2015'in 2016'ya Mirası: Rusya-İran-Esed Saldırganlığı

2015’ten 2016’ya saldırgan bir Rusya-İran-Esed ittifakı, tarihi tekerrür ettirmek için üç maymunu oynayan bir Batı ve depreme hazır fay hatları miras kaldı.

Devamı
2015'in 2016'ya Mirası Rusya-İran-Esed Saldırganlığı
Suud'un Korkusu İran'ın Hırsı

Suud'un Korkusu İran'ın Hırsı

Körfez ülkelerindeki Şiiler de İran'ın "yayılmacı" siyasetinden destek buluyor. Zira 11 Eylül sonrası ABD'nin Afganistan ve Irak işgalleri ile önü açılan İran, Arap isyanlarının bölgeye getirdiği kaostan en çok istifade eden ülke oldu.

Devamı

İran hem bölgede oluşan güç boşluğunu hem de muhtelif ülkelerdeki Şii unsurları kullanarak bir yayılmacılık stratejisi izledi. İran’ın Şii nüfus üzerinden yürüttüğü tehlikeli stratejinin trajik sonuçları bütün bölge insanlarını yakından ilgilendirmektedir.

Fahrettin Altun: “İran’ın bugünkü pozisyonunu anlamak için, Irak’ta 2007 sonrasında oluşan politikalara dönüp bakmamız gerekiyor. O günden bugüne İran’ın kendi alanını giderek genişletmesiyle beraber bölgede ciddi tedirginlikler yarattığını belirtmemiz gerekiyor.”

Ortadoğu’da devam eden krizin temelinde bir mezhep görüntüsü bulunabilir ama temel neden bir iktidar boşluğundan kaynaklanmaktadır.

Yaşananları bir mezhep çatışması veya savaşı olarak görmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Olan biten bir mezhep çatışması değil mezheplerin enstrüman olarak kullanıldığı çıkar, güç ve hakimiyet mücadelesidir.

İran Yayılmacı Politikasını Nereye Kadar Sürdürebilir?

Can Acun: “Hem ekonomi anlamında hem de diğer siyasal faktörleri göz önünde bulundurduğumuzda aynı anda 4-5 tane büyük cephede savaşabilmesi; bunları destekleyebilmesi İran adına mümkün değil. Bir yerde artık İran’ın geri çekilmeye başlayacağını görebiliriz.”

Devamı
İran Yayılmacı Politikasını Nereye Kadar Sürdürebilir
Ulus Devlet Kaygıları Uğruna Kullanılan Mezhep Ayrılıkları

Ulus Devlet Kaygıları Uğruna Kullanılan Mezhep Ayrılıkları

Abdullah Yegin: “Seküler bir kavgadan da bahsediyoruz. Modern ulus devletin kaygıları ile ortaya çıkmış bir çatışmadan bahsediyoruz. Mezhep sadece bunun için enstrümandır.”

Devamı

Abdullah Yegin, Suudi Arabistan ve İran arasındaki gerilen ilişkileri yorumladı.

Hem İran'ın hem de Suudi Arabistan'ın açıklamalarına bakılırsa, bu gerginlikte karşılıklı yaptırımlarla boyut genişleyecek gibi görünüyor. Bu yaptırım araçlarının başında ise petrol geliyor.

İran- Suud rekabeti aslında benzer politikaların mücadelesi. Dışlayıcı bir İslam yorumu üzerinden petrol gelirleri ile kurulan transnasyonal ağların üstünlük arayışı.

İran bölgede sevgi-nefret uçlarında telakki edilmiş bir ülkedir. Sair zamanlarda İran’a bir şekilde değenler genelde keskin uçlar olarak İran’dan çıkmışlardır.

Mezhepsel fay hatlarının harekete geçmesi ve bölgenin bu durum üzerinden kutuplaşmasının Türkiye’nin istemediği bir durum olduğunun altını çizen Talha Köse: “Ne İran’ı ne de Suudi Arabistan’ı böyle bir kutuplaşmadan vazgeçmeye Türkiye ikna edemedi. Amerika’nın sessiz kalması ve kutuplaşmaya göz yumması (memnun olması) da durumu hızlandırdı.”

Muhittin Ataman, Suudi Arabistan ve İran arasındaki rekabetin uzun süredir devam ettiğine ve farklı parametreleri bulunduğuna dikkat çekti.

Murat Yeşiltaş, İran’ın nükleer anlaşma sonrası Batı’ya entegre olma sürecinin sekteye uğratılmak istendiğini ve İran’ın Suriye ekseninde radikalize edilmek istendiğini vurguladı.

Veysel Kurt, İran ve Suudi Arabistan arasında süratle tırmanmaya başlayan gerilimin nereye varacağını yorumladı.

Abdullah Yegin: “Suudi Arabistan, çok sert tepki vermesini öngörerek uluslararası sistem içerisinde İran’ın sert yüzünü, uluslararası sisteme hatırlatmayı da düşünmüş oldu.”

Mezhep unsurunun bu görünürlüğüne rağmen mevcut gerilimi "mezhep savaşı" olarak yorumlamak, oldukça sorunlu ve tehlikeli bir yaklaşım.

Acaba olanlar gerçekten idam kararına öfkelenen halkın kendiliğinden gelişmiş bir tepkisi miydi yoksa planlanmış bir girişim miydi?

Ortadoğu’nun sürüklendiği kaos ortamını kendi nüfuzunu artırmak için bir fırsat olarak değerlendirmek isteyen İran “Hizbullah modeli” silahlı güçler oluşturulmasına destek vermiş Kasım Süleymani gibi figürleri cepheye sürmekten geri durmamıştır. Bu tavır, Suudi Arabistan’ın güvenlik kaygılarını artırmış ve aynı sertlikte cevap vermesine yol açmıştır.

Burhanettin Duran: “Eğer İran, Körfez’deki Şiileri gerçekten tetiklerse Körfez Ülkeleri domino taşları gibi devrilebilirler. Bu, bugün için çok kolay olmayabilir ama gittikçe İran’ın elinin güçlendiği belli ve orada bir bölgesel hegemon haline gelecek.”