ABD Gazze’de Ateşkes İstiyor mu?

ABD Başkanı Joe Biden, 31 Mayıs'ta Gazze'de ateşkesi öneren üç aşamalı bir planı duyurdu. Biden'ın açıklamasının ardından iki temel husus gündeme geldi: Ateşkes maddelerinin Hamas'ın Şubat başında önerdiği planla benzerliği ve bu önerinin kim tarafından hazırlandığı. Ateşkes önerisinin duyurulması esnasında Biden, teklifin Tel Aviv yönetimi tarafından sunulduğunu dile getirdi. Bu açıklamanın ardından tüm gözler bir anda Hamas'a yöneldi. Aylar önce hazırladığı ateşkes çerçevesine oldukça yakın bir öneriye karşı Hamas yönetiminin nasıl cevap vereceği merak edilirken aynı zamanda Biden ve ekibi tarafından ateşkesin sağlanmasının yolunun Hamas'ın sunulan şartları kabul etmesinden geçtiği sıklıkla ima edildi.

Devamı
ABD Gazze de Ateşkes İstiyor mu
Washington ın İsrail i Havuçla İkna Politikası

Washington’ın İsrail’i ‘Havuçla İkna’ Politikası

Başkan Biden’ın geçen cuma günü desteklediğini açıkladığı ateşkes planının hayata geçmesinin önünde birçok engel var...

Devamı

Hamas pazartesi günü ateşkesi kabul ettiğini açıklamasına karşın, İsrail anlaşmanın istedikleri seviyede olmadığını ancak görüşmeler için Doha’ya heyet göndereceklerini açıkladı. Bununla birlikte Refah operasyonunun planlandığı gibi devam edeceğini söyleyerek Washington’ın istediklerine kulak asmaya niyeti olmadığını da gösterdi. CIA Direktörü Bill Burns’ün Doha görüşmeleri için bölgede olmasına ve Biden yönetiminin Refah operasyonuna açıkça karşı olmasına rağmen, Netanyahu hükümeti geri adım işareti vermiyor. Biden yönetiminin İsrail’e silah sevkiyatını dondurduğu ve bu yüzden Netanyahu’nun Refah operasyonunu geciktirdiği yönündeki haberler sonrasında Hamas’ın ateşkesi kabul etmesi kritik bir dönüm noktası teşkil ediyordu. Ancak Netanyahu’nun başından beri bu savaşı hem sürdürme hem de bölgesel olarak genişletme çabası, ateşkes çabalarının önündeki en büyük engel olarak öne çıkıyor.

Başkan Biden geçtiğimiz hafta sonu Michigan ve Georgia eyaletlerini ziyaret ederek siyahi seçmenin desteğini güçlendir-meye çalıştı. Biden’ın bu iki salıncak eyaleti kazanması gerekiyor ve siyahi oylar bu eyalet-lerdeki sonuçları değiştire-bilecek seviyede. Son haftalarda yapılan anketlerde Biden’ın özellikle genç siyahi nüfus arasında desteğinin görece azaldığının görüldüğü için, başkanın kampanyası bu kitlelere şimdiden ulaşmaya çalışıyor. Anketler Trump’ın 50 yaş altı siyahi seçmen arasındaki desteğinin arttığını ve Michigan gibi salıncak eyaletlerde yarışın başa baş olduğunu gösteriyor. Genç siyahi seçmenin Biden’ın ekonomik politikalarından memnuniyetsizlikle birlikte Gazze savaşındaki performansından da rahatsız olması başkan için önemli bir handikap yaratıyor.

Hıristiyan siyonizmi, Yahudilerin Tanrı planında önemli bir yere sahip olduğunu ve günümüz İsrail devletini desteklemenin dini bir vazife olduğunu savunan kolonyalist, teopolitik bir ideolojidir. Bir Hıristiyan siyonist, Tanrı’nın Hz. İbrahim’le yaptığı ahit neticesinde Filistin coğrafyasını Yahudi halkına verdiğine ve Yahudilerin seçilmiş ırk olduğuna inanır. Hıristiyan Siyonistlere göre İsrail’i koşulsuz şekilde ekonomik, siyasi ve dinsel açıdan desteklemek Tanrı buyruğudur. Amerikan köktenci (fundamentalist) Protestanları arasında yaygın olan bu inanç, Amerikalı siyasetçilerden birçok taraftar bulmuştur. Böylece Amerikan siyasetinde ve Amerikan dış politikasında Hıristiyan siyonizminin etkili olduğu görülmektedir. Bu durum yer yer Amerikan sekülerizmine dair soru işaretlerini beraberinde getirmiştir. Kimi yazarlar, Amerikan siyasetinde Yahudilere ve İsrail’e gösterilen öncelik sebebiyle Hıristiyan siyonizminin Amerikan teokrasisine dönüştüğünü iddia etmiştir (Philips, 2006).

