OHAL İlanı ve Batı’nın Sefaleti

Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

Devamı
OHAL İlanı ve Batı nın Sefaleti
Batı'nın Türkiye'nin İstikrarsızlaşmasından Ne Çıkarı Var

Batı'nın Türkiye'nin İstikrarsızlaşmasından Ne Çıkarı Var?

Suriye'de söndürülmeyen ateş bugün nasıl ki Avrupa'yı yakıyorsa, Türkiye'de yakılmaya çalışılan ateş sonucu meydana gelecek olan olası bir yangın da Avrupa'yı kasıp kavuracaktır.

Devamı

Fransa birkaç gün önce DAİŞ saldırılarından çekindiği için Türkiye'deki elçilik ve konsolosluklarını kapattı. Ne yazık ki terör gelip onu kendi topraklarında vurdu.84 kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı.

Terörün doğrudan ya da dolaylı sorumlularını aradığımızda karşımıza ilk çıkan kesim kendi ülkelerindeki terörist faaliyetlere karşı gerekli tedbirleri almayan ve hatta göz yuman siyasetçilerdir.

Ülkemizin geleceğine "zenginlik" katacak bir hususu 2013 sonrası derinleşen fay hatlarını patlatacak kibrit ateşine çevirmek isteyenlere karşı dikkatli olunmalı.

Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren her konuda karşımıza çıkan tipik tepkileri ‘Suriyelilere vatandaşlık’ meselesinde gözlemlemek mümkün.

Ortadoğu'daki Kaosun Sorumlusu Türkiye, Öyle mi?

Ortadoğu'yu kasıp kavuran şiddet dalgası ve kaosun yarattığı DAİŞ'in güçlenmesinden Türkiye'yi sorumlu tutmak için kötü niyetli olmak yetmez, açık açık yalan söyleyip gerçekleri eğip bükmek gerekiyor.

Devamı
Ortadoğu'daki Kaosun Sorumlusu Türkiye Öyle mi
İsrail ve Akdeniz

İsrail ve Akdeniz

Akdeniz'deki oyunun aktörleri arasında, İsrail'in enerji işbirlikleri tesis etmeye çalıştığı Mısır ve GKRY de var. Her ikisi de, civarlarında keşfettikleri gazı önce kendi çaplarında tüketmek, sonra da ihraç etmek istiyor.

Devamı

Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alabilmesi, finansal sistemini yenilemesi ve İstanbul'un önemli finans merkezleri içerisinde yer alması için “Ulusal Finans Sistemi Stratejisi” ne ihtiyaç artmaktadır.

İslam düşmanlığı, mülteci ve göçmen karşıtlığı ile körüklenen Brexit kampanyası sonrası Birleşik Krallık'ta yabancılara yönelik ırkçı saldırılar birkaç hafta içerisinde görülmemiş boyutlara ulaştı.

Sadece Türkiye’nin selameti için değil aynı zamanda Filistin’in de selameti için gereksiz tartışmaları bir kenara bırakıp İsrail’le diplomatik normalleşmeye rasyonel bir zeminde yaklaşmalıyız.

Türkiye'nin manevra alanı genişliyor, ittifak imkânları giderek artıyor. Bu da Türkiye düşmanlarını harekete geçiriyor. Evet, bu kadar yalın, bu kadar gerçek!

Gelişmiş ülkelerin himayesinde olan ekonomik güç dengesi yükselen ekonomilere geçti geçiyor derken, gelişmiş ülkelerin aleyhine ve yükselen ekonomilerin lehine olan sürece bir de Brexit eklendi.

"Türkiye ne yapmalı" sorusunu sormanın ve buna makul cevaplar üretmenin tam zamanı.

Amerikan halkı Kasım seçimlerinde Amerika’nın kendi kimliği ve İslam’la ilişkisinin nasıl kurulması gerektiği üzerine de bir karar vermiş olacak.

Avrupalı liderler topu yine taca atarak sorumluluktan kaçmak suretiyle aşırı sağcı argümanları sahiplendiler ve böylelikle Avrupa kalesini çevreleyen surları tam da aşırı sağcı, İslamofobik çevrelerin çağrılarına uygun bir şekilde daha da güçlendirmiş oldular.

Avrupa'da AB karşıtlarının oranının her geçen gün arttığını söylememiz gerekiyor. AB içerisindeki birlikten yana yerleşik siyasetçiler bu trende karşı koymak konusunda başarısız.

"AB'den çıkalım" diyenler, Türkiye korkusu etrafında bir kampanya. Bu imal edilmiş korkunun sokaktaki karşılığını net olarak gören diğer Avrupalı yöneticiler Türkiye'yi dışarıda tutma kararlılıklarını artıracaklar.

Cameron son anda kendi kopardığı fırtınanın Britanya gemisini karaya oturtacağının farkına vardı, ancak manevra yapmak için artık çok geçti.

Dünyanın bir neocon küstahlığı sorunu var. Bir seri katilin kurbanlarını suçlamasına benzer bir psikoloji ile hala utanmadan tepeden bakabiliyorlar. Oysa ayar çekmeye çalıştıkları Türkiye, 28 Şubat Türkiyesi değil.

NSU davası, Almanya'nın demokrasisi ve insan hakları karnesi açısından bir sınav haline gelmiştir. Bugüne kadarki bütün işaretler Almanya'nın bu sınavdan kalacağını göstermektedir.