bulgusunu sunuyor.
Yalnızca ülke ekonomisinde ortaya çıkaracağı olumsuz sonuçlar değil bahsettiğimiz, aynı zamanda Türkiye'nin bölgesel ve küresel siyasette oynadığı rolün de değişmesi anlamına geliyor siyasi istikrarsızlık.
Devamı
81 ilde kamu yatırımları ortaklaşa yürümeli ve şehirler arasındaki gelişmişlik farkı ortadan kaldırılmalı. Bu ancak, şehirlerin öne çıkan özelliklerine yatırım yapılarak mümkün olur.
Devamı
Türkiye ekonomisinin 2000'lerde sahnelediği başarının en dikkat çekici aktörleri arasında, kamu maliyesi geliyor. Bu dönemde bütçe açıklarının ve borç stokunun milli gelire oranları ciddi ölçüde düşürüldü. Maastricht kriterlerini benimseyen ancak gerçekleştiremeyen pek çok AB ülkesine, bu anlamda örnek olduk.
Fitch Türkiye'nin notunu değiştirmemesine, Türkiye'nin kamu maliyesinin gücünü, bankacılık sisteminin iyi olmasını ve Haziran seçimleri öncesinde herhangi bir sorun görünmediğini gerekçe gösterdi.
90'ların ilk yarısı, siyasi istikrarsızlığın da beslediği ekonomik başarısızlıkların hâkim olduğu bir dönem olmuş, 94 Krizi sonrası istikrar programıyla ayağa kalkmaya çalışılsa da başarı sağlanamamıştı.
Yunanistan hükümetinin büyük ortağı Syriza tam anlamıyla çıkmaz sokakta.
2002 öncesi dönemde vergi gelirlerinin tamamına yakınının faiz giderlerine aktarıldığı dikkate alındığında, faize ödenen kaynağın ülke ekonomisi üzerindeki yükü kolaylıkla anlaşılacaktır.
12 yıldır tek parti olarak hükümet olan, girdiği her seçimden oylarını artırarak çıkan AK Parti'nin başarısı, Syriza'nın bugün önerdiği seçim vaatlerini gerçekleştirmiş olmasından kaynaklanmaktadır.
Son yıllarda, Gezi ve 17-25 Aralık sürecinde ekonomide yaşatılan şoklarla ülke risk priminin ve buna bağlı olarak, faizin daha da yüksek seviyelere çıkmasına neden oldular.
Erdal Tanas Karagöl Merkez Bankası'nın, ‘faiz oranlarının sabit tutulması kararına' ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı ve Orta Vadeli Mali Program'da da açıklandığı gibi, 2015'de yüzde 1,1 olarak hedeflenen bütçe dengesi/GSYH oranının, 2017'de yüzde 0,3 olacağı öngörülmektedir.
Bir önceki OVP'de (2014-2016) temel amaç dünya ekonomisindeki belirsizliklerin Türkiye'ye olan etkisini azaltarak cari açığın düşürülmesiydi. Bu hedefin cari açıkta gözlemlenen azalışla gerçekleştiğini görüyoruz.
Ülke derecelendirmesinde az sayıda firmanın oluşturduğu bu oligopol yapı Türkiye'ye not verirken, objektiflikten uzak davranmış, anlık ve spekülatif açıklamalara göre hareket etmiştir.
Finansal piyasaların birbirine bağımlı hale geldiği günümüzde, Fed'in alacağı kararların küresel piyasalar üzerinde yapacağı etkiler nedeniyle dalgalanmaların odağında yer alan yükselen ülkeler yani gelişmekte olan ülkeler açısından kolay bir konjonktürde değiliz.