Washington’ın İsrail’i ‘Havuçla İkna’ Politikası

Başkan Biden’ın geçen cuma günü desteklediğini açıkladığı ateşkes planının hayata geçmesinin önünde birçok engel var...

Devamı
Washington ın İsrail i Havuçla İkna Politikası
Seçim Kaygısı Biden ı Göçmenlik Meselesinde Sertleştiriyor

Seçim Kaygısı Biden’ı Göçmenlik Meselesinde Sertleştiriyor

Amerika’nın Meksika sınırında uzun süredir devam eden mülteci krizi başkanlık yarışının ekonomiden sonra en önemli meselesi haline geldi...

Devamı

Hamas pazartesi günü ateşkesi kabul ettiğini açıklamasına karşın, İsrail anlaşmanın istedikleri seviyede olmadığını ancak görüşmeler için Doha’ya heyet göndereceklerini açıkladı. Bununla birlikte Refah operasyonunun planlandığı gibi devam edeceğini söyleyerek Washington’ın istediklerine kulak asmaya niyeti olmadığını da gösterdi. CIA Direktörü Bill Burns’ün Doha görüşmeleri için bölgede olmasına ve Biden yönetiminin Refah operasyonuna açıkça karşı olmasına rağmen, Netanyahu hükümeti geri adım işareti vermiyor. Biden yönetiminin İsrail’e silah sevkiyatını dondurduğu ve bu yüzden Netanyahu’nun Refah operasyonunu geciktirdiği yönündeki haberler sonrasında Hamas’ın ateşkesi kabul etmesi kritik bir dönüm noktası teşkil ediyordu. Ancak Netanyahu’nun başından beri bu savaşı hem sürdürme hem de bölgesel olarak genişletme çabası, ateşkes çabalarının önündeki en büyük engel olarak öne çıkıyor.

Yaklaşık altı ay süren pazarlıklar sonunda Kongre Ukrayna, İsrail ve Tayvan’a 95 milyar dolarlık savunma yardımını onaylamıştı. Cumhuriyetçiler bu yardımı Biden’dan Meksika sınırıyla ilgili tavizler koparmak için sürüncemede bırakmıştı. Ancak İsrail’in Suriye’deki İran konsolosluğuna saldırısı sonrasında bölgesel tansiyonun yükselmesi Kongre’yi harekete geçirdi ve Biden paketi 24 Nisan’da imzalayarak Ukrayna’ya yardımın da hemen başlayacağını açıkladı. Amerikan siyasetinin Ukrayna’ya yardım konusundaki isteksizliği ve konuyu iç siyaset malzemesi haline getirmesi, Rusya’nın Batı’nın desteğinin ilelebet sürmeyeceği hesabının doğru çıkabileceğine işaret ediyordu. Biden yönetimi ve Amerikan Kongre’si bu hesabın boşa çıkacağı mesajını vermek adına yardım paketini geçirdi ancak bu paketin bu kadar zor geçmesi ileride Ukrayna’ya desteğin devam edip etmeyeceği konusunda derin şüphe uyandırdı.

Başkan Biden geçtiğimiz hafta sonu Michigan ve Georgia eyaletlerini ziyaret ederek siyahi seçmenin desteğini güçlendir-meye çalıştı. Biden’ın bu iki salıncak eyaleti kazanması gerekiyor ve siyahi oylar bu eyalet-lerdeki sonuçları değiştire-bilecek seviyede. Son haftalarda yapılan anketlerde Biden’ın özellikle genç siyahi nüfus arasında desteğinin görece azaldığının görüldüğü için, başkanın kampanyası bu kitlelere şimdiden ulaşmaya çalışıyor. Anketler Trump’ın 50 yaş altı siyahi seçmen arasındaki desteğinin arttığını ve Michigan gibi salıncak eyaletlerde yarışın başa baş olduğunu gösteriyor. Genç siyahi seçmenin Biden’ın ekonomik politikalarından memnuniyetsizlikle birlikte Gazze savaşındaki performansından da rahatsız olması başkan için önemli bir handikap yaratıyor.

Biden yönetiminin Çin’de üretilen elektrikli araçlara uygulanan gümrük vergisini %25’ten %100’ün üzerine çıkarması, Trump döneminde Çin’e karşı açılan ticaret savaşının devam ettiğinin en son örneği olarak öne çıkıyor. Biden daha önce de ileri teknoloji alanındaki rekabette geri kalmamak için yarı iletken çiplerin ve kritik teknolojik ürünlerin ihracatına sınırlamalar koymuştu. Şimdi ise Amerikan otomotiv şirketlerini ve çalışanlarını korumak adına elektrikli araçların Çin’den ithalini caydırmak istiyor. Çin’in meydan okumasına karşı koymak için uluslararası serbest ticareti teşvik eden liberal ekonomi değerlerinden ödün vermek zorunda kalan Amerika, kritik alanlarda korumacılığın Çin’le rekabeti daha mümkün kılacağına inanmış görünüyor.

Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı

Başkan Biden’ın Amerikan Holokost Müzesi’nin yıllık ‘Hatırlama Günleri’ seremonisinde yaptığı konuşma, Gazze savaşına ve Amerika içindeki protestolara ağırlıklı olarak antisemitizm perspektifinden baktığını bir kez daha ortaya koydu. Biden’ın Holokost Anma Günü’nde yükselen antisemitizm ve nefret diline odaklanması garip değil elbette ancak Hamas’ın 7 Ekim saldırısının Yahudilere karşı nefretin en son örneği olarak göstermesi İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarını göz ardı etme ve meşrulaştırma çabası olarak öne çıkıyor. Yahudi düşmanlığı ve antisemitizmin yükselişini İsrail’in eleştirilmesini engellemek ve Filistinlilere reva görülen katliamların unutulmasını sağlamak için kullanmak İsrail yanlısı siyasi grupların stratejisi haline gelmiş durumda. Biden’ın konuşması da bu tür bir yaklaşımın en son örneği olarak değerlendirilebilir.

Devamı
Antisemitizm 7 Ekim ve Biden ın Vietnam ı
UCM Kararına Tepkinin Amerika ya Maliyeti

UCM Kararına Tepkinin Amerika’ya Maliyeti

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işledikleri suçlamasıyla İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri kararı çıkarılmasını talep etti. Yargıçlar Khan’ın bu talebini onaylarsa Amerikan müttefiki bir ülkenin siyasi liderlerine karşı alınan karar mahkemenin tarihine bir ilk olarak geçecek. Amerikan siyasetinin her iki kanadından muhtemel bir tutuklama kararına karşı lobi çabaları daha önce basına yansımıştı. Amerikan siyasetçileri UCM üyelerine yazdıkları mektupta sadece kendilerine değil ailelerine de yaptırım uygulayacakları tehdidini savurmuştu. Başsavcının baskılara rağmen tutuklama kararı başvurusu Batılı ülkeler ve özellikle ABD açısından yeni bir sınav teşkil ediyor zira uluslararası hukuk ve düzenin savunuculuğunu başka aktörlere kaptırmakla karşı karşıya durumda.

Devamı

“Dün geceye ait görüntüler Refah’ın nasıl yeryüzündeki cehenneme dönüştüğünün kanıtıdır.” Bu ifadeler BM Mülteciler Yüksek Komiseri Philippe Lazarini’ye ait. İsrail’in Refah’ta güvenli bölge ilan ettiği ve Filistinlilerin sığındığı çadırları bombalayarak ortaya çıkarttığı cehennem görüntülerini tarif etmeye dilim varmıyor; sözün bittiği yer olarak tanımlamak daha doğru olur. Bu saldırının Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın Netanyahu ve Gallant’a karşı tutuklama istemesinden ve Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail’e Refah’ta operasyonları durdurma kararı çıkarmasından sonra gerçekleşmesi, İsrail hükümetinin hak, hukuk, adalet veya uluslararası meşruiyet gibi kavramları tanımadığının bir ifadesiydi. Netanyahu hükümeti, Washington’ın desteği öyle veya böyle devam ettiği sürece hiçbir kurum ve makamı tanımayacağını Filistinli masumları katlederek haykırmayı seçiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan reformu milletin talebi ve dünyanın gidişatının gereği olarak görüyor. Yani, 'mücadele ediyoruz' diyerek reforma direnenlere de müsamaha etmeyecek. Zamanlamasını, kapsamını, aktörlerini ve hızını kendisi belirleyecek. Unutmayalım, Erdoğan bu altın sentezi her seferinde tutturabildiği için hâlâ iktidarda.

Ankara'nın dış politikası ideolojik hülyalara değil, etrafındaki güç boşluklarını hesap eden jeopolitik realizme dayanıyor.. Erdoğan'ın hamlelerini 'Yeni Osmanlıcılık', 'Türkçülük' ya da 'İslamcılık' olarak sunanlar aslında Ankara'nın müdahale ettiği jeopolitik denklemlerde pozisyon kaybettiğini düşünen ya da daha fazlasını alamayacağını gören aktörler: Yunanistan, BAE, Fransa ya da İsrail gibi.

SETA Washington DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, Fahrizade suikastı ve Biden döneminde ABD-İran ilişkilerindeki beklentiler üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Ankara’nın attığı adımlar yüzünden başarısız olanlar, Türkiye’yi cezalandırmak için Avrupa Birliği’ni ve NATO'yu kullanmak istiyorlar.