"Rusya- İslam Dünyası' Stratejik Vizyon Grubu'nun 3. Toplantısı

1- 2 Åžubat 2007   Ä°stanbul Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi

Devamı

Barack Obama'nın Dış Politika Vizyonu: Batı cephesinde yeni bir şey yok!

Türkiye, 22 Temmuz ve sonrasında cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerine yoÄŸunlaşırken ABD'de de seçim süreci ilerliyor. 2008 Kasım'ında yapılacak seçimlere Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin kimleri baÅŸkan adayı olarak göndereceÄŸi 2008'in ilk aylarında belli olacak.

Devamı

Ülkemizde gündemi iç politik çekiÅŸmelerin belirlediÄŸi bir dönemden geçiyoruz. YoÄŸun olarak yaÅŸanan Anayasa Mahkemesi kararları, asker-sivil iliÅŸkileri ve darbe giriÅŸimi tartışmaları nerdeyse siyasetin tüm alanını iÅŸgal etmiÅŸ durumda. Siyasi tarihimizde benzer tartışmaların bu yoÄŸunlukta yaÅŸandığı yıllar sorunlu dönemler olarak iz bıraktı. Bu sorunlu dönemlerin ortak özelliÄŸi siyasetin alanının daralması ve siyasetin üzerine bürokratik vesayet gölgesinin çökmesi. Aynı dönemlerde dış politika, iç politikanın etkisinde kaldı ve dış politikada ülkenin ufku daraldı.

Türkiye'nin dış politikada Ä°ran çıkmazına sürüklendiÄŸini söyleyenlerin sayısı artıyor. Bu pozisyon üç temel iddia ile destekleniyor. Ä°lki, Ä°ran'ın uluslararası sistemle sorununun boyutu Türkiye'nin katkısına izin vermiyor. Ä°kincisi, Ä°ran nükleer sorununda samimi deÄŸil ve tüm diplomatik çabaları nükleer silaha ulaÅŸmak için kullanıyor. Son olarak ise, Türkiye'nin Ä°ran yöneliminin dış politikanın saklı gündeminin sonucu olduÄŸu iddia ediliyor. 1979 Ä°slam Devrimi ve akabindeki geliÅŸmeler Ä°ran ile uluslararası sistem arasında tamiri zor bir sorun oluÅŸturdu. Ä°ran'ı 30 yılı aÅŸkın bir zamandır sistem dışı tutan ortam bu sorunun çözümünde hemen hiç mesafe alamadı. Son dönemde Ä°ran ile iliÅŸkiler sürekli tırmanan bir gerilim eksenine oturdu. Ä°ran'ın nükleer çalışmaları bir anlamda Ä°ran'ın uluslararası sistemle hesaplaÅŸmasının son noktası olarak görülmeye baÅŸlandı. Bu çatışmacı söylem Ä°ran ile hesabın bir an önce görülmesi ve iÅŸgal senaryolarına kadar varan sert tedbirler gündeme getiriyor. DiÄŸer bakış açısı ise Amerika BaÅŸkanı Obama'nın dillendirdiÄŸi Ä°ran'la müzakere yoluyla bu sorunun çözülmesi.

OrtadoÄŸu'da daha önce görülmedik ölçekte bir diplomatik hareketlilik gerçekleÅŸiyor. Bu hareketlenme OrtadoÄŸu'dan Afrika'nın içlerine alışılmış siyasi kalıpları kırıyor. Türkiye bu hareketliliÄŸin merkezinde yer alıyor ve itici gücü rolünü oynuyor. Türkiye artık sadece komÅŸu ülkeleri ilgilendiren sorunlarla sınırlı kalmayarak, Afro- Avrasya coÄŸrafyasındaki tüm sorunların çözümünde meÅŸru bir aktör haline geldi. Türkiye'nin mücavir alanlardaki meÅŸruiyeti, bölge ülkelerini Türkiye'yi yanlarına çekme yarışına itti. Türkiye ile beraber hareket etmek hem iç politikada hem de dış politikada rahatlama saÄŸlıyor. Türkiye'nin dahil olduÄŸu platformlar yeni bir çerçeveden, sonuç üretecek inisiyatiflere dönüÅŸüyor. Bu giriÅŸimler aynı zamanda bir araya gelmeleri zor aktörleri sorun çözme hedefi etrafında birleÅŸtirerek, Kafkasya, Balkanlar ve OrtadoÄŸu gibi coÄŸrafyalarda uluslararası iliÅŸkiler kültürünü dönüÅŸtürüyor. Kahire'de gerçekleÅŸen Darfur donörler toplantısı OrtadoÄŸu'nun deÄŸiÅŸen dengelerinin anlaşılması açısından önemli bir giriÅŸim. Piramitler ve Nil Nehri'ni karşısına alan yeni Kahire'de gerçekleÅŸtirilen toplantının salonuna girince fark edilen resim aslında yaÅŸanan süreci oldukça güzel özetliyor. Yönetim masasında Türkiye ve Mısır dışiÅŸleri bakanları yönetici sıfatıyla, Ä°slam Konferansı TeÅŸkilatı Genel Sekreteri ise toplantıyı himayesi altına almak üzere oturuyor.

