Şiddet eylemleri ırkçı canavarlaştırma şiddet ideolojisinin bir sonucudur. Müslümanlar sadece inançlarından dolayı giderek daha fazla fiziksel saldırının hedefi haline gelmektedir.

Çoğu aşırı sağcı üst düzey siyasetçilerin kullandıkları İslamofobik dil, söz konusu Müslümanların tasviri olunca canavarlaştırma ve ırkçılığı normalleştirmektedir. Bu durum kamusal alanda Müslüman karşıtı ırkçılığın kabul ve telaffuz edilebilme eşiğini düşürerek Müslümanların insan ve vatandaş olarak uğradıkları ayrımcılığı meşrulaştırmaktadır

Avrupa ülkelerinin ezici bir çoğunluğu İslamofobi vakalarını ayrı bir nefret suçu sınıfı olarak kaydetmemektedir. Müslüman karşıtı/İslamofobik suçların polis tarafından ayrı bir nefret suçu sınıflandırması altında kaydedilmesi bu sorunun gerçek boyutunu açığa çıkarma ve bu sorunla mücadele için karşı stratejilerin geliştirilmesi adına önem arz etmektedir. Avrupa Birliği’nde (AB) ayrımcılığa uğrayan Müslümanların yalnızca yüzde 12’si başlarından geçen olayları yetkili makamlara bildirmektedir. Aşağıdaki kapsamlı olmayan liste Avrupa’da devletler ve STK’lar tarafından eksik rapor edilen Müslüman karşıtı nefret suçlarının boyutu hakkında ipucu vermektedir.

Hükümetler ve siyasi partiler Müslümanları doğrudan hedef alan ve onlara diğer dini toplumlardan daha farklı davranılmasını yasallaştıran mevzuatları uygulamakta veya talep etmektedir.

İnfografik: Medyada İslamofobi | #EIR2019

Medya Müslüman karşıtı ırkçılığın yeniden üretilmesi ve normalleştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Devamı
İnfografik Medyada İslamofobi EIR2019
İletişim Başkanı Altun Avrupa Müslümanları Potansiyel Suçlu Görmekten Vazgeçmeli

İletişim Başkanı Altun: Avrupa, Müslümanları Potansiyel Suçlu Görmekten Vazgeçmeli

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 'Avrupalı devletler, kanaat önderleri ve karar alıcılar İslam'ı bir güvenlik tehdidi, Müslümanları da potansiyel suçlu olarak görmekten vazgeçmelidir' dedi.

Devamı

Avrupa İslamofobi Raporu’nun beşinci sayısı olan bu çalışma, 2019 yılında Avrupa’da İslamofobi’nin genel bir değerlendirmesini içermesinin yanı sıra, neredeyse tüm AB üyeleri ile 32 ayrı ülkedeki islamofobik gelişmeleri incelemektedir.

Son dönemde özellikle Batı Avrupa'da Türk toplumuna dair dışlayıcı tutumların çoğaldığını, ayrımcı ve ırkçı politikaların sistematik ve görünür şekilde devlet kademelerine sirayet ettiğini ifade eden Çavuşoğlu, dil ve din unsurunun Türk toplumunun geleceği için çok kritik iki alan olduğunu söyledi.

SETA tarafından yayımlanan "Avrupa İslamofobi Raporu 2018"de İslamofobinin sadece Müslümanlar için değil Avrupa'nın istikrar ve güvenliği için de tehdit oluşturduğu belirtildi.

Şiddet eylemleri ırkçı canavarlaştırma esaslı şiddet ideolojisinin bir sonucudur. Müslümanlar giderek yalnızca inançlarından dolayı (şiddet) kurbanı olmaktadır.

Çoğunlukla aşırı sağcılardan oluşan üst düzey siyasetçilerin Müslümanlar hak- kındaki İslamofobik söylemleri Müslümanlara karşı uygulanan ırkçılığı normalleş- tirmektedir. Bu durum kamusal alanda ırkçı söylemlerle ilgili telaffuz edilebilirlik ve genel olarak kabul edilebilirlik eşiğini düşürmekte ve Müslümanların insan ve vatandaşlar olarak ayrımcılığa uğramasına meşruiyet kazandırmaktadır.

Hükümetler ve siyasi partiler Müslümanları dini bir cemaat olarak hedef alan ve onlara diğer dini toplulukların üyelerinden farklı şekilde muamele eden yasaları talep etmekte ve uygulamaktadır.

Medya Müslüman karşıtı ırkçılığın yeniden üretilmesi ve normalleştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

“Avrupa ülkelerinin ezici bir çoğunluğu İslamofobi vakalarını ayrı bir nefret suçu sınıfı olarak kaydetmemektedir. Müslüman karşıtı/İslamofobik suçların polis tara- fından ayrı bir nefret suçu sınıflandırması altında kaydedilmesi bu sorunun gerçek boyutunu açığa çıkarma ve bu sorunla mücadele için karşı stratejilerin geliştirilme- si adına önem arz etmektedir. Avrupa Birliği’nde (AB) ayrımcılığa uğrayan Müslü- manların yalnızca yüzde 12’si başlarından geçen olayları yetkili makamlara bildir- mektedir. (FRA) Aşağıdaki kapsamlı olmayan liste Avrupa’da devletler ve STK’lar tarafından eksik rapor edilen Müslüman karşıtı nefret suçlarının boyutu hakkında ipucu vermektedir. Eksik raporlamanın Müslümanların farkındalığı ve bürokrasinin bu meseleleri ele alması üzerinde ciddi etkileri bulunmaktadır.” (EIR 2017) Ülkelerde değişiklik gösteren rakamlar farklı bir bilinç ve örgütlenme boyutu- na işaret etmektedir.

Avrupa İslamofobi ve Dinsel Hoşgörüsüzlüğe Karşı Mücadele Haftasında “Avrupa İslamofobi Raporu 2018” Yayında