Insight Turkey Editörü Muhittin Ataman, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Haber Ajandası programında, Filistin Devlet Başkanı Abbas ve Hamas Lideri Haniye’nin Türkiye ziyareti üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
Türkiye Yüzyılı diğer coğrafyalarda da dış politikadaki hamlelerle pekişiyor
Devamı
Uluslararası sorunları çözmek ve küresel güçlerin yıkıcı etkilerinden kurtulmak amacıyla başlatılan bölgeselleşme süreçleri hem küresel güç rekabetinin sertliğini yumuşattı hem de bölgesel güçlerin uluslararası siyasette daha bağımsız bir politika izlemelerini sağladı.
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un ABD Kongre’sinde yaptığı konuşma öncesinde yaşanan tartışmalar, Başkan Biden’ın ve bazı Demokratların Netanyahu hükümetine ilişkin rahatsızlıklarını gün yüzüne çıkardı. Biden, Netanyahu hükümetinin Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini sınırlamak üzere hazırladığı yasa tasarısından rahatsız olduğunu daha önce açıkça belli etmişti. Tasarının muhalefete rağmen geçirilmemesini ve daha geniş bir uzlaşı sağlanmasını tercih ettiğini ifade eden Biden, Netanyahu’yu Washington’a davet etmeyerek de tepkisini koymuştu. Biden’ın 28 haftadır devam eden protestolardan rahatsız olması ve partinin progresif kanadının Filistin hassasiyeti Demokratların Netanyahu hükümetine tepki koyması sonucunu doğurmuş görünüyor. Buna rağmen Biden’ın karar değiştirerek Netanyahu’yu Washington’a davet etmesi köprüleri atmak istemediğine işaret ediyor.
Geçen hafta yayımlanan Almanya’nın Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, bu ülkenin gerek tarihteki güç mücadelelerinde oynadığı rol gerekse günümüz dünya ekonomisinde sahip olduğu ağırlık açısından yakından incelenmeyi hak ediyor. Belgeyi 3 konuda ele almak mümkündür. İlk olarak, kamuoyuna duyurulan söz konusu strateji belgesinin Almanya’nın dünya politikasında oynadığı geleneksel ve tarihsel rol açısından ne anlama geldiği ele alınabilir. İkinci olarak, 1949’da kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nin dış politika çizgisi açısından bu belgenin nasıl yorumlanması gerektiği üzerinde durulabilir. Son olarak, bu belge Almanya’daki mevcut üçlü koalisyon hükümetinin dış politika yaklaşımı açısından da incelenebilir.
Halkın Türkiye’nin böylesi zor bir coğrafyada olması itibariyle ülkeyi bir yandan sıcak çatışmadan uzak tutmayı bir yandan da etkin bir aktör olmayı başaran bir vizyona prim vermesi şaşırtıcı değil.
ABD’nin çok da itiraz etmeyeceği izlenimi yarattı. Bu tavrıyla Washington’un çözüm için maliyet üstlenmekten kaçınarak siyasi çözüm sürecini bölge ülkelerine bırakmak ve görece istikrar sağlandıktan sonra Suriye’den çekilme opsiyonuna sahip olmak istediği söylenebilir.
Devamı
Türkevi'nde iki oturum halinde "Doğal Afetlerin Uluslararası İlişkilere Etkileri: Bir Siyasi Çatışma Çözümü Enstrümanı Olarak Doğal Afetlerin Yeniden Değerlendirilmesi" başlıklı panel gerçekleştirildi.
Türkiye artık iyiden iyeye seçim sathına girmişken, siyasi pozisyonlar da ittifaklar altında kampanyalarını yürüterek seçimlerden kendi adlarına zaferle çıkmanın gayretinde. Bir yanda Cumhurbaşkanlığı diğer yanda ise Meclis seçimleri için büyük bir mücadele söz konusu. Buraya kadar olağan şekilde tanımlanabilecek süreçte, ilginç ve üzerinde durulması gereken hususlardan biri HDP ve yedek parti olarak teşkil edilen Yeşil Sol Parti’nin (YSP) Kemal Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı ile kurduğu angajman. PKK/KCK’nın legal alandaki siyasal uzantısı olan HDP/YSP’nin Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesi, çeşitli müzakereler sonrasında aday çıkarmama ve Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı dikkate değer. Ancak tamamlayıcı diğer bir gelişme ise PKK/KCK terör örgütünün tüm gücüyle seçim sürecine asılması. Doğası itibarıyla meşru siyasal sistem ve seçim süreçlerine uzak kalması gereken bir terör örgütü adeta siyasi kampanya yürütmeye başlamış durumda.
