SETA'nın hazırladığı çalışmaya göre, 2012 yılı II. çeyreğinde ekonomik büyüme aralıksız devam ediyor. Raporda büyümenin lokomotifi olarak ise ihracat gösteriliyor.
Devamı
SETA’da Insight Turkey dergisince düzenlenen “Avrupa Krizi: Türk ve Yunan Perspektifleri” başlıklı özel bir panel gerçekleştirildi.
Devamı
Yeni teşvik sistemi hem yerli yatırımcının yatırım yapmasında hem de doğrudan yabancı yatırımcıların ülkeye çekilmesinde aktif bir rol oynayacaktır.
Sınavların özel dershanelere duyulan talebin yegâne nedeni olarak değerlendirilmesi gerçek sorunların gizlenmesine neden olmaktadır.
Suriye rejimi, uluslararası baskının daha sertleştiği bir senaryoda hem siyaseten hem de ekonomik olarak ayakta kalmakta zorlanacaktır. Akan kanın durması için başka bir ihtimal de görünmemektedir.
Küresel piyasalarda yaşanan krize rağmen 2011 yılında gerçekleşen 134,5 milyar dolar ihracat rakamı cari açığın olumsuz etkisini azaltmak için önemli bir gösterge oldu.
Küresel kriz ve piyasaların belirsizliğinin devam ettiği bu dönemde, Türkiye ekonomisinde hem kamu bütçe dengesi sağlanmış hem de yatırım yapılabilir bir ortam oluşmuştur.
Devamı
Devrim sonrası Tahrir meydanında temsil edilen meşruiyet seçimlerle birlikte parlamentoya geçecek, iktidarın sivilleşme süreci ivme kazanacaktır.
Devamı
Küresel ekonomik krizin Türkiye ekonomisine etkileri de ekonomi çevrelerinde sürekli bir tartışma konusu olmuştur.
Siyasi partilerin ekonomi konusunda uygulayacakları politikalar değerlendirildiğinde ilginç tespitler ortaya çıkmaktadır.
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve YÖK Başkan Danışmanı Prof. Dr. Talip Küçükcan'la öğrenci affını ve Türkiye'deki üniversitelerin durumunu değerlendirdik.
Türkiye ekonomisi, 2002 yılından bu yana sürdürülen reformlarla desteklenen tutarlı iktisat politikaları ile istikrarlı bir görünüm arz etmektedir.
Türkiye, 2001 krizinden sonra gerçekleştirdiği reformlar sayesinde, küresel krizden en hızlı çıkan ülkelerden biri olmuştur.
Ortaöğretime geçiş için sınavın sadece son sınıfta uygulanacak olması ve sadece son sınıf müfredatının sorulacak olması, daha erken yaşlarda okul dışı kaynaklara yönelmeyi doğal olarak azaltacaktır. Bu yönüyle karar, hedefine ulaşabilir. Çocuklar da en azından altıncı ve yedinci sınıflarda kendilerine daha fazla zaman ayırma fırsatı bulabilirler. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu 28 Haziran Pazartesi günü, ortaöğretime geçiş sistemiyle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıflarda uygulanan Seviye Belirleme Sınavlarının kademeli olarak kaldıracağı ve bundan sonra sadece sekizinci sınıf sonunda bir tane Seviye Belirleme Sınavı (SBS) uygulanacağı belirtildi. Yeni uygulanacak sistemde, SBS’nin ortaöğretime yerleştirmede yüzde 70 oranında, altıncı, yedinci ve sekizinci sınıf not ortalamalarının ise yüzde 30 oranında etkili olması kararlaştırılmıştır.
Ortaöğretim ve ortaöğretime geçiş ile ilgili kararların, eğitim sistemine muhtemel yansımaları neler olacaktır?
Ülkemizde son 10 yıllık dönemde yaşanan ekonomik, sosyal ve politik dönüşümün ulusal işgücü piyasalarını, istihdam yapısını ve sektörel dağılımları da etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur. Üretkenliği sınırlı, rekabete kapalı ve esnekliği olmayan bir işgücü piyasasından global rekabete ayak uydurmaya çalışan işletmelerin beklentilerine uygun bir işgücüne dönük evrimleşme sürecinin çelişkileri sürmektedir.
Soğuk Savaş yılları kanat ülkeleri için oldukça trajik sonuçlar doğurmuştur. Bu ülkelerden Türkiye, Batı blokunun 'sıradan bir kanat ülkesi' olarak on yıllarını harcadı. 1970'de 1.5 milyar dolar olan ticaret hacmi, 1980'de 10,5 milyarı ancak bulacaktı. Soğuk Savaşın bittiği ilan edilirken toplam ticaret hacmimiz sadece 25 Milyar dolardı. Bu tabloya biraz dikkatlice bakan her vicdan sahibi, Türkiye'nin sıradan bir kanat ülkesi olmasının bedelini rahatlıkla görebilir.
Irak’ın ABD tarafından işgal edildiği tarihten bu yana, bölge barışına en somut katkıda bulunan ülke hiç kuşkusuz Türkiye’dir. Küresel bir aktör olarak Türkiye, barışa sadece söylem düzeyinde değil, eylem düzeyinde de aktif katkıda bulunuyor. Dahası, bunu, bir takım insani ve etik kaygılarla temellendiriyor. Ancak, bu dış politikanın amaçlanan olumlu sonuçları doğurabilmesi ve “Türkiye’nin yumuşak ‘insani’ gücünün” etkili olabilmesi, özellikle de Ortadoğu’nun mevcut yapısı göz önüne alındığında, birçok parametrenin eş güdümlü olarak kullanılmasına bağlı görünüyor. Bu araçlardan biri de medya.
Kürt sorunu, Alevilik, asker-sivil ilişkileri ve laiklik gibi konularda işlerin daha da karmaşıklaştığına yönelik algı bu alanlardaki sorunların görünürlük kazanmasından kaynaklanmaktadır.Türkiye sancılı bir dönemden geçiyor.