ABD’nin İran’a Karşı Aldığı Yaptırım Kararı Oldukça İronik Bir Karar

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, ABD’nin yaptırım politikası hakkında değerlendirmede bulundu.

Devamı
ABD nin İran a Karşı Aldığı Yaptırım Kararı Oldukça İronik
Trump Yönetiminin Aldığı Yaptırım Kararları İran ın Dış Politikasını Değiştirmeye

Trump Yönetiminin Aldığı Yaptırım Kararları İran’ın Dış Politikasını Değiştirmeye Yönelik

SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Kemal İnat, ABD’nin İran'a yönelik yaptırımları ve İran'daki etkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Devamı

Bu analiz daha önce İran’a uygulanmış olan yaptırımların kısa özetiyle birlikte çeşitli ülkelerin bu yeni tek taraflı yaptırımlara verdikleri tepkileri, petrol sektörüne yönelik yaptırımların küresel petrol piyasası ve İran enerji sektörüne ve Ankara-Tahran enerji ilişkilerine muhtemel etkilerini ele almıştır.

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran ABD’nin yaptırım politikası hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın, Trump’ın “İran nükleer anlaşmasından “çekilmesi hakkında değerlendirmede bulundu.

Bugün ABD'nin İran'a ikinci tur yaptırımları başlıyor. Böylece, 2015 nükleer anlaşması ile kaldırılan yaptırımlar geri dönüyor. Başkan Trump'ın 'emsali görülmemiş' diye tanımladığı yaptırımlarla İran'ın taşıma, finans ve enerji sektörleri hedefleniyor.

Ortadoğu’da Hırsın İronileri

ABD'nin 'sınırlandırmak' için karşısında Arap-İsrail bloğu oluşturduğu yayılmacı bir bölgesel gücün (İran) bu halde olması tahmin edilen bir şeydi. Ancak Trump ailesi ile yakın ilişkileri olan Veliaht Bin Selman'ın hırslı politikalarının bu denli bir sorgulamaya tabi olması beklenmiyordu.

Devamı
Ortadoğu da Hırsın İronileri
Kriter in Kasım Sayısı Çıktı İstanbul Uçuşa Geçti

Kriter’in Kasım Sayısı Çıktı: İstanbul Uçuşa Geçti

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 29. sayısı raflardaki yerini aldı.

Devamı

2 Ekim'de İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti hakkında her gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Ortaya atılan iddialar ve özellikle açıklamalar durumu daha da ilginç hale getiriyor. Peki, Cemal Kaşıkçı neden öldürüldü? Gerçekten bir arbede sonucunda mı öldü yoksa bir hikâye mi yazılıyor? Bu cinayetin sonucu neleri değiştirecek?

Trump’ın Türkiye hakkında iyi yönde değişen hislerinin Washington’ın Türkiye politikası açısından ne anlam ifade ettiğini sorgulayalım...

Pompeo'nun Riyad-Ankara hattındaki seyahatinin amacı Kaşıkçı skandalı ile ilgili gelişmeleri takip etmekti. Yaygın kanaate göre ve Riyad'dan yayımlanan fotoğraf karelerinden anlaşıldığı kadarıyla Washington, Veliaht Bin Selman'ı Kaşıkçı skandalından sıyırabilecek bir formülün peşinde. Kariyerinde CIA Direktörlüğü bulunan Pompeo'nun bu vazife ile görevlendirilmesi de ilginç.

Pastör Brunson davasında yargı kararını verdi. Tanık ifadelerinin değişmesiyle Pastör hakkındaki casusluk suçlaması düştü. Suçun niteliği değiştiği için 35 yılla yargılanan Brunson, "terör örgütüne yardım" suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası aldı.

Kaşıkçı skandalında Riyad'ın etrafındaki çember daralıyor. Bir yandan her geçen gün olayın yeni detayları açığa çıkıyor. Diğer yandan da Riyad üzerindeki diplomatik baskı yoğunlaşıyor.

Türkiye'ye yönelik negatif bir kampanyanın bayraktarlığını yapan Almanya'nın ve diğer bazı Avrupa Birliği üyesi devletlerin bu ani politika değişikliğinin arkasında hangi nedenler yatıyor?

Ekonomik ve askerî göstergeler 2000’li yıllardan itibaren, ABD’nin on yıllara, Batı’nın ise yüzyıllara uzanan üstünlüğüne karşı ciddi bir meydan okumanın Uzak Doğu’dan geldiğini gösteriyordu.

Bu kriz ile sadece ABD-Türkiye ilişkileri yeniden tanımlanmış olmadı, ABD’nin dünya nezdindeki statüsü de yeniden tanımlanmış oldu. Amerika artık hiç olmadığı kadar yalnız.

Görevinin ikinci yılında olan ABD Başkanı Donald Trump, uyguladığı dış politika ve ticaret yaklaşımlarıyla ülkesini uluslararası arenada giderek yalnızlaştırıyor.

2010 yılının haziran ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İran’a karşı çok ağır yaptırımlar içeren 1929 sayılı kararı aldığında ABD, Avrupa, Rusya ve Çin bu yaptırımlar konusunda hemfikirdi.

Bütün devletler, uluslararası sistemin gerek ekonomik gerekse askerî açıdan en güçlü ülkesinin kullandığı tehdit dili, imzaladığı anlaşmaları yok sayması ve yaptırım uygulayarak bütün ülkeleri dize getirmeyi hedefleyen politikası karşısında kendi güvenliklerini ve ekonomik çıkarlarını risk altında görüyorlar.

Türk-Amerikan ilişkilerinde ne zaman bir kriz baş gösterse 'bu sefer çok farklı, diğerlerine benzemiyor' değerlendirmesi yapılır.

Türkiye de İran’ın başta Suriye ve Irak olmak üzere bölge ülkelerine yönelik nüfuz politikasından rahatsız ve buna karşı mücadele de ediyor, ancak Trump yönetiminin Tahran’ı sınırlandırıp önlerini açmak istediği İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan yayılmacılığı da Türkiye’yi rahatsız ediyor.