İran’da İç siyasetin, ambargoların kalkmasıyla gelecek ekonomik canlılıkla kontrollü şekilde rahatlatılması beklenebilir. Ancak dış politika, temel mecrasında akacaktır.
Devamı
Meclis ve Uzmanlar Konseyi seçimlerinin önemi nedir? Seçimler ne kadar demokratiktir? Seçimlerde hangi fraksiyonlar yarışacaktır? Halk bu seçimlerde nasıl bir tutum sergileyecektir?
Devamı
İran’a uygulanan yaptırımların İran ekonomisine maliyeti ne oldu? Batılı şirketlerin nükleer anlaşma sonrasında İran’a yaklaşımları nasıl değişti? Ruhani’nin İtalya ve Fransa ziyaretinin ekonomik yansımaları nelerdir?
İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin ambargonun kaldırılmasından hemen sonra vakit kaybetmeden Çin'den Avrupa ülkelerine kadar geniş bir yelpazede yatırım ve ticaret turuna çıkması, tüm tarafların İran'ın küresel ekonomiye entegre olmasını istediğini gösteriyor.
Bölge daha güvenli mi olacak gerçekten? Nükