Yeni Nesil Yükselen Ekonomiler ve Türkiye

Türkiye çalışarak, üreterek büyüdü, emekle büyüdü. İşte bizi bugüne kadar geldiğimiz noktada, en pozitif ayrıştıran niteliklerimizden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Zira bu özellik bundan sonrası için de, ekonomimizin can damarlarından olacak.

Devamı
Yeni Nesil Yükselen Ekonomiler ve Türkiye
Dünyanın Gözü Türkiye'de Olacak

Dünyanın Gözü Türkiye'de Olacak

Lagarde'ın bahsettiği küresel bükülme noktası, G20 vesilesiyle neden Türkiye için de bir dönüm noktası olmasın? Bu anlamda, dünyanın krizini fırsata dönüştürmek bizim elimizde.

Devamı

Dünya piyasalarının 'Black Gold' olarak tabir ettiği petrol, son günlerde ulusal ve uluslararası ekonomi haberlerinin baş tacı olmuş durumda. Malumunuz, petrol fiyatları Haziran ayındaki tepe noktasından sonraki süzülüşünü sert bir inişe çevirdi.

Dünya Nükleer Örgütü (WNA) Ekim 2014 verilerine göre, şu an dünyada 31 ülke elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla nükleerden faydalanıyor. Bu totalde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke sayısı neredeyse denk.

Çağımızın Casus Belli'si olan enerji, güçtür, özgürlüktür, güvenliktir, kalkınmadır. Ötesi var mı?

ABD, TPP kapsamında 11 Pasifik ülkesiyle bir çatı altına gelmeyi planlıyor. TTIP ile ise, Atlantik'in öbür yakasındaki AB ile dünyanın en büyük ticari işbirliğine imza atmaya hazırlanıyor.

Uzayda Yol Alırken Türkiye

TÜRKSAT 6A'nın alt sistem çalışmaları, yeni nesil uydu ihtiyaçlarına cevap vermeyi hedefleyen bileşenleriyle, geleceğin milli uyduları için de bir altyapı oluşturacak.

Devamı
Uzayda Yol Alırken Türkiye
Bank Asya'ya El Konulması Ülke Menfaatine

Bank Asya'ya El Konulması Ülke Menfaatine

Sadık Ünay, TMSF tarafından Bank Asya'ya el konulmasının ülke menfaati açısından doğru olduğunu belirtti.

Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Başçı'ya yüklenerek "Faiz lobisinin verdiği talimatlarla hareket edemez. Faiz lobisi alkışlıyor diye bir karar alamazsınız" dedi

Pekin merkezli AIIB'nin amacı, Asya'nın altyapı finansmanına destek olmak... Banka, bölge için, IMF, Dünya Bankası ve Asya Kalkınma Bankası gibi, Batı'nın ve Japonya'nın söz sahibi olduğu kurumlara bir alternatif niteliğinde.

Demografik faktörler, bir ülkenin ekonomik dinamiklerini şekillendiren unsurların başında geliyor. Özellikle geleceğe dair projeksiyonlar yaparken, ülke nüfusunun yapısının ne yöne evirileceği önem taşıyor.

Türkiye'de Merkez Bankası, para politikası, enflasyon ve kurlar etrafında süre giden tartışmayı global/paradigmatik bir tartışmanın bizdeki izdüşümü olarak okumak mümkün.

Türk Cumhuriyetlerine tarımdan eğitime, sağlıktan turizme kardeş eli uzatmak gayesiyle yola çıkan TİKA'ya, sonrasında ise, şefkatinin bereketiyle nice topraklara uzanmak nasip oldu.

İlk çeyrekte AB'ye ihracatımız yıllık bazda dolar olarak % 12,3 düştü ancak bu dönemde euro da, dolar karşısında % 18'e yakın değer kaybetti. O halde aynı ihracata euro cinsinden bakalım dediğimizde, %6,5 oranında bir artışa şahit oluyoruz. İşte bu da, AB'de pazar payımızı arttırdığımıza işaret ediyor. Bununla birlikte, dünya ticaretinden neredeyse hiç bir ülkenin arzu ettiği desteği alamadığı bir dönemden geçiyoruz.

Obama yönetimi bir süredir, Çin'in Asya'da ve dünyada yükselmekte olan gücünü bastırma telaşında. Zira ABD, son birkaç on yıldır kendi elleriyle destek verdiği ülkenin büyüyüp rakip hale gelmesi gerçeğiyle nasıl baş edeceğini kestiremiyor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, eğer Türkiye bugün itibariyle bir nükleer enerji santraline, yani sadece Akkuyu Nükleer Santrali'ne sahip olmuş olsaydı, elektrik tüketimin yüzde 17'si bu santralden karşılanacaktı.

Türkiye'de ise ne yazık ki tam manasıyla tartışamadığımız ve yalnızca siyaset açısından konuştuğumuz başkanlık sisteminin ekonomide ne gibi bir değişim yaşatacağı konusu, siyasi tartışmaların gölgesinde kalıyor.

Analiz, G20'nin değişmekte olan küresel finans görünümü üzerindeki etkisini değerlendirmeye çalışıyor.

Zaten zayıf bir seyir izleyen ve yaptırımlarla iyice daralan Rusya ekonomisinin, ticarette Batı para birimleri yerine mümkün olduğunca Yuan'ı tercih etmesi durumunda, risklerin azalacağı öngörülüyor.

Uygur meselesi artık hem Çin'in ‘Batı'ya Marş' politikasının kilit noktası hem de daha güvenli enerji ve ticaret yollarının darboğazındaki bir bölgenin istikrarı ve güvenliğini de içine alan ciddi bir dış politika ve güvenlik konusu. Soğuk Savaş sonrası Balkanlar'daki etnik çatışmaların yarattığı atmosfer de Çin'in sertliğini tırmandırdı.