İnsan hakları, demokrasi ve hürriyetler, Avrupa'nın kanlı tarihi ve iç çekişmelerinden sonra uydurduğu bir masaldı. 'Yiğidi öldür hakkını ver' demişler. Hakları var iyi bir masal, güzel bir rüyaydı.
Devamı
Avrupa başkentleri 16 Nisan referandumunda "hayır" lehinde tavır alarak Türkiye-AB ilişkilerini yeni bir fırtınaya taşıdılar.
Devamı
Geert Wilders ve Fransa’da, Avusturya’da ve Almanya’da aşırı sağcı liderler tarafından söyelenen “faşist” açıklamalar, her gün seçim kampanyalarında tekrarlanıyor.
AB'nin krizi Obama döneminin bir sonucudur. AB'nin nereye doğru gideceğini belirleyen şey de Trump siyaseti olacak.
Avrupa küçülüyor, krizden krize giriyor. Günden güne dünyanın taşrası haline geliyor.
Avrupa Birliği 7 Şubat 1992 yılında Hollanda’nın Maastricht kentinde imzalanan anlaşmayla kurulmuştu;11 Mart 2017’de yine Hollanda’nın Rotterdam şehrinde dağıldı.
Bu analizde Hollanda’da 15 Mart tarihinde gerçekleştirilecek olan parlamento seçimlerinde siyasi partilerin yol haritaları ve tartışmalarda ön plana çıkan konular incelenmektedir.
Devamı
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, SETA’da düzenlenen “Cumhurbaşkanlığı Sisteminin Anayasal Tasarımı” başlıklı konferansta konuştu.
Devamı
Avrupa Parlamentosu eski başkanı Martin Schulz Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin başbakan adayı olması Alman siyasetine ve Eylül ayındaki seçimlere epeyce heyecan ve hareketlilik getirdi.
Bütün Avrupa’da bir tedirginlik hâkim. Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in yeni Fransız Cumhurbaşkanı olması ihtimali Avrupa Birliği için felaket senaryosunun başlangıcı anlamına gelecek.
Trump'ın Ortadoğu politikasının mevcut kaosu artırma ihtimali bulunuyor. Böylesi bir ortamdan nispeten iç konsolidasyon sorunu olmayan ülkeler avantaj sağlayacak.
Trump’ın başkanlık koltuğuna oturduğu ABD’nin dünya siyasetini ve ekonomisini etkileme kapasitesi ne kadardır?
Angela Merkel 12 yıllık Almanya Şansölyeliği nam-ı diğer Başbakanlığı ile ülke siyasetine şimdiden damgasını vurmuş durumda. Gençlik yıllarını Doğu Almanya’da yaşamış ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasının etkilerini derinden hisseden Merkel, 2017’de önemli sınamalarla karşı karşıya.
Türkiye bir anlamda değişecek ilişki tarzının öncüsü durumunda. Ayrıca, Suriye'de ateşkes ve Astana Süreci'nin Batılı ülkeleri dışarıda bırakmasının rahatsızlığını sorularda hissettim.
Şu an dünyanın tek süper gücü sistemden uzak. Bazı bölgelerde kurduğu güvenlik şemsiyesini geri çekti. Bölgeler iç gerginliğe savruldu. Fakat uluslararası sistem hala tek kutuplu olduğundan bölgelerde doğacak çatışmalar bile bölgesel kalacaktır.
Obama, Rusya'nın sürekli önünü açmıştı. Geçen hafta 35 Rus diplomatı Amerika'dan sınır dışı etme kararı aldı. Soğuk Savaş'ta bile eşine az rastlanır bir sertliktir bu.
2017'de dünya siyasetinin daha fazla ısınacağını söylemek mümkün. Bu özellikle Türkiye için güzel gelişmelere gebe bir ısınma.
CHP'nin mükemmel bir konforu var. Diğer siyasi partileri bağlayan birçok mesele CHP için iş bile değil.
Ne Trump çok matah bir seçenek. Ne de Avrupa sağı. Her ikisi de en başta Müslümanlara düşman. Ama bunlar aynı zamanda Batı'nın kendi defoları.
Siyasi kutuplaşma ile söylemsel marjinalizasyonun toplumda bulduğu karşılık, absürt adayların ön seçimleri kaybetmesi veya seçimleri orta yolcu isimlerin kazanması ile ortadan kaybolacak gibi değil. Bu ayrımcı, izolasyonist ve arogan siyasi söylemin popülist politikacıların aracı olması aslında ABD’nin gerilemesi tartışmalarını bambaşka bir yörüngeye çekmiş durumda.
AB’nin Türkiye ile ilgili politikasını “Dostunu yakın tut ama düşmanını daha yakın tut” politikası olarak nitelendirmek mümkündür. Diğer taraftan Türkiye haklı olarak yıllar boyunca derinleşmiş olan ekonomik ve teknolojik bağımlılıklardan dolayı AB ile köprüleri atmamaya özen gösteriyor. Böylece ortaya sürekli krizler ve iniş çıkışlarla malul tuhaf bir ilişki biçimi çıkıyor.