ABD-Çin Rekabetinde Popülizm, Korumacılık ve Ulusal Güvenlik

Biden yönetiminin Çin’de üretilen elektrikli araçlara uygulanan gümrük vergisini %25’ten %100’ün üzerine çıkarması, Trump döneminde Çin’e karşı açılan ticaret savaşının devam ettiğinin en son örneği olarak öne çıkıyor. Biden daha önce de ileri teknoloji alanındaki rekabette geri kalmamak için yarı iletken çiplerin ve kritik teknolojik ürünlerin ihracatına sınırlamalar koymuştu. Şimdi ise Amerikan otomotiv şirketlerini ve çalışanlarını korumak adına elektrikli araçların Çin’den ithalini caydırmak istiyor. Çin’in meydan okumasına karşı koymak için uluslararası serbest ticareti teşvik eden liberal ekonomi değerlerinden ödün vermek zorunda kalan Amerika, kritik alanlarda korumacılığın Çin’le rekabeti daha mümkün kılacağına inanmış görünüyor.

Devamı
ABD-Çin Rekabetinde Popülizm Korumacılık ve Ulusal Güvenlik
Antisemitizm 7 Ekim ve Biden ın Vietnam ı

Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı

Başkan Biden’ın Amerikan Holokost Müzesi’nin yıllık ‘Hatırlama Günleri’ seremonisinde yaptığı konuşma, Gazze savaşına ve Amerika içindeki protestolara ağırlıklı olarak antisemitizm perspektifinden baktığını bir kez daha ortaya koydu. Biden’ın Holokost Anma Günü’nde yükselen antisemitizm ve nefret diline odaklanması garip değil elbette ancak Hamas’ın 7 Ekim saldırısının Yahudilere karşı nefretin en son örneği olarak göstermesi İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarını göz ardı etme ve meşrulaştırma çabası olarak öne çıkıyor. Yahudi düşmanlığı ve antisemitizmin yükselişini İsrail’in eleştirilmesini engellemek ve Filistinlilere reva görülen katliamların unutulmasını sağlamak için kullanmak İsrail yanlısı siyasi grupların stratejisi haline gelmiş durumda. Biden’ın konuşması da bu tür bir yaklaşımın en son örneği olarak değerlendirilebilir.

Devamı

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri suçlamasıyla İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri kararı çıkarılmasını talep etti. Yargıçlar Khan’ın bu talebini onaylarsa Amerikan müttefiki bir ülkenin siyasi liderlerine karşı alınan karar mahkemenin tarihine bir ilk olarak geçecek. Amerikan siyasetinin her iki kanadından muhtemel bir tutuklama kararına karşı lobi çabaları daha önce basına yansımıştı. Amerikan siyasetçileri UCM üyelerine yazdıkları mektupta sadece kendilerine değil ailelerine de yaptırım uygulayacakları tehdidini savurmuştu. Başsavcının baskılara rağmen tutuklama kararı başvurusu Batılı ülkeler ve özellikle ABD açısından yeni bir sınav teşkil ediyor zira uluslararası hukuk ve düzenin savunuculuğunu başka aktörlere kaptırmakla karşı karşıya durumda.

“Dün geceye ait görüntüler Refah’ın nasıl yeryüzündeki cehenneme dönüştüğünün kanıtıdır.” Bu ifadeler BM Mülteciler Yüksek Komiseri Philippe Lazarini’ye ait. İsrail’in Refah’ta güvenli bölge ilan ettiği ve Filistinlilerin sığındığı çadırları bombalayarak ortaya çıkarttığı cehennem görüntülerini tarif etmeye dilim varmıyor; sözün bittiği yer olarak tanımlamak daha doğru olur. Bu saldırının Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın Netanyahu ve Gallant’a karşı tutuklama istemesinden ve Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’e Refah’ta operasyonları durdurma kararı çıkarmasından sonra gerçekleşmesi, İsrail hükümetinin hak, hukuk, adalet veya uluslararası meşruiyet gibi kavramları tanımadığının bir ifadesiydi. Netanyahu hükümeti, Washington’ın desteği öyle veya böyle devam ettiği sürece hiçbir kurum ve makamı tanımayacağını Filistinli masumları katlederek haykırmayı seçiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan reformu milletin talebi ve dünyanın gidişatının gereği olarak görüyor. Yani, 'mücadele ediyoruz' diyerek reforma direnenlere de müsamaha etmeyecek. Zamanlamasını, kapsamını, aktörlerini ve hızını kendisi belirleyecek. Unutmayalım, Erdoğan bu altın sentezi her seferinde tutturabildiği için hâlâ iktidarda.

