64. Hükümeti Beklerken

2019'a kadar tek başına Türkiye'yi yönetecek olan 64. Reform Hükümet'inden beklentiler yüksek.

Devamı
64 Hükümeti Beklerken
AK Parti Kongresi'nde quot Ekonomi için Yeni Bir Başlangıç'

AK Parti Kongresi'nde "Ekonomi için Yeni Bir Başlangıç'

AK Parti, 2002'de enkaz olarak devraldığı ülke ekonomisini, 13 yılda ulusal ve uluslararası birçok müdahaleye rağmen yükselen ekonomilerden biri durumuna getirdi.

Devamı

Türkiye, düşük bütçe açığı ve borç oranlarına sahip bir ülke. 2014 yılında bütçe açığının GSYH'ye oranı yüzde 1,3 iken, kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 33 olarak gerçekleşti.

7 Haziran seçimleri sonucunda ortaya çıkan tabloya göre seçim öncesi dönemde ekonomide ve siyasette sağlanan istikrarı devam ettirmek ve bunu korumak kolay gözükmüyor.

AK Parti siyasi ve sosyal alanlarda olduğu gibi ekonomide de “Yeni bir ekonomi hikâyesi" ile yola başlamalı ve bu hikâyede Türkiye ekonomisindeki tüm eksik parçalar olmalı.

AK Parti iktidarında ekonomi ve sosyal alanda ortadan kaldırılan siyasi ve ekonomik vesayetler ile ekonominin yönü tamamen değişti.

O Krizler Eskide Kaldı

Dünya yüzünde memleketini seven, ekonomisini güçlendirmek isteyen hiç kimse ve kuruluş, “Bizde kriz var” ve benzeri ağır ifadelerle avazı çıktığı kadar bağırıp cümle âleme ülkesini şikâyet etmez.

Devamı
O Krizler Eskide Kaldı
Yeni Ekonomide Dolar'ın Değer Artışı İtibar Görmüyor

Yeni Ekonomide Dolar'ın Değer Artışı İtibar Görmüyor

Dolar'ın küresel piyasadaki değerlenme sürecini, Türkiye ekonomisinde ranta çevirme peşinde olanlar, spekülatif ataklarla Dolar'ın daha da yükselmesine sebep oluyorlar.

Devamı

Eğer dünyanın ekonomi haritasını oluşturursak, Yeni Türkiye'nin Yeni Ekonomi hedefini haritanın her bölgesinde olmak olarak ifade edebiliriz. Bu haritada Türkiye'nin ağırlığının arttığı bölgelerin başında da Güney Amerika geliyor.

Son yıllarda, Gezi ve 17-25 Aralık sürecinde ekonomide yaşatılan şoklarla ülke risk priminin ve buna bağlı olarak, faizin daha da yüksek seviyelere çıkmasına neden oldular.

Türkiye'nin siyasi geçmişinde istikrar ve huzurla gelen yükseliş dönemleri, ne yazık ki her daim kesintiye uğratılmaya çalışılmıştır. Ülke ne zaman pozitif bir ivme yakalayarak bölgesinde güçlü bir konuma gelse iç ve dış olaylarla bu süreç sabote edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden, ülkede gerilim oluşturma adına uğraşanların neden bu zamanı seçtiklerinin cevabı da çok açıktır. Bu ülkede ne yazık ki gelişimi ve ilerlemeyi durdurmaya ayarlı bir zamanlama mekanizmasını yönetenler var. Tıpkı 1980'li yıllarda ülkede başlayan ekonomik değişimi engellemek isteyenlerin, bu ülkeye 1990'lı yılların karanlık zamanlarını yaşattığı gibi. Bu şekilde, siyasi ve sosyal çatışmalar kullanılarak, başta ekonomi olmak üzere ülkenin tüm alanlarında istikrarsızlığın ve kaosun gölgesini hâkim kılmışlardır. Öyle ki, 1990'lı yılları herkes karanlık ve kriz yılları olarak hatırlamaktadır.

Ülke derecelendirmesinde az sayıda firmanın oluşturduğu bu oligopol yapı Türkiye'ye not verirken, objektiflikten uzak davranmış, anlık ve spekülatif açıklamalara göre hareket etmiştir.

2023 vizyonunu hayata geçirme yolunda başlatılan dev projeler için 'Dev projeler AK Parti'nin alamet-i farikasıdır' denilerek ulaşımdan eğitime, sağlıktan enerjiye, tarımdan savunma sanayiine kadar başlatılan büyük projeler Güçlü Türkiye için umut vericidir.

Başbakan Davutoğlu'nun AK Parti 1.Olağanüstü Kongresi'nde 'ikinci sıçramanın eşiğindeyiz' ifadesi açıkçası ekonomide yapısal reformları gerçekleştirmenin ve yeni bir başarı hikayesi yazmanın tam zamanı olduğunu göstermektedir.

2013 yılında cari açık ve ekonomik büyüme arasında tercih noktasına gelmemek için, ekonomide uygulanacak uzun vadeli yapısal önlemler ile cari açığı artırmadan ekonomik büyümenin sağlanması gerekmektedir.

Büyümek (dengeli) isteyen bir ekonomiye de fırsat verilmeli ve görünmeyen çıpalar ile ekonomi boğulmamalıdır.

Başta bizim ve piyasa katılımcılarının kesin olarak not artışı beklediği bir dönemde S&P'den gelen bu kötü haber yabancı yatırımcıların yatırım kararları verirken bir kez daha düşünmelerine neden olacaktır.

Hızlı büyüme dönemlerindeki yüksek cari açığın sorun olmaması için, en önemli yapısal nedenlerden olan enerjide dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

Siyasi partilerin ekonomi konusunda uygulayacakları politikalar değerlendirildiğinde ilginç tespitler ortaya çıkmaktadır.

Hükümet içinde bulunduğumuz seneyi tamamlarken yeni ekonomi eylem planını açıkladı. Bir çok temenniyi içerisinde barındıran plana göre: “3 aylık eylem planı, herhangi bir mali tablonun yeniden şekillenmesi değil, mali planın 2007'nin son çeyreğine rastlayan kısmını oluşturuyor. Yeni dönemde ekonomide eksen değişikliği söz konusu. Bu dönemde büyüme ile istikrara geçiş dönemi başlatılıyor. 2007 - 2013 döneminde makroekonomik eksen, piyasa ekonomisinin sürdürülmesine dayalı şekillenecek. Bütçe dengesi, cari denge, tasarruf-yatırım dengelerinde 2007-2012 döneminde alt yapı sağlamlaştırılacak. Temel reform alanları genel ve sektörel verimliliği artırmaya yönelik alacak. Yeni dönem, "düşük kamu borcu ve istihdam dönemi" olacak. Reformlar konusunda herhangi bir yavaşlama olmayacak. Kısa dönemde, sosyal güvenlik reformu yasalaşması için TBMM'ye sunulacak. Bütçe ve ekonomik büyüme açısından önem arzeden enerji sektörüne dönük tedbirler, YPK ve Enerji Zirvesinden çıkacak kararlara paralel, kısa sürede açıklanacak.” Ana satırbaşlarına ve planın geneline baktığımızda istihdamın artırılması, sanayinin güçlendirilmesi, kamu mali reformuyla beraber istikrarın sürdürülmesi endişelerinin ön plana çıktığını görüyoruz.