Fransa Kimin Müttefiki?

Fransa, Libya petrollerinden aslan payını almak istiyor ve ülkenin kendi nüfuzu altında bir hükûmet tarafından yönetilmesi için çalışıyor. Bu politika çerçevesinde Mısır, BAE ve Suudi Arabistan yönetimleriyle, İsrail tarafından da desteklenen bir ittifak yaptı. Zamanla Yunanistan’ın da katıldığı bu ittifakın öncelikli hedefi, General Hafter’in desteklenmesi yoluyla Türkiye, Katar ve İtalya gibi rakiplerin Libya’dan uzak tutulması idi.

Devamı
Fransa Kimin Müttefiki
Türkiye Libya da Artık Başat Aktör

Türkiye Libya’da Artık Başat Aktör

Türkiye Libya ve Doğu Akdeniz'de adım adım ilerlemeye devam ediyor. Türkiye'nin bu iki alandaki etkinliği bakımından altı ay öncesine nazaran büyük bir fark var.

Devamı

Türkiye’nin Libya’da siyasi geçişi ve yeniden yapılanma sürecinin başat aktörü haline gelmesi Paris ve Atina’nın emelleri açısından tam bir kabusa karşılık geliyor. AB’nin İrini operasyonunun Ankara’nın Libya’daki askeri varlığını engelleyemediğini gören Paris, NATO’yu hareketlendirmeye çalışıyor.

Libya ile imzalanan anlaşmalardan sonra Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Libya’da attığı adımlar çok net sonuçlar doğurdu ve Yunanistan, GKRY, İsrail ve Mısır’ın Türkiye’yi devre dışı bırakan anlaşmaları neredeyse tamamıyla akim kaldı.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Libya’da yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

SETA Güvenlik Araştırmacısı Emrah Kekilli, Libya’daki son gelişmeleri değerlendirdi.

Libya’da Yeniden İnşa Süreci

SETA Strateji Araştırmacısı Veysel Kurt, Türk heyetinin Libya’ya yaptığı ziyareti ve Libya’daki son gelişmeleri değerlendirdi.

Devamı
Libya da Yeniden İnşa Süreci
Orta Doğu İttifakları -IV- İsrail in İttifakları

Orta Doğu İttifakları -IV-: İsrail’in İttifakları

Orta Doğu’da en etkili ittifak ağına sahip olan ülke kuşkusuz İsrail’dir.

Devamı

Türkiye kendi halkının ve bölge halklarının çıkarlarını öncelediği için, Özal zamanında olduğu gibi AK Parti döneminde de bağımsız dış politikaya yönelerek Orta Doğu’da daha uzun dönemli ittifaklar arayışına girdi.

Türkiye'nin Ayasofya'yı ibadete açma kararı alması durumunda bölgedeki rakiplerine ve özellikle büyük güçlere kendi kararlarını alabilen bir devlet olduğunu göstermiş olacak.

Orta Doğu ülkelerinin, bölgesel üstünlük mücadelesinde bir adım öne geçmek için küresel güçlerle kurdukları ittifakların kendilerini onlara bağımlı kıldığını ve asıl tehlikenin bu küresel güçlerden geldiğini görüp, kendi aralarında kazan-kazan ilkesine dayalı uzun dönemli ittifaklar kurmaları gerekiyor.

Libya, Suriye ve Yemen başta olmak üzere Orta Doğu çatışmalarına baktığımızda, gerek bölge ülkelerinin kendi aralarında gerekse bu ülkelerin bölge dışı aktörlerle kurdukları ittifaklar açısından bir kafa karışıklığı var gibi görünüyor.

Antifa nedir? Trump neden Antifa’yı terör örgütü ilan etmek istiyor? Antifa’nın YPG ile ilişkisi var mı? YPG dünyadaki radikal sol örgütleri nasıl etkilemektedir? Antifa militanları Türkiye’ye karşı savaştılar mı?

Libya’daki çatışmaların arka planı nedir? Türkiye’nin Libya’da stratejik hedefi nedir? Libya’ya yönelik muhtemel senaryolar nasıl şekillenebilir?

Putin iktidarı döneminde Sovyet döneminin eski iddialı günlerini arayan Rusya’nın Orta Doğu’da etkinliğini artırma çabası herkesin malumu.

Libya’da olup biteni izleme şansınız oldu mu? Gitti gidiyor denen Serrac Hükümeti tam tersine kaybettiği bütün bölgeleri geri kazanıyor. Bunda da en önemli faktör Türkiye'nin verdiği destek. Avrupalı devletlerin, Rusya'nın ve Körfez'deki fitne yuvalarının tüm desteğine rağmen Hafter güçleri patır patır dökülüyor. Türk SİHA'larının harikalar yarattığı bir bölgede her şey tersine dönüyor.

Küreselleşme büyük bir değişim içerisinde. 1980-2008 döneminde bütün dünyayı hızla liberalleştiren, birçok duvarı yıkan o ele avuca sığmaz küreselleşme artık yok. Korumacı duvarlar yeniden yükseliyor. Ülkeler yerli üretime öncelik veriyor. Bu değişimi 2008'deki küresel finans krizi başlattı. Koronavirüs, bu süreci hızlandıracağa benziyor. Küreselleşme yok olmuyor, sadece şekil değiştiriyor. Devletin kumanda merkezinde daha aktif olduğu, kontrollü bir küreselleşme dönemi bu.

Salgın sonrası jeopolitik denklemler Türkiye'nin bölgesel rolünü güçlendirecek bir değişime işaret ediyor.

2015 yılında İran ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimî üyesi beş ülke ve Almanya (P5+1) arasında nükleer sorunun çözümüne dair anlaşma (Kapsamlı Ortak Eylem Planı-KOEP) imzalandığında birçok uzman, artık ABD ve Avrupa ile sorunlarını çözen İran’ın bölgede yayılmacı bir politika izleyeceği ve Orta Doğu’yu domine edeceği öngörüsünde bulunmuştu. Ancak Tahran’ın bölgede zaten belli bir süredir izlediği nüfuz politikasının belki kuvvetleneceğini ama bu politikanın İran’ın bölgedeki etkinliğini artırmak yerine yıpranmasına yol açacağını söyleyenler de vardı ki, bu satırların yazarı bu ikinci gruba mensuptu.

Libya'da baş döndürücü gelişmeler görüldükçe Akdeniz'in suları bir başka ısınmaya başladı. Birçok devlet, büyük hesaplarının peşinde, Libya'yı maske olarak kullanmaya ve uzun vadeli çıkarlarını Libya'da kurulan kirli denklem dahilinde gerçekleştirmeye çalışıyor. Yorum yapabilmek için "Libya oyunu"nu anlamak için, oyuna dahil olan ülkelerin ana amaçlarının ve stratejilerin incelenmesinde fayda var. Ancak öncelikle Libya'nın, halen istismar edilen iç dinamiklerini anlamak gerekiyor.

Ne yazık ki günümüz dünyasında hakkaniyetli bir barış planını hayata geçirecek bir güç dengesi bulunmuyor.