Yakınlaşma Ne Anlama Geliyor?

Rusya'nın, İran'ın bütün maddi ve askeri desteğine rağmen çökmek üzere olan Esed rejimini kurtarmak ve bölgede daha iddialı ve söz sahibi olmak için Suriye iç savaşına müdahil olması en çok Türkiye ile İsrail'i endişelendirdi.

Devamı
Yakınlaşma Ne Anlama Geliyor
İsrail ve Enerji Denklemi

İsrail ve Enerji Denklemi

Son günlerde Türkiye ile İsrail arasında ilişkilerin muhtemel bir normalleşme aşamasına girmesi doğrultusunda yapılan görüşmeler de, bölgede hızla değişen güvenlik ve enerji denkleminin bir yansıması olarak okunmalı.

Devamı

Dış politikanın iç siyasetteki rekabet çerçevesinde suiistimal edilmesi bütün ülkelerde karşılaşılan bir durum olsa da, Türkiye'de bunun ülkemizin çıkarlarına ciddi zararlar verecek düzeye ulaştığının altını çizmek gerekir.

İsrail ile ilişkilerde çatışmanın azaltılmasına yönelik adımlar Türkiye’nin Filistin davasına sırtını döneceğinin değil daha fazla sahip çıktığının göstergesidir.

Ufuk Ulutaş: “Mısır’da darbe olmasaydı, İsrail’in Türkiye’nin bütün şartlarını karşıladığı bir şekilde normalleşme sağlanacaktı.”

Rusya bir yandan Suriye açıklarındaki doğal gaz aracılığıyla, diğer yandan da muhtemelen Irak petrolüne el atabilme hevesiyle, Akdeniz'deki enerji oyununa entegre olmayı amaçlıyor.

Rusya Ekonomisi Bu Krizi Uzun Süre Kaldıramaz

Türkiye ekonomisinin geleceği ile ilgili merak edilen soruları SETA Ekonomi Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay cevapladı.

Devamı
Rusya Ekonomisi Bu Krizi Uzun Süre Kaldıramaz
Ortadoğu'da Şiddet Sarmalı

Ortadoğu'da Şiddet Sarmalı

Ortadoğu’da devam eden krizin temelinde bir mezhep görüntüsü bulunabilir ama temel neden bir iktidar boşluğundan kaynaklanmaktadır.

Devamı

SETA’nın Washington ofisinin düzenlediği, "Insight Turkey: 5. Yıllık Konferansı – Türkiye’nin Dış Politikası” başlıklı programa katılan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin son yıllarda ekonomik alandaki başarısına ilişkin bir sunum gerçekleştirdi.

Seçim öncesinde ABD’nin Türkiye ile ilişkilerdeki savruk hali %49,5’la kendini toparlamış görünüyor.

Burhanettin Duran: “Bir zamanlar İsrail karşıtı olma haliyle ciddi bir meşruiyeti vardı İran’ın ama şimdi gittikçe Şii yayılmacısı olarak görülmeye başlıyor.”

Nükleer meseledeki anlaşmaya ve ambargoların kaldırılmasına normal şartlar altında hiçbir akil aktör itiraz etmezken; bu yakınlaşmanın an itibariyle Ortadoğu’da özellikle Suriye’de katliam ve işgal yürüten İran’ı daha da cesaretlendireceği fikri endişelere sebep olmakta.

Ufuk Ulutaş, İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerginliğin içerisinde; tarihi kodlar, jeopolitik hesaplar ve mezhepsel tonlar bulunduğunu belirtti.

Bölge daha güvenli mi olacak gerçekten? Nükleer çatışma açısından öyle. Ancak bölgedeki kaosun asıl sebebi olan konvansiyonel çatışmalar ve vekalet savaşları açısından aynısını söyleyemeyiz.

Davos Zirvesi'nde dünyadaki en önemli sorunlar tartışılıyor. Bölge veya ülke farkı olmadan, siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar zirvenin konu kapsamına girebiliyor.

Türkiye, sahip olduğu kişi başı gelirini yükseltmek ve bulunduğu orta gelirli ekonomiler grubundan yüksek gelirli ekonomiler grubuna çıkmak için 2002 sonrası dönemde epeyce mesafe aldı.

Cenevre’de toplanan taraflar Esed rejiminin yeniden yaratılması için hazırladıkları, daha doğrusu Rusya’nın De Mistura’ya hazırlattığı ve BM paketiyle satışa sunduğu, yol haritasını askeri olarak bir türlü yok edemedikleri Suriye muhalefetine kabul ettirmek için an itibarıyla dört bir koldan baskı yapmaktalar.

Suriye politikasının uzun vadeli ayağı konusunda Ruslardaki kafa karışıklığı dikkat çekiyor. Müdahale başladı fakat Ruslar bunu aylarca devam ettirebilecekler mi sorusuna kendinden emin bir cevap verilmiyor.

Talha Köse: “İsrail açısından da işlerin zora girebileceğini düşünüyorum. Çünkü Sina’da DAEŞ’le bağlantılı bazı milis grupların etkin hale gelmeye çalıştıklarını, sorun çözülmezse Gazze’de hatta Batı Şeria’da bile DAEŞ’in ortaya çıkabileceği ve İsrail’e karşı tavır alabileceği konusunda kaygı duyuyorlar.”

Türkiye’nin radikal sol ve liberal sol çevreleri, AK Parti iktidarından rahatsızlar. Son birkaç senede ise bu rahatsızlıklarını eyleme dökecek ve uluslararası networklerini kullanarak Türkiye’yi Batılı entelektüeller nezdinde “mahkûm ettirecek” bir konjonktüre sahip olduklarını düşünüyorlar.

Savaş uçaklarının hava sahası ihlalleri ile kıyaslandığında daha basit ve kısmen zararsız gibi gözüken İHA olayı, bunların kullanılma amaçları (casusluk, istihbarat, hedef tespit vs.) düşünüldüğünde ülkemize karşı en azından hasmane bir tutumu göstermesi açısından aynı derecede önemlidir.