Son yıllarda Batı ülkelerinin demografik yapısını ve kültürel dokusunu deÄŸiÅŸtiren Müslüman nüfusun artışı, Avrupa ülkelerinin vatandaşı olan Müslümanların kamusal alandaki görünürlüÄŸünün daha belirgin oluÅŸu, taleplerini katılımcı bir dille ifade etmeleri yeni tartışmalara yol açmaya baÅŸladı. Siyasi rekabetin yoÄŸun olduÄŸu dönemlerde Batı-Ä°slam iliÅŸkilerinde çoÄŸunlukla gerilimli ve çatışmacı bir yaklaşımın hakim olduÄŸu, kültürel iliÅŸkilerin ön plana çıktığı dönemlerde ise daha dostça bir dilin iki dünya arasındaki iliÅŸkileri etkilediÄŸi görülür. Ancak 11 Eylül Batı-Ä°slam iliÅŸkilerinde bir kırılma noktası olmuÅŸ, Batılıların ve özellikle de Avrupa’nın çoÄŸulculuk, çok kültürlülük ve hoÅŸgörü anlayışı Müslüman topluluklar ile testten geçmeye baÅŸlamıştır. Batılı ülkelerin hepsini aynı kefeye koymak doÄŸru olmamakla beraber Pew Research Center, European Union Agency for Fundamental Rights ve Human Rights First gibi güvenilir kuruluÅŸların araÅŸtırmaları, Batı’daki Müslümanlara yönelik ayrımcılık ve hoÅŸgörüsüzlüÄŸün arttığını göstermektedir.

Balkanlar'da "Türk" Barışı

Balkanlar coÄŸrafi, ekonomik ve kültürel anlamda tam bir geçiÅŸ bölgesi. Asya'dan Avrupa'ya, Baltıklar'dan Akdeniz'e, geniÅŸ bir Afro-Avrasya coÄŸrafyasının merkezinde yer alıyor. Bu coÄŸrafyada tarihi olarak DoÄŸu-Batı ve Kuzey-Güney hatlarında ekonomik etkileÅŸim yoÄŸun yaÅŸandı. Balkanlar aynı zamanda farklı kültürlerin iç içe geçtiÄŸi, kaynaÅŸtığı bir yer oldu. Balkanlar'ın bu çok boyutlu geçiÅŸ özelliÄŸi bugünkü çok dinli, çokuluslu girift yapıyı ortaya çıkardı.Balkanlar tarihi olarak Osmanlı dönemi hariç uluslararası sistemin hep çevresinde kaldı. Bu coÄŸrafyadan Asya içlerine kadar yayılan Büyük Ä°skender'in imparatorluÄŸu, Balkanlar'ı merkezine almadı. Büyük ÅŸehirleri Anadolu ve Asya'da yer aldı. Aynı durum Roma Ä°mparatorluÄŸu ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları dönemlerinde yaÅŸandı. Balkanlar bu imparatorlukların çevresinde yer aldı. Benzer durum halihazırda AB ile yaÅŸanıyor. Balkanlar, imparatorlukların ve güçlü devlet yapılarının hemen yanıbaşında kaos ve istikrarsızlıkla anılageldi.

Devamı

Türkiye ve Almanya ortak iyinin peşinde

Ä°ki ülke arasında hükümet ve devlet baÅŸkanları düzeyinde geçekleÅŸtirilen ziyaretler öncesinde, konuk ve ev sahibi liderler ile özel röportajlar yapılması ve bunların yayınlanması nerdeyse gelenek olmuÅŸtur. Bir tür kamu diplomasisi eksersizi sayılabilecek bu tür röportajların amacı ziyaretin siyasi içeriÄŸi hakkında kamuoyunu önceden bilgilendirmek, bazen sürprizlere hazırlamak, bazen de bazı müzakere konularında gerektiÄŸinde toplumun göstereceÄŸi tepkileri destek olarak gündeme getirmektir.

Devamı

Türk-Ä°srail iliÅŸkilerinin seyrinin stratejik ortaktan dost ülkeye, dost ülkeden ihtiyatlı iliÅŸkiye ve ihtiyatlı iliÅŸkiden düÅŸman ülkeye doÄŸru sürüklenmesini gözlemliyoruz...

ABD iddia ettiÄŸi gibi Müslümanlara da açık çok kültürlü bir toplum mu olacak, yoksa Müslümanları dışarıda tutarak yola devam mı edecek?

Türkiye'nin özellikle 2002'den bu yanaki performansı Arap dünyasının ülkemize bakışını olumlu yönde deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir.

Araplar ve Türkler, yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliÄŸinin birer unsuru olarak yaÅŸamışlardır ve kültürel ve dini algıları çok büyük ölçüde bu egemenlik altında ÅŸekillenmiÅŸtir.1920’li yıllara gelindiÄŸinde ise gerek Türkiye Cumhuriyeti gerekse bazı Arap devletlerinin kurucuları bölgedeki siyasi haritaları deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve bu da modern Türkiye’de yeni bir Arap algısının ortaya çıkmasına neden olmuÅŸtur. Bu makale Arapların gözündeki modern Türkiye’ye bakışın dört temel esasa dayandığını açıklamaktadır; Osmanlı geçmiÅŸi-Kemalist döneme ait miras-SoÄŸuk savaÅŸ döneminde yaÅŸanan çatışma ve ittifaklar ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidar süreci. Makalede Türkler ve Arapların karşılaÅŸtıkları zorlukları artık bir imparatorluÄŸun unsurları olarak deÄŸil, farklı milletler olarak çözmeleri gerektiÄŸi sonucuna varılmaktadır.

 Muhafazakâr, dindar veya Ä°slamcı, adı her ne olursa olsun, Ä°slam’ın sosyo-politik bir ‘imkân’ olma özelliÄŸini dikkate alan siyasal hareketler halkın yönetime katılımını saÄŸlayarak toplumsal temsil sorununun çözümüne katkıda bulundular.

Son on yılda ABD'nin yaÅŸadıklarına hızlı ama dikkatli bir bakış bile dünya sistemine dair derin deÄŸiÅŸimin fay hatlarını görmemizi saÄŸlayabilir.

Mısır'ın geleceÄŸini belirleyecek soru, Mısır'daki otoriter rejimin 14 Mayıs deneyimini yaÅŸa(t)mamak için dayatacağı 27 Mayıs düzenine muhalefetin direnip direnemeyeceÄŸidir.

Ä°stikrarı, halkın meÅŸru taleplerinin yerine getirilmesiyle iliÅŸkilendiren Türkiye, bu yönüyle bölgede bir paradigma kaymasına sebebiyet vermiÅŸtir.

Bugün Ä°slam dünyasına iliÅŸkin  olumsuz önyargıların sorumlusu Müslüman halklar deÄŸil, onları temsil iddiasındaki siyasi yönetimler ve hareketlerdir.

Türk siyasal hayatını derinden etkileyen liderlerden biri olan Necmettin Erbakan, 85 yaşında hayatını kaybetti.

Kimlik krizinden kurtulma arayışındaki Fransa  laiklik ve cumhuriyet deÄŸerlerini yaÅŸatma bahanesiyle yasakçılığa sığınıyor.

11 Eylül 2001 sonrası Bush'un "canlı veya ölü" ele geçirileceÄŸini ilan ettiÄŸi Üsame bin Ladin, on yıl sonra Obama yönetimince öldürüldü.