Afganistan'daki hezimet ve kaos görüntülerinden sonra Tayvan, Güney Kore ve Ukrayna'daki müttefiklerinin ABD'ye yönelik güvenleri ciddi şekilde sarsılmış olmalı. Öyle görünüyor ki ABD Afganistan'da sadece askerlerini değil aynı zamanda itibarını da kaybetti.
Devamı
Taliban'ın nasıl bir yönetimin kuracağı, Afganistan'ın geleceği açısından oldukça önemli. Tamamen kapalı bir rejimin kurulması Afganistan'da var olan sorunları daha da derinleştirebilir.
Devamı
DEAŞ saldırısının gösterdiği bir diğer realite, Taliban'ın bile istikrar ve güvenliği sağlayamadığı Afganistan daha büyük bir insani trajediye sürüklenebilir.
Afganistan başkentinde meydana gelen patlamalar, ülkenin geleceğine dair endişeleri artırdı. Prof. Dr. Ferhat Pirinççi ile hem Taliban dışındaki silahlı örgütleri hem de ülkenin geleceğini nelerin belirleyeceğini konuştuk.
Taliban sözcüleri Türkiye'ye karşı dikkatli dil kullanarak 'yeniden inşa ve yatırımlar' konusunda destek beklediklerini söylediler. Ancak Türk askeri dahil tüm yabancı kuvvetlerin çekilmesinde ısrarcı oldular.
Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra Reisi'nin Batı'ya yönelik verdiği soğuk mesajlardan hareketle, öncelikle İran-ABD ilişkilerinde bir yumuşama beklenmiyor.
Türkiye elbette geri dönüşü de kapsayan göç siyasetini yeniden şekillendirmelidir. Ancak bu ‘Tüm Suriyelileri Suriye'ye göndereceğiz.’ gibi afaki, hiçbir hukuki dayanağı olmayan ucuz popülist seçim sloganları ile değil, geri dönüşü de kapsayan kısa-orta-uzun vadeli insani ama stratejik bir göç yönetimi ve siyaseti ile mümkündür.
Devamı
Türkiye Afganistan'ın komşusu değildir. Mültecileri kabul etmekte Afganistan'ın komşusu İran ön plana çıkmalıdır. Mevcut durumda İran bizatihi mültecilerin Türkiye'ye geçmelerine yardımcı olması bir sorun olarak görülmelidir. İran sınırına gelen mültecileri otobüslere bindirip Türkiye sınır hattında indirmesi kabul edilemez.
Devamı
İran’ın komşularıyla ilişkilerini ilerleteceği ve muhtelif alanlarda geliştireceği yönündeki mesajlar, seçim kampanyasından beri Reisi tarafından dile getiriliyor.
Bu analizde İran’da cumhurbaşkanı seçim sürecinde yaşanan gelişmeler incelenmekte ve ülkenin yakın siyasi geleceğinde yaşanması muhtemel gelişmeler üzerine öngörüde bulunulmaktadır
ABD yönetimi 11 Eylül'de Afganistan'dan topyekûn çekileceğini açıkladı. Diğer yabancı ordular bu açıklama üzerine Afganistan'ı terk ettiler bile. Öte yandan ABD'nin Afganistan'dan çekilecek olmasının yaratacağı güç boşluğunu Taliban şimdiden doldurmaya başladı.
2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte on ikinci kitabına ulaştı. Alanında yetkin ve söz sahibi araştırmacıların katkı verdiği eserimiz Türk dış politikasının nabzını tutmaya devam ediyor. Dış politika gelişmelerinin yanı sıra etkileri daha geniş bir zaman aralığına uzanan konular da bağımsız makaleler kısmında inceleniyor.
Kitapta değişim ve dönüşüm sürecinin on yıllık muhasebesi yapılarak Arap devrimlerinin bölgesel ve küresel etkileri üzerinde durulmaktadır. Arap devrimlerinin tanıkları diyebileceğimiz yazar, akademisyen ve siyasetçiler birer makaleyle bu kitaba katkıda bulunmakta ve Arap devrimlerini farklı açılardan yorumlayarak tartışmaktadır.
Etrafımızda üç önemli seçim gerçekleşti.
Adaylar kimler ve siyasi pozisyonları nedir? Cuma günü yapılacak seçim öncesi hangi tartışma konuları öne çıkıyor? Adaylar hangi siyasi gruplar ve toplum kesimleri tarafından destekleniyor? Seçime katılımın ne oranda olması tahmin ediliyor? Cumhurbaşkanı seçimi İran’ın geleceğini ne yönde etkileyecek?
Cumhurbaşkanının İran siyasetindeki konumu ve gücü nasıl tarif edilebilir? İran’da cumhurbaşkanı seçim süreci nasıl işliyor ve kimler aday olabiliyor? Önümüzdeki seçimler için kimlerin adaylığı onaylandı? Muhafızlar Konseyi kararları nasıl karşılandı? 18 Haziran’da gerçekleştirilecek seçimlerin İran iç siyaseti için önemi nedir?
Ortadoğu'da normalleşme rüzgârı esiyor. Önce Körfez ülkelerinin Katar ablukasını sona erdirmesiyle başladı. Peşinden Biden yönetiminin İran ile 2015 nükleer anlaşmasına dönme arayışı ile devam etti.
Normalleşme hızlı olmayacak, dinamik bir değişkenlik içerisinde ve konu bazlı gerçekleşecek. Herkesin birbirini kolladığı, herkesin birbiriyle görüşebildiği ve pazarlık yaptığı bir dönem geliyor.
Biden ve Blinken gibi isimlerin açıklamalarıyla resmiyet kazanan ABD'nin müdahaleci siyaseti günümüze kadar farklı formlarda olsa da süreklilik göstermiştir.
Biden ve Putin görüşmesi sonrası Karadeniz'de Donbas gerilimi şimdilik düşerken etrafımızdaki bölge yeni bir diplomatik hareketlilik dalgası yaşıyor.