2010 yılının haziran ayında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi İran’a karşı çok ağır yaptırımlar içeren 1929 sayılı kararı aldığında ABD, Avrupa, Rusya ve Çin bu yaptırımlar konusunda hemfikirdi.
Devamı
SETA Washington D.C. Genel Koordinatörü Kadir Üstün ABD – İran ilişkilerinin Türkiye’ye etkileri hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın ABD’nin aldığı İran’a ambargo kararı ve kararın Türkiye’ye etkileri hakkında değerlendirmede bulundu.
Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan gerilimi, aktör merkezli tek bir nedene indirgemek yerine ilişkilerin karşılıklı dış politika tercihlerinin yapısal sonuçları olduğunu bilerek hareket etmek daha doğru bir yaklaşım olur.
SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman ABD’de resmen yürürlüğe giren İran’a yaptırım kararları hakkında değerlendirmede bulundu.
Bütün devletler, uluslararası sistemin gerek ekonomik gerekse askerî açıdan en güçlü ülkesinin kullandığı tehdit dili, imzaladığı anlaşmaları yok sayması ve yaptırım uygulayarak bütün ülkeleri dize getirmeyi hedefleyen politikası karşısında kendi güvenliklerini ve ekonomik çıkarlarını risk altında görüyorlar.
Türk-Amerikan ilişkilerinde ne zaman bir kriz baş gösterse 'bu sefer çok farklı, diğerlerine benzemiyor' değerlendirmesi yapılır.
Devamı
“Avrupa Birliği’ndeki Fay Hatları: Brexit, Popülizm, Mülteciler ve Ayrılıklar” başlıklı özel sayıda, alanında uzman yazarların yazdığı çarpıcı yazılar yer alıyor.
Devamı
İran’a yönelik uluslararası yaptırımlar nasıl bir tarihi gelişim izlemiştir? Yaptırımlar İran’da ekonomi, siyaset ve toplumu nasıl etkilemiştir? İran yaptırımlarla nasıl mücadele etmiştir? İran’a yönelik yaptırımlar Ortadoğu siyaseti bağlamında ne anlama gelmektedir?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Johannesburg'daki BRICS zirvesine katılması Türkiye'nin yeni dönemdeki arayışları açısından çok önemliydi.
Çin, Almanya, Kuzey Kore, İran ve hatta tüm Batı Avrupa… Trump'ın tehdit ettiğİ ülkelerden bazıları.
Türkiye de İran’ın başta Suriye ve Irak olmak üzere bölge ülkelerine yönelik nüfuz politikasından rahatsız ve buna karşı mücadele de ediyor, ancak Trump yönetiminin Tahran’ı sınırlandırıp önlerini açmak istediği İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan yayılmacılığı da Türkiye’yi rahatsız ediyor.
İbn Haldun Üniversitesi, SETA DC ve George Mason Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen yoğunlaştırılmış yaz programını Washington'da başlattı.
İsrail'den de son dönemlerde gelen mesajlarda, Esad rejimi ile bir sorunları olmadığını kayda geçirdiler. İsrail için bölgedeki temel öncelik, İran Devrim Muhafızları, Kudüs güçleri ve Hizbullah'ın kendi sınır hattında ve genel olarak Suriye sathının dışında tutulabilmesi. Bunu sağlayabilecek bir anlaşmanın tarafı olmayı isteyecektir.
Analiz ABD Başkanı Trump’ın İran anlaşmasına karşı geliştirdiği muhalif tutumu ve attığı adımları incelemesinin yanı sıra ABD’nin bu anlaşmadan çekilmesinin sonuçlarına değinmiştir.
SETA DC tarafından Washington'da gerçekleştirilen panele katılan uzmanlar, 24 Haziran seçimlerinin ardından Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir dönemin başlayabileceğine vurgu yaptı.
TÜRKİYE'DEKİ terörün en önemli kaynağı hep Kandil oldu. Hala da terör elebaşları bu bölgede saklanıyor. Yıllarca çeşitli tartışmalara konu oldu.
Uzmanlar, Kandil'de terör örgütü PKK'ya yönelik yürütülen operasyona ilişkin İran'ın Türkiye'yi desteklememesinin nedeni olarak iki ülkenin bölgesel rekabet içinde olması ve İran'ın örgütle ilgili farklı hesapları olduğu görüşünü paylaşıyor.
Menbiç uzlaşmasının Türkiye için birçok açıdan önemli bir diplomatik başarı olduğu açık. Her şeyden önce Ankara, Afrin'in ele geçirilmesinden sonra Suriye'deki PKK varlığı ile mücadelede somut bir kazanım daha elde etti.
Geçtiğimiz hafta uluslararası politikada çarpıcı gelişmelere şahit olduk. İlki G7 zirvesinde Trump'ın uzun zamandır ısrarcı olduğu yeni ticaret düzenlemeleri arayışını bir krize dönüştürmesiydi.
Trump, kendisinden önce imzalanan çevre, ticaret ve İran nükleer sorunu konusundaki anlaşmaları da çöpe atarak ABD’nin artık müttefikleri için bile güvenilemeyecek bir uluslararası aktör olduğuna dair algıyı güçlendiriyor..