İsrail devletinin kuruluşunun hukuki bir temeli var mı? İsrail’in kuruluşuna zemin oluşturduğu söylenen BM Genel Kurulu kararının niteliği nedir? İsrail devletinin ilanından sonraki gelişmelerin hukuki niteliği nedir? İsrail’in “kendini savunma hakkı”nın hukuki esası mevcut mu? İsrail’in hukuk ihlallerine karşı neler yapılabilir?
Devamı
İsrail’in Filistinlilere yaptığı büyük zulüm Gazze’yi ekonomik anlamda da zorluyor. Eğer saldırılar ve abluka olmasaydı, Gazze’de kişi başına gelir bugünkü seviyesinden % 47 daha fazla olabilirdi
Devamı
Elbette sorumluluk sıralaması İsrail zulmünü durdurmaz, acılarımıza da derman olmaz. Ancak meseleye doğru açıdan bakmayı ve gereksiz savrulmaları engeller.
İsrail'in son saldırıları bütün zayıflığını yeniden göstermiş ve güvenlik krizini daha da derinleştirmiştir. Bu güvenlik krizi ya İsrail'i daha fazla zayıflatacaktır ya da İsrail tamamen kontrol dışına çıkan bir 'haydut devlete' dönüşecektir.
İsrail barbarlığının elbette ki sonuçları olacaktır. Bu sürecin sonunda Netanyahu'nun seçim hesaplarının tutmadığını ve hatta Batı Şeria'daki statükoyu bozduğunu bile görebiliriz.
Bugün gördüklerimizi daha önce görmedik ve bu yaşananların önemli yansımaları olacaktır. İşgalci İsrail 1948'den beri bu kadar zayıf görülmemiştir.
Siyonist rejim ve radikal Yahudilerin Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya yaptıkları sistematik saldırılar İsrail sorununun yeni bir aşamasıdır. Filistinli gençler bu kutsal mekanların korunması için güçlü bir 'murabıt ruhuna' sahip olduklarını haykırdılar.
Devamı
Kudüs’te yaşananların arkasında ne var? Şeyh Cerrah olayı nasıl anlaşılabilir? Filistin davası bağlamında son Kudüs ayaklanması nasıl anlaşılmalıdır? Olaylar Kudüs’ten bütün tarihi Filistin’e nasıl taşındı? Bundan sonra neler olabilir?
Devamı
1967 işgalinden itibaren İsrail, Doğu Kudüs'ü sistematik şekilde Filistinsizleştirme politikası yürütüyor.
SETA Ekonomi Direktörlüğü Araştırma Asistanı Deniz İstikbal, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin birçok aktöre yarar getirebilecek potansiyele sahip olduğunu belirtti.
Gerçekler üzerinden hareket edilmezse felaketler er ya da geç patlıyor. Katlanarak üzerimize geliyor.
Dünyanın büyük çoğunluğu, özellikle de batı toplumları İsrail tarafından açık hava hapishanesine çevrilmiş şehirlerde yaşayan, her gün evleri İsrailli yerleşimciler tarafından birer birer ellerinden alınan Filistinlileri terörist, azgın İsraillileri de mazlum zannediyor.
Ortadoğu'da normalleşme rüzgârı esiyor. Önce Körfez ülkelerinin Katar ablukasını sona erdirmesiyle başladı. Peşinden Biden yönetiminin İran ile 2015 nükleer anlaşmasına dönme arayışı ile devam etti.
Türkiye ve Mısır, Doğu Akdeniz'e en uzun sınırı olan iki ülke. Onların kabul edeceği model, doğal olarak diğer ülkelerin tercihlerini de etkileyecektir. Mısır ikna olduktan sonra aslında İsrail'in de ikna olması an meselesidir.
Türkiye, Doğu Akdeniz'deki 'milli enerji' politikası ve diğer bölgesel adımları kapsamında dün Libya'ya çok önemli bir ziyarette bulundu. 'Libya Çıkarması'nda meşru hükümete destek bir kez daha yinelendi. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yeni hamleleri, Enerji Savaşları ve Mısır ile normalleşme adımları konusunda SETA Enerji Araştırmaları Direktörü Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat sabah.com.tr'nin sorularını yanıtladı. Kemal İnat, Yunanistan ve Fransa'nın Doğu Akdeniz'de istediğini alamadığını belirtti. İnat, ABD ve Rusya ile ilgili de dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Doğu Akdeniz yetki alanlarının paylaşımı ve Libya dosyaları ile yakından ilgili olan Ankara-Kahire yakınlaşması dolaylı olarak Ankara-Abu Dabi arasında yeni bir sayfa açma anlamına gelmekte.
Süveyş Kanalı’na alternatif arayışlarının nedenleri nelerdir? Süveyş Kanalı’na alternatif olarak hangi projeler gündeme gelmiştir? Süveyş Kanalı’na alternatif projeler nasıl karşılanmaktadır?
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 57. sayısı çıktı.
Normalleşme hızlı olmayacak, dinamik bir değişkenlik içerisinde ve konu bazlı gerçekleşecek. Herkesin birbirini kolladığı, herkesin birbiriyle görüşebildiği ve pazarlık yaptığı bir dönem geliyor.
Hangi ülke kaç doz aşılama uygulamış, nüfusunun yüzde kaçını aşılamış, tüm bu bilgiler bir tık uzağımızda. Ama nedense Twitter gibi mecralardaki yalan yanlış algı operasyonlarının peşine takılıp giden milyonlar var. İlk değil bu son da olmayacak.
Gelecek projeksiyonu yapıldığında, öncelikle dünya genelinde aşı adaletsizliğinin açıkça salgınla küresel mücadeleyi zorlaştırdığını vurgulamak gerekiyor.