İsrail ile İran arasındaki çatışmanın uzun bir süredir devam ettiği bilinen bir gerçek. İsrail’in yıllardır Irak ve Suriye sahaları başta olmak üzere İran destekli Şii milis unsurlara yönelik hava saldırıları düzenlediği de kamuoyunun malumu. Özellikle 2020’den itibaren İsrail’in hava saldırılarında ciddi bir artış olduğu da söylenebilir. Ancak Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısının ardından İsrail ile İran arasındaki çatışma hem siyasi hem de askeri olarak başka bir noktaya evrilme eğilimi göstermekte. İsrail’in direkt olarak İran’ın Şam Büyükelçiliği hedef alması da bu mihenk taşlarından biri olarak görülebilir. Bu saldırının ardından İran’ın 13-14 Nisan’da kendi topraklarından balistik füzeler de dahil olmak üzere misilleme saldırısı gerçekleştirmesi çatışmayı tüm dünyanın gündemine soktu. Biz de söz konusu saldırıyı tüm boyutlarıyla uzmanlarıyla konuştuk.

Uzmanlar Cevaplıyor: Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi ve Türkiye’nin Katılımı

AGKG nedir ve neyi hedeflemektedir? Türkiye’nin bu girişime dahil oluşuna etki eden faktörler nelerdir? Girişimin Avrupa savunma sistemine ve NATO-AB iş birliğine nasıl bir katkısı olur? Bu girişim Avrupa savunma politikaları açısından nasıl değerlendirilebilir?

Devamı
Uzmanlar Cevaplıyor Avrupa Gökyüzü Kalkanı Girişimi ve Türkiye nin Katılımı
İsrail e Karşı Soykırım Davası ve Yansımaları

İsrail’e Karşı Soykırım Davası ve Yansımaları

Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’nin temel nitelikleri nelerdir? Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail’e karşı açtığı soykırım davasının esasları nelerdir? Uluslararası Adalet Divanının İsrail’in eylemlerini soykırım suçu açısından ele almasının önemli sonuçları nelerdir?

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 90. sayısı raflarda yerini aldı.

14 Mayıs 1948, Filistin toprakları üzerinde İsrail işgalinin tescillenmesine, işgalin "devletleşmesine" ve bir milletin (Filistin) trajedisini işaret eder. Bu tarih, hem İsrail'in kuruluş günü olarak kaydedilmiş hem de Filistinliler için Nekbe (Büyük Felaket) olarak anılmıştır. Ortadoğu ve Filistin açısından tarihsel bir dönemeç ve süreklilik kazanan sistematik bir felakete tekabül eden Nekbe, Filistin devleti ve toplumu açısından çok boyutlu bir süreç olarak görülebilir. Bu anlamda Nekbe'yi tarihi bir olay değil, aksine İsrail sistematik, kasıtlı bir şekilde yürüttüğü işgal, soykırım, tehcir ve yerleşimci teröründen bağımsız okumamak gerekiyor. Dolayısıyla Nekbe, Filistin halkının kitlesel sürgününün, toplumsal ve ekonomik yapısının çözülmesinin başlangıcıdır ve bu sürecin sosyo-politik sonuçları günümüze kadar uzanmaktadır. Dolayısıyla 1948'de başlayan Nekbe günümüzde de devam etmektedir. Örneğin 7 Ekim'den beri İsrail'in uyguladığı devlet terörünün temel amacı da Gazze Nekbesi oluşturmaktır.

ABD kampüsleri kaynıyor. Onlarca eyalet ve aralarında elit okullar olarak bilinenlerin de olduğu yüzlerce üniversitede bir ayı aşkın bir süredir protestolar yaşanıyor. Bu protestolar, ABD'nin 7 Ekim sonrasında yaşadığı en büyük içeriden meydan okuma. Protestocular sistem karşıtları değil; aksine inandıkları sistemin doğru çalışmadığını, kendi değerlerine ihanet ettiğini savunan kişiler. Dolayısıyla yaşananlar bir avuç marjinal grubun saman alevi gibi sönecek bir enerji boşaltımı değil. Devlet düzeyindeki bir tür bilişsel uyumsuzluğun (cognitive dissonance) ifadesi. ABD'nin değerleri ile eylemleri arasındaki uçurumun sarstığı genç öğrencilerin ve zihinlerin, bu uyumsuzluğa daha fazla katlanamaması.