Ankara'nın dış politikası ideolojik hülyalara değil, etrafındaki güç boşluklarını hesap eden jeopolitik realizme dayanıyor.. Erdoğan'ın hamlelerini 'Yeni Osmanlıcılık', 'Türkçülük' ya da 'İslamcılık' olarak sunanlar aslında Ankara'nın müdahale ettiği jeopolitik denklemlerde pozisyon kaybettiğini düşünen ya da daha fazlasını alamayacağını gören aktörler: Yunanistan, BAE, Fransa ya da İsrail gibi.

Orta Doğu'da Nükleer Güç Dengeleri

SETA Washington DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, Fahrizade suikastı ve Biden döneminde ABD-İran ilişkilerindeki beklentiler üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı
Orta Doğu'da Nükleer Güç Dengeleri
NATO ve AB Gündeminde Türkiye Bir İyi Bir de Kötü

NATO ve AB Gündeminde Türkiye: Bir İyi Bir de Kötü Haber!

Ankara’nın attığı adımlar yüzünden başarısız olanlar, Türkiye’yi cezalandırmak için Avrupa Birliği’ni ve NATO'yu kullanmak istiyorlar.

Devamı

AB başkentleri Erdoğan'ın 'sıfır toplamlı oyun algısıyla yaklaşmayın' uyarısına kulak vermeli.

Şurası çok açık. İran ve Türkiye tarih boyunca bölgede iki önemli aktör olarak çoğunlukla gerilimli ilişkilere sahip olmuştur. Ancak yine aynı tarih bize İran ve Türkiye'nin uzun yıllar boyunca savaşa girmediğini de gösterir. Bölgesel rekabet hep var olmuştur. Ama sıcak çatışmaya dönüşmez.

Yeni dönemde bölgesel güçler arasındaki büyük oyun Türkiye, İran ve İsrail arasında. Bu oyunun avantajlısı Ankara. İran eliti milliyetçi duygusallığı ve abartılı umudu bir kenara bırakıp yeni bölgesel jeopolitiğe odaklanmalı.

Yaptırımların bundan sonra da Türk-Amerikan ilişkilerini zehirleyen bir silah olarak kullanılıp kullanılmayacağını ise Biden yönetiminin “takıntılı” Kongre karşısında nasıl bir tavır takınacağı belirleyecek.

Uzmanlar ABD yönetiminin, Türkiye'nin savunma sanayisini hedef alan yaptırımlarının ardından kısa vadede ikili ilişkilerde sert bir kopuşun olmayacağı görüşünde.

Yaptırımlar nedeniyle Türkiye'nin savunma sanayii duracak veya bitecek değil. Aksine tüm hızıyla devam edecek

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, ABD yaptırımlarını ve yeni dönemde olası ABD - Türkiye ilişkilerini değerlendirdi.

Tahran’a karşı kendisi doğrudan harekete geçmek yerine Washington’un sert adımlar atmasını isteyen İsrail’in Trump dönemi sona ermeden ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini vurmasını sağlamaya çalıştığı da biliniyor. Biden döneminde ABD’yi böyle bir adım atmaya sevk etmenin çok daha zor olacağını bu ülkedeki Yahudi lobisi ve Netanyahu iyi biliyor.

Terör örgütü PKK/PYD'nin ABD'den aldığı destekle fazlasıyla başına buyruk hareket etmesi sadece Türkiye için değil aynı zamanda merkezi Irak yönetimi ve bölgesel yönetim için de kabul edilemez boyutlara gelmiş durumda.

Koruma kalkanı vazifesi görmek için TCMB’nin faizleri önden artırmayı tercih ettiği anlaşılıyor. İlerleyen aylarda TCMB’nin piyasalardan gelebilecek faiz baskısına daha güçlü direnç göstermesini bekleyebiliriz