Başkanlık Seçimleri ve Amerika'nın Ortadoğu Politikasının Geleceği

Yeni başkanın, Obama’dan çok farklı bir Ortadoğu politikası izlemesi kolay olmayacak. Zira Amerikan halkı Ortadoğu’da siyasi sorunların adeta çözülmesi imkânsız hale geldiğine ikna olmuş durumda. Yeni başkanın kamuoyunu yeni bir dış politika aktivizmine ikna etmesi çok zor.

Devamı
Başkanlık Seçimleri ve Amerika'nın Ortadoğu Politikasının Geleceği
Ortadoğu'da Din-Devlet İlişkisi ve Türkiye

Ortadoğu'da Din-Devlet İlişkisi ve Türkiye

Laiklik adına yapılan baskıların neredeyse bütün Ortadoğu coğrafyasında tepkisel bir dindarlık/dincilik oluşturduğu ve Ortadoğu insanıyla din arasında doğal ve sağlıklı bir ilişki kurulmasını engellediği unutulmamalıdır.

Devamı

ABD şimdiye kadar atacağı kritik adımlarla Suriye’deki acıyı dindirmekten gözle görülür bir şekilde hafifletmeye kadar olan bir skalada sonuca etki edebilirdi.

Sykes-Picot’nun öngördüğü sınırlarla mevcut Ortadoğu sınırları arasında dağlar kadar fark var. Yani sınırların yapaylığının kaynağı değil Sykes-Picot.

Uygulama Günü'nün üzerinden 4 ay geçmesine rağmen, işin bu tarafındaki gelişmeler pek gelişememiş görünüyor. Nitekim uluslararası pek çok banka, dünyanın koskoca 6 gücünün bahşettiği yaptırımsız İran'a içeriden ya da dışarıdan bulaşmaktan halen çekiniyor.

Obama'nın Suriye halkını temsil eden grupların tasfiyesine göz yumması tarihin sayfaları arasında unutulmayacak. Zira Kürt milliyetçisi ve Şii milisleri destekleme stratejisi Suriye ve Irak'taki etnik- mezhebi kompozisyonu darmadağın ediyor.

ABD'nin Ortadoğu'dan Geri Çekilmesi

ABD Ortadoğu’dan geri çekilsin tabi ki ama Ortadoğu’da kendi ürettiği sorunları da beraberinde alıp gitsin. En azından geri çekilmeden bahsederken PKK’ya verdiği destek gibi giderayak yeni ve köklü sorunlar üretmeye çalışmasın.

Devamı
ABD'nin Ortadoğu'dan Geri Çekilmesi
Sykes Picot'nun Arka Planı

Sykes Picot'nun Arka Planı

Bugün Mark Sykes’in öngördüğü etnik ve kabile-aşiret temelli yaklaşımların çok daha ötesinde yeni faktörlerin hesapta olduğu unutulmamalıdır. Her ne kadar iyi planlanmış olsa da nüfus mühendisliğiyle bir coğrafyayı şekillendirmeye çalışmasının kaderinin mutlak başarısızlık olacağını akılda tutmak gerekiyor.

Devamı

Burhanettin Duran, HDP’nin marjinalleşmesinin Türkiye siyasal hayatına kaybettirdiklerine ve Kuzey Suriye’nin geleceği üzerine değerlendirmelerde bulundu.

1980'de Türkiye'nin gayri safi hasılası ABD'nin kırkta biriydi. 2012'de ise 19 katına düşmüş. 1980'de Almanya 11 kat büyüktü bizden, şimdi 5,5 katına düşmüş. Yani Türkiye artık 1980 Türkiye'si gibi davranamaz.

Bush döneminde çok agresif, tek taraflı ve sert bir şekilde girilen Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor.

Türkiye’nin İsrail ile normalleşen ilişkileri Batı başkentlerindeki gereksiz imaların önünü almaya yarayabilir. DAEŞ karşıtı koalisyona yeterince destek vermediği suçlamasına maruz kalan Türkiye, PYD’ye karşı takınacağı tavır için İsrail ile yakınlaşabilir

Türkiye’nin pozisyonu konusunda yapılması gereken ilk tespit, PKK/PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir devlet ya da otonom yapı kurmasının önlenmesinin Ankara’nın temel önceliğini oluşturduğudur.

Batı basınında popüler olduğu dönemde Türkiye “modelinin” başarısı dört unsura dayandırılmıştı; demokratikleşme, Batı ile entegrasyon, serbest piyasa kapitalizmine uyum ve ılımlı İslam anlayışı.

Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.

Batı’nın Türkiye’yi uluslararası sistemde İran ya da Libya gibi konumlandırma gayretinde olduğunu söyleyen SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, “Batı ile eleştirel entegrasyon”a devam edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Ne kadar iyi plan yaparsanız yapın tek başına sizin diplomatik manevralarınız meseleleri çözmez. Uluslararası sistemin şartlarına odaklı ve onun içindeki kabiliyetlerinizi sürekli hesap eden bir strateji geliştirmenizi mecburi kılar.

İki ülke arasındaki normalleşmenin hızlı bir yakınlaşmaya, "müttefiklik" ilişkisine dönüşmesi beklenmemeli. Gazze'ye yönelik ambargonun "hafifletilmesinin" nasıl bir yolda yürüyeceğine bakmak gerekecek.

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.