Fahrettin Altun: “Ortada vaatlerin yarışmasından çok, AK Parti’nin ortaya koyduğu taahhütler ve diğer partilerin siyasette kendilerine alan açmak üzere zemini olmayan vaatleri söz konusu.”

İsmail Çağlar, siyasal iletişim kampanyalarının tek başına sandığı değiştirmeye yetmeyeceğine dikkat çekti.

Hedefler kulağa çok hoş geliyor, özellikle de bu açıklamanın Türkiye ekonomisinin kötü karnesinde her daim imzası olan CHP'den geldiği göz önüne alındığında.

Demirtaş lider değil yönetici. Kürt milliyetçiliğinin parti bölümünün eş başkanlığını yapmak gibi kritik bir rolüne rağmen, hafızalarımızda pozitif bir liderlik örneği yok.

Muhalefet elitleri, seçim sonuçlarını tartışmaya açarak, sokak muhalefeti oluşabilmesinin önünü açmaya çalışıyorlar.

Seçim beyannamelerini incelediğinizde bundan 10 sene önce hayal bile edemeyeceğiniz dış politika başlıklarının metinlere girdiğini görürsünüz.

7 Haziran seçimlerine yaklaşırken, Türkiye'nin 2000'li yıllarda yakaladığı dinamizmin ve yaşadığı dönüşümün iyi analiz edilmesi gerekiyor siyasi partiler tarafından.

Siyasal iletişim kampanyası rasyonel gerçeklerden, toplumun kültürel genlerinden ve hedef kitlenin taleplerinden kopmadığı ölçüde başarı şansı yüksektir.

Seçmen sadece cebine kaç lira girip çıkacağını hesaplayan, ekonomik bir varlıktan ibaret değil. Seçmen hisseden bir varlık. Umut besliyor, kızıyor, seviyor, bağlanıyor veya terk ediyor.

CHP'nin reklamında öne çıkan mesaja bakılırsa hem kararsızlara seslenildiği hem de kendi seçmen kitlesinde safları sıklaştıracak şekilde içerik üretildiği görülüyor.

İsmail Çağlar, ülkeyi yönetmeye aday bir partinin seçim kampanyasında daha pratik ve hassas tercihlerde bulunmasının beklendiğini ifade etti.

Siyasal kültürü ıskalayan kendi tabanının taleplerine sırt çeviren ve kararsızları ikna edecek kapsayıcı mesaj üretemeyen partilerin kriz yaşama ihtimalleri yüksek.