Podcast: Muhalefette Değişim Tartışmaları

Muhalefette Değişim Tartışmaları

Devamı
Podcast Muhalefette Değişim Tartışmaları
İyi Parti Yeni Bir Siyaset Arayışında

İyi Parti Yeni Bir Siyaset Arayışında

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, NTV ekranlarında yayınlanan Yakın Plan programında, Millet İttifakında yaşanan gelişmeler üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

İYİ Parti "ittifaksız yerel seçimlere girme" kararında yeni bir adım daha attı. Önceki günkü GİK toplantısından sonra parti sözcüsü Zorlu "81 ilde kendi adaylarını çıkaracaklarını" açıkladı. Böylece Akşener en azından şimdilik CHP'ye ittifak kapısını kapattı. Bu kapı yeniden açılır mı, yoksa hepten kilitlenir mi bunu önümüzdeki aylarda göreceğiz. Bu konuda "2 gün sonra CHP ile pazarlıklara başlar" yaklaşımı abartılı ve küçümseyici olsa da Akşener'in 3-6 Mart 2023 günlerinde 6'lı masadan kalkıp sonra oturması akla geldiği için kimse yeni bir pazarlık ihtimalini imkânsız görmüyor. Ancak süreç uzadıkça yeni bir ittifak/iş birliği kurmak zorlaşıyor. Dahası, olası ittifakı kim kurabilir sorusu hem CHP ve İyi Parti arasında hem CHP içinde kriz olmaya aday. Akşener kiminle kurar iş birliğini? İstanbul İttifakı diyen İmamoğlu ve rozetsiz başkanlık diyen Yavaş ile mi, yoksa "16'lı masa da kurarım" diyen Kılıçdaroğlu ile mi? YSP/HDP'nin aday çıkarmasını kim engelleyebilir?

Akşener'in ittifaksız yerel seçimlere girme arayışı siyasetin gündemini belirliyor. Bu arayış, muhalefetin mevcut krizine işaret etmekle kalmıyor. CHP belirleyiciliğinde kurulan Mayıs 2023 koalisyonunun muhasebesini de yapıyor. Bu itibarla CHP'deki iç çekişme ve değişim polemiklerinden sonra Akşener'in yeni söylemi Mart 2024 seçimlerine giderken en önemli siyasi tartışma konusu. Akşener'in 6'lı masa tecrübesine dair eleştirilerini CHP ve küçük sağ partiler şimdilik itidalle ve sessizlikle karşılasa bile uzun süre bu konu üzerinde açıklama yapmaktan geri duramayacaklar. Zira Akşener'in ayrı seçime girme fikri İyi Parti tabanında giderek yayılma eğiliminde ve hatta CHP tabanından da kısmi destek görebilir. Bu da muhalefetin yerel seçimlerde işbirliği yapmayacağı algısını daha da güçlendirir.

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener "ayrı ayrı aday çıkarma" söylemini güçlendiriyor. Cumhur İttifakı'ndan gelen "birlikte girme" ve "koçbaşı" adaylar belirleme açıklamalarına rağmen Akşener haftaya toplayacağı Genel İdare Kurulu kararı ile bu tercihini nihai hale getirme eğiliminde. 

Kılıçdaroğlu’nun Suskunluğu İşe Yarıyor mu?

Kıılçdaroğlu "Büyük koalisyonun" mimarı olmasına rağmen ısrarla susuyor.

Devamı
Kılıçdaroğlu nun Suskunluğu İşe Yarıyor mu
Ayrı Ayrı Seçime Girmek Kime Yarar

Ayrı Ayrı Seçime Girmek Kime Yarar?

İyi Parti Genel Başkanı Akşener, 26 Ağustos'taki konuşmasında muhalefetin seçim yenilgisine dair muhasebe yaptı. Kılıçdaroğlu'nun adaylığını engelleyemediği ve İmamoğlu veya Yavaş'ı aday olmaya ikna edemediği için Türk milletinden özür diledi.

Devamı

Yerel seçimlere 7 ay kala muhalefet "ittifaktan kim daha çok zarar gördü" tartışmasına devam ediyor. Mayıs 2023 yenilgisinin etraflıca muhasebesi yapılmasının yeni ittifak modeli açısından faydalı olacağı söylenebilir.

İmamoğlu'nun İBB adayı olma kararını açıklamasından sonra CHP'deki "değişim" tartışmasının eski hararetini kaybetmesi beklenir. Kurultay süreci devam etmesine rağmen delege hâkimiyetiyle kolaylıkla yeniden genel başkan seçilebilecek olan Kılıçdaroğlu, bu saatten sonra partisinin gündemini daha rahatlıkla yönetebilecektir. CHP iç hesaplaşmayla bir süre daha meşgul olacak gibi.

