Hedef İran’la Mücadele Mi Ortadoğu’yu Ehlileştirmek Mi?

Ortaya koyulan çabanın, Suud’un dönüşmesi veya İran’la mücadeleyi aştığı ve bölgeyi topyekûn şekillendirme amacını taşıdığı aşikar. Zira Kuveyt ve Fas’ın arabuluculuk çabaları örselenip kutuplaşmanın derinleşmesi tercih edildi.

Devamı
Hedef İran la Mücadele Mi Ortadoğu yu Ehlileştirmek Mi
Ortadoğu'da İkinci Kaos Dalgası

Ortadoğu'da İkinci Kaos Dalgası

ABD'nin ekonomik çıkarlarını korumak için yöneldiği agresif ve tutarsız politikalar belirsizliği yoğunlaştırıyor...

Devamı

Röportaj: Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Insight Turkey Dergisi Editörü Prof. Muhittin Ataman: "Körfez ülkeleri ciddi bir şekilde ABD ve İngiltere'ye bağımlı hareket ediyor. Sadece siyaset alanı değil, ekonomi ve eğitim alanı da bu iki ülkenin kontrolünde... ABD yönetimi ve Bin Selman elbirliğiyle bölgeyi bir bilinmeze sürüklüyor"

Geçtiğimiz haftadan itibaren Suudi Arabistan’da yaşananlar uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı.

Anlaşıldığı kadarıyla Hariri doğrudan Suud kontrolünde bu davranışları sergiledi. Ama neden istifa ettiği meselesi oldukça karışık. Şayet Suudi Arabistan Lübnan'ı bir kapışma alanı olarak belirlediyse Başbakanı elinde tutmak fena olmazdı. Başbakan'ın istifası demek Lübnan'ın bir karmaşaya sürüklenmesi demektir.

Tutuklamalar ve infazlar devam ediyor. Bu esnada yapılacak pazarlıklar sayesinde biatlar garanti edilirse biat edenlere yeni pozisyonlar ve ekonomik kazançlar paylaştırılarak yeni düzene geçilmeye çalışılacak...

AK Parti Atatürkçüleşti Mi?

Kasım'da AK Parti teşkilatları Anıtkabir ziyareti gerçekleştirdi. Partinin farklı kademelerinden Atatürk vurgulu mesajlar daha fazla duyulur oldu...

Devamı
AK Parti Atatürkçüleşti Mi
Ortadoğu'daki Son Gelişmeler Ve Türkiye'nin Rolü

Ortadoğu'daki Son Gelişmeler Ve Türkiye'nin Rolü

Yıllarca mezhep grupları arasında bir tür "mecburi koalisyon"la yönetilen bir ülke Lübnan. Bugün Lübnan yeni bir bölgesel yarılmanın ve çatışma ortamının zeminine dönüştürülmek üzere. İran ve S. Arabistan'ı karşı karşıya getirerek bölgede geçmiştekinden çok daha etkili bir Sünni-Şii çatışması zemini inşa edilmek isteniyor. Plan, İslam dünyasında yüzyıllara sari bir parçalanmanın altyapısını oluşturmak, husumet tohumları serpmek.

Devamı

Bin Selman dağıttığı güç merkezlerini hızlıca yeniden toparlamaya çalışacak. Bu anlamda kullanabileceği stratejiler de belli. Rakip aile ve aktörleri kooptasyon, baskı ya da yeni iktidardan pay vererek biat almaya çalışacak.

Karşısında olan aktörlerin kimliğine takılmayın, İran da Ortadoğu’da İsrail kadar yıkıcı bir aktör. İran sınırları içerisinde kalmayıp vekillerine verdiği destek üzerinden bölgesel çatışmalar üretip, bu çatışmaların tarafı olunca doğal olarak çözülmesi gereken bir soruna dönüştü. Suudi Arabistan’a atılan İran yapımı füze veya İran’ın topladığı haydut milislerin Suriyelileri canından ve vatanından etmesi sorunun boyutlarını gösteriyor. İran kendi sınırları dışına taştığı oranda bölge için bir sorun olmaya devam edecek.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş İran’ın yayılmacı politikası karşısında bölge ülkelerinin alacağı tedbirler hakkında değerlendirmede bulundu.

Sonucu belirleyecek olan şey, Suudun İran'ı sınırlandırma hedefini iç ve dış siyasetini konsolide ederek yürütebilme kapasitesinde yatıyor. Şimdilik Suriye, Yemen ve Lübnan'da gidişat kötü, Irak'ta henüz değişen bir şey yok.

Bölge Suriye krizine gark olmuşken bölgesel ve küresel güçlerin özellikle de Suriye’nin tatbikat alanı Lübnan pek dikkatleri çekmemişti.

Suudi Arabistan'daki gelişmeler ne anlama geliyor?

Bağdat ve İran’ın Süleymaniye merkezli aktörlere Barzani karşısında destek vermeyi sürdüreceğini öngörebiliriz. Barzani yönetimi bir taraftan Bağdat’la krizi yönetmeye çalışırken, diğer taraftan iç siyasi aktörlerin baskılarını omuzlamak zorunda kalacaktır. ABD ise bütün bu süreçlerde İran destekli Kürt aktörlerin IKBY siyaseti içindeki belirleyiciliğini engellemek için hamleler yapacaktır.

ABD projesi olan "ılımlı İslam" iflas etmemiş miydi? Neden yeniden ısıtılır ki? Suudi veliaht prensi Selman'ın "aşırıcılıkla savaşmak" için "ılımlı İslam'a dönme" söyleminden bahsediyorum elbette.

Türkiye ve İran’ın birbirleriyle girdikleri rekabet ve çatışma, ekonomik alanda iş birliği yapmalarının önünde engel oluşturmak suretiyle her iki ülkeyi de küresel güç mücadelesinde aşağı çekiyor.

Washington'ın Irak ve Suriye politikası sebebiyle Türkiye ile yaşadığı sorunlara çözüm bulmadan sadece S. Arabistan, İsrail ve Körfez ülkeleri sayesinde Şii militanlardan kurtulabileceğini sanması ilginç.

Kerkük konusunda İran'ı değil, Barzani'yi tercih ettiklerini açık açık dile getirenler, Barzani'nin ısrar ettiği bağımsızlık hülyasını Türkiye'ye rağmen gerçekleştirmek istediğini çabuk unuttular.

Kuzey Irak Yönetimi tüm tavsiye, ikaz ve tehditlere rağmen 25 Eylül’de gitti referanduma. Olacaklara dair bir öngörü de vardı. Referandumdan sonra yaşananlar o ihtimaller dâhilinde olan şeyler mi, yoksa sürprizler de var mı?

Kürt milliyetçiliği hala birleştirici bir ideoloji olmaya devam etse de, kişi ve grup çıkarları, Kuzey Irak’ın bölgesel rekabetin kristalize olduğu bir alana dönüşmesi milliyetçi retoriğin jeopolitik karşısında başarıya ulaşmasını imkânsız hale getirecektir.