Rusya'nın sivilleri bombalamasına ABD'nin gösterdiği cılız itiraz Suriye konusunda örtük olarak anlaştıkları tezini gittikçe güçlendiriyor.
Devamı
Toplum adına hareket etmesi gereken tüm medya organlarının muhalefet şehvetinden ve ideolojik tereddütten kurtularak ortak payda etrafında hareket etmesi gerekir.
Devamı
Avrupalı siyasetçiler her ne kadar Müslümanlarla değil cihatçı ve teröristlerle savaştıklarını söyleseler de, bu söylem ne yerel ne de küresel kamuoyunda yeterince etkili olamadı.
PKK, Türkiye’deki çözüm sürecini Suriye iç savaşındaki gelişmeler üzerinden baskı altına alarak, çözüm süreci tekrar başlasa bile daha güçlü ve inisiyatifin kendi elinde olduğu bir durum ortaya çıkarmaya çalışıyor.
İki büyük gücün ana stratejisi, kendileri havadan bombalarken karadan da Esed güçleri, Peşmerge, Şii milisler ve PYD DAİŞ'i çevreleyecek. Böylece DAİŞ'in bu saldırılar sonunda içe çökmesi beklenecek.
Türkiye'nin İsrail yönetimine getirdiği eleştiri de ideolojik olamaz. Ankara ile Tel Aviv arasındaki ilişki değerler ile çıkarların sentezlendiği bir düzlemde yürütülmek durumunda.
HDP, demokratik parti siyasetinin imkanlarını kullanmakta çok ileri gitti. Demokratik bir ülkede şiddeti, savaşı ve Türkiye karşıtı dış ittifakları bir araya getirerek "statü" elde etmek mümkün değil.
Devamı
Ortadoğuda devam eden krizin temelinde bir mezhep görüntüsü bulunabilir ama temel neden bir iktidar boşluğundan kaynaklanmaktadır.
Devamı
Yaşananları bir mezhep çatışması veya savaşı olarak görmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Olan biten bir mezhep çatışması değil mezheplerin enstrüman olarak kullanıldığı çıkar, güç ve hakimiyet mücadelesidir.
Hem İran'ın hem de Suudi Arabistan'ın açıklamalarına bakılırsa, bu gerginlikte karşılıklı yaptırımlarla boyut genişleyecek gibi görünüyor. Bu yaptırım araçlarının başında ise petrol geliyor.
İran- Suud rekabeti aslında benzer politikaların mücadelesi. Dışlayıcı bir İslam yorumu üzerinden petrol gelirleri ile kurulan transnasyonal ağların üstünlük arayışı.
İran bölgede sevgi-nefret uçlarında telakki edilmiş bir ülkedir. Sair zamanlarda İrana bir şekilde değenler genelde keskin uçlar olarak İrandan çıkmışlardır.
Ortadoğunun sürüklendiği kaos ortamını kendi nüfuzunu artırmak için bir fırsat olarak değerlendirmek isteyen İran Hizbullah modeli silahlı güçler oluşturulmasına destek vermiş Kasım Süleymani gibi figürleri cepheye sürmekten geri durmamıştır. Bu tavır, Suudi Arabistanın güvenlik kaygılarını artırmış ve aynı sertlikte cevap vermesine yol açmıştır.
Tüm topluma ait olması gereken bu devlet asabiyesi denetlenemez ise, belirli bir grup tarafından ele geçirildiğinde, diğerleri için tehdit hale gelmesi kaçınılmaz.
Türkiye, sahip olduğu ekonomik ve siyasi istikrar ile doğrudan yabancı yatırımların yönleneceği, yabancı yatırımlar için merkez olacak ülkelerin başında gelmektedir.
Burhanettin Duran: Eğer İran, Körfezdeki Şiileri gerçekten tetiklerse Körfez Ülkeleri domino taşları gibi devrilebilirler. Bu, bugün için çok kolay olmayabilir ama gittikçe İranın elinin güçlendiği belli ve orada bir bölgesel hegemon haline gelecek.
Burhanettin Duran: Bir zamanlar İsrail karşıtı olma haliyle ciddi bir meşruiyeti vardı İranın ama şimdi gittikçe Şii yayılmacısı olarak görülmeye başlıyor.
Türkiye, ülkede yetersiz olan iç kaynaklarını tamamlayıcı rolü olan küresel yatırımcılardan gelecek fonların ülkeye girişini hızlandırma amacıyla ülke risk primini minimize ederek, sahip olduğu siyasi ve ekonomik istikrarın karşılığını uluslararası arenada da almak istiyor.
Bölge daha güvenli mi olacak gerçekten? Nükleer çatışma açısından öyle. Ancak bölgedeki kaosun asıl sebebi olan konvansiyonel çatışmalar ve vekalet savaşları açısından aynısını söyleyemeyiz.
İki ülkenin devlet yapıları arasındaki fark da İranın mezhepsel söylemlerle yabancı savaşçı mobilizasyonunda Suudi Arabistandan çok daha avantajlı olduğunu gösteriyor.
Siyaset normale döndü, uluslararası statüko kaybetti, İslam dünyasının dört bir yanında ellerini açanlar kazandı.