Ekrem İmamoğlu, hafta içi yaptığı basın toplantısında CHP Genel Başkanlığı'ndan en azından şimdilik vazgeçtiğini ve asıl hedefinin 2024 İstanbul Seçimleri olduğunu açıkladı. Bu doğrultuda parti başkanlığı için Özgür Özel'i işaret ederken kendisini de muhalefeti tekrar tek bir çatı altında toplama göreviyle sorumlu kıldı. Ancak tıpkı 2023 seçim mağlubiyeti sonrası yaptığı çıkışta olduğu gibi net bir adaylık ilanı yapmak veya ortaya güçlü bir iddia koymak yerine en azından açıklamaları itibariyle yine gri alanda kalmayı tercih etti.

Kuruluşundan 14 ay sonra tek başına iktidar olan AK Parti'nin diğer Türk siyasi partileri ile kıyaslanamayacak, özgün bir hikayesi var. 1990'ların siyasi ve ekonomik krizlerine çözüm bulmak için yola çıkan AK Parti birçok şeyle hesaplaştı. İdeoloji yerine "mümkün ve rasyonel olanı" tercih ederek dünya siyasetinin gidişatını çok iyi analiz etti.

İktidar muhalefetle ilgilenmiyor, yerel seçim hazırlıklarını hızlandırıyor. Bunun oluşturduğu siyasi boşluğu muhalefetin ittifak ve partiler içi hesaplaşması dolduruyor. Yeni pazarlık ve hayal kırıklığı açıklamaları ile muhalefet içi kanama devam ediyor.

Fonlanan medya ve yazarlar, sızan ses ve video kayıtları, gizli toplantılar gibi örnekleri daha da artırılabilecek gelişmeler ile muhalefet, büyük bir ahlaki bunalım yaşıyor. Özellikle Kılıçdaroğlu merkezinde yaşanan gelişmeler ve kavgalar, özelde CHP, genelde ise muhalif blokun üzerine söylem inşa ettiği sözde ahlaki üstünlüğün ne denli büyük bir yanılsama olduğunu gözler önüne seriyor. Öyle ki sözde ahlaki üstünlüğünü siyaha karşı beyaz, kötüye karşı iyi, otokrata karşı demokrat ikiliği üzerinden inşa eden muhalefet, seçim süreci ve sonrasında yaşananlar neticesinde oluşturduğu illüzyonu kendi elleriyle yok ediyor.

Kılıçdaroğlu-Özdağ pazarlığının ortaya çıkması ile muhalefetin yerel seçimlerde yapacağı ittifak- işbirliği, etik tartışması gölgesinde gerçekleşecek.

CHP'de değişim tartışması çok partili hayata geçişle başlar. 1946 sonrası değişim tartışmasının odağını "halka gitmek" oluşturur. Hatta 1946 seçimlerine gidildiği dönemde, uzun süredir milletvekilliği devam eden bazı milletvekili adayları, "ne yani şimdi biz seçilmek için halkın ayağına mı gideceğiz" demişlerdir. "Halka rağmen halk için" anlayışı ile şekillen parti politikası, halka gitmeyi bir "yük" olarak görmüş, değişimi küçümsemiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda mart yerel seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara olmak üzere muhalefetteki belediyeleri alma hedefini yineledi.

Muhalefete yol gösterenler de tıpkı CHP ve Kılıçdaroğlu gibi özeleştiri yapmalı. Özeleştiri yerine yine "öteki" olarak Erdoğan olgusuna sarılmalarını entelektüel çaresizlik.

81 CHP il başkanının ortak açıklamasındaki "değişimi kişi merkezli değil ilke ve program merkezli anlayalım" vurgusundan anlaşılacağı üzere Kılıçdaroğlu, koltuğunu koruma kararlılığını sürdürecek. Kısmen haklı, 2010'dan bu yana partisinde yapılmadık değişim bırakmadı.

Kılıçdaroğlu'nun seçimleri kaybetmesinin tetiklediği "değişim" tartışması şimdilerde CHP'yi bir "kaybet-kaybet" denklemine çekiyor.

Muhalefet çevreleri kendi destekledikleri adayı, seçimleri kaybettiğine daha tam ikna edemeden, tartışmasız bir şekilde yeniden seçilen Erdoğan çoktan kabinesini açıklamıştı. Kemal Kılıçdaroğlu, seçimi niçin kaybettiğini kendi destekçilerinin karşısına çıkıp açıklamadan, iktidarın hem yasama grubu hem de yürütme organı, kendi görev alanlarına ilişkin çalışmalara hızla başladılar.