Obama Ortadoğuyu bir yangın yerine çevirdiği gibi ülkesinde de belki de en hassas olması beklenen konuda büyük yaralar açarak görevi bırakmaya hazırlanıyor.
Devamı
Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.
Devamı
Türkiye'nin farklı ülkelerle yaptığı enerji ortaklığı, bölgesel enerji denkleminde Türkiye'nin gücünü artırıyor. Yeni enerji anlaşmaları için bölge ülkelerinin dikkati de ilgisi de Türkiye'ye çeviriyor.
SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, Türkiye-İsrail normalleşme sürecine ve yapılan anlaşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Can Acun, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi amacıyla yapılan anlaşmayı değerlendirdi.
1980'de Türkiye'nin gayri safi hasılası ABD'nin kırkta biriydi. 2012'de ise 19 katına düşmüş. 1980'de Almanya 11 kat büyüktü bizden, şimdi 5,5 katına düşmüş. Yani Türkiye artık 1980 Türkiye'si gibi davranamaz.
ABD Ortadoğudan geri çekilsin tabi ki ama Ortadoğuda kendi ürettiği sorunları da beraberinde alıp gitsin. En azından geri çekilmeden bahsederken PKKya verdiği destek gibi giderayak yeni ve köklü sorunlar üretmeye çalışmasın.
Devamı
Müstakbel Başbakan Yıldırımın terörle mücadele vurgusu oldukça yerinde; ve terör aynı zamanda bir dış politika başlığımız.
Devamı
Batı basınında popüler olduğu dönemde Türkiye modelinin başarısı dört unsura dayandırılmıştı; demokratikleşme, Batı ile entegrasyon, serbest piyasa kapitalizmine uyum ve ılımlı İslam anlayışı.
Yeni başkanın, Obamadan çok farklı bir Ortadoğu politikası izlemesi kolay olmayacak. Zira Amerikan halkı Ortadoğuda siyasi sorunların adeta çözülmesi imkânsız hale geldiğine ikna olmuş durumda. Yeni başkanın kamuoyunu yeni bir dış politika aktivizmine ikna etmesi çok zor.
Bölge ülkeleri bağımsız politikalar ürettikçe rahatsız edici bulunuyor ve bir anlamda onlara ayar verilmek isteniyor. S. Arabistan'ın kadın hakları sorunu hatırlanıyor. Türkiye için ise "basın özgürlüğü" sopası sürekli gündemde tutuluyor.
ABD- Suud ilişkilerindeki yapısal ayrışma Obama döneminde yerleşik hal aldı. Bu da Arap isyanlarını yönetemeyen Obama'nın ana ilgisini Ortadoğu'dan çekmesiyle irtibatlı.
Burhanettin Duran: 2011de teşkilat adını alan bu yapı Arap Baharını yönetemediği için bugün sorunlu durumdadır. Arap Baharı yönetilebilseydi Mısırda böyle bir darbe olmazdı, Şii milislerle Selefiler işi mezhep kavgasına götürmezlerdi.
Obama yönetiminin ikili ilişkilerdeki "yorgunluğu" ve kurumlar arasındaki "dağınıklığı" bir kenara bırakarak sahanın gerçeklerine odaklanmasının zamanı.
Obama kendi stratejilerinin sorgulanmasını pek sevmiyor. Suriyeyi perişan eden Obama stratejilerini sorgulayan Erdoğan gibi liderler bu sebepten Obama için hayal kırıklığı yaratmış.