14 Mayıs seçim yarışı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu arasında geçecek.
Snowden sonrası dijital erişimle ilgili alınan tedbirlere rağmen bu kadar hassas belgenin ortalığa saçılması, gizlilik tasniflendirmesi sisteminde reform çağrılarını tekrar gündeme getirecektir.
İstanbul, Türkiye’nin küresel bir markası olarak güç kazanıyor. Özellikle ulaşım imkânlarının gelişmesi ve kamu yatırımlarıyla gelişen şehir milyonlarca kişinin hareket halinde olmasını sağlıyor.
Suriye rejimi Arap ülkelerinin deprem diplomasisi trafiğini daha fazla meşruiyet kazanmak ve bölgede normalleşme sürecini hızlandırmak için kullanıyor. Mısır Dışişleri Bakanı Şükri deprem sonrasında Şam’da Esad’la görüşmüş ve Suriye’ye insani yardımlarını rejim üzerinden teslim etmişti. Esad, Suriye’yle normalleşmenin öncülüğünü yapmaya çalışan BAE’nin Dışişleri Bakanı el-Nahyan’ın ziyaretinin ertesi günü BM yardım ekiplerinin Suriye muhalefetinin kontrol ettiği bölgelere geçişine izin vermişti. BAE ve Mısır’la birlikte birçok Arap ülkesinin de Suriye rejiminin normalleşmesini tercih ettiği biliniyor. Amerikan yönetimi bölgede Esad rejimiyle normalleşme çabalarına karşı çıktığını ifade etse de buna yönelik ciddi baskı yaptığına ilişkin bir işaret yok.
ABD’nin Çin casus balonunu düşürmesini doğrudan eleştiren, Rusya’ya yakınlaşarak askeri yardım aşamasına gelen, Tayvan’a silah satışına karşı sert dil kullanan, Xi’nin 3. döneminde orduyu ‘çelikten bir duvar’ haline getirme sözü veren bir Çin var karşımızda. Ukrayna barış planı önerisinden iki hafta sonra Suudi Arabistan ve İran gibi karşıt güçleri bir araya getiren bir Çin. ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesini fırsata çevirmeye çalışan ancak bölge dengelerini iyi anladığı da şüpheli olan bir Çin. Karşısında ise Ortadoğu’da maliyet azaltmak isteyen ancak Çin’in bölge liderliği iddiasıyla mücadelenin de kaçınılmaz olduğunun farkında olan bir ABD.
Askeri imkanları oldukça mütevazı ülkeler tarafından F-16V kolaylıkla tedarik edilebilirken, NATO'nun en büyük ordularından TSK'ya kazandırılması hususunda engeller çıkarılması genel manada durumu özetler nitelikte.
İki büyük deprem diplomasiyi de hareketlendirdi. 88 ülke doğrudan yardım yaparken 11 302 yabancı personel arama kurtarma ve yardım faaliyetlerinde yer aldı. Bu yardımlar için ilgili ülkelere ve uluslararası topluma müteşekkiriz
Uluslararası ilişkilerde çıkar çatışmaları, güvenlik kaygıları, tehdit ve savaşlar devam edecektir. Ancak böylesi ortamda dayanışma örnekleri ve toplumlar arası destekler bu olumsuz iklimlerin dönüşmesine katkı sağlayacak ve daha yapıcı bir momentumu tetikleyecektir. Yaşamış olduğumuz afet Türk toplumunu derinden yaralamıştır ve bu yara kolay kapanmayacaktır ancak yaşamakta olduğumuz ulusal ve uluslararası dayanışma Türkiye'nin toparlanmasına ve yaralarını sarmasına katkı sağlayacaktır.
Yapılan yardımlar ve verilen mesajlar aslında çok net ve önemli bir gerçeğin altını çizmektedir. O da insani bir kriz sırasında insanların verdiği insani bir tepki söz konusudur. Her ne kadar farklı siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel nedenlerden dolayı sorunlar, çatışmalar ve savaşlar yaşasalar da devletler ve halklar böylesi zor zamanlarda aralarındaki husumeti unutup insani boyutu ön plana çıkararak bir diğerine sahip çıkmaktadır.
Pompeo’nun yayınladığı hatırat, Trump dönemi icraatlarını savunmanın yanı sıra Amerikan siyasetinde adet olduğu üzere başkanlık seçimleri öncesinde tartışmaları şekillendirmek ve belki de başkan adayı olmak amacına matuf görünüyor.
Güçlü kurumsal yapılar, artan teknoloji yatırımları ve yeni başarılı girişimleri, girişimci kültürü, sağlam ve güçlü altyapısı, Avrupa ile yakın ticari bağları ve 100 milyona doğru yaklaşan nüfusu ile Türkiye, önümüzdeki on yılların yıldızı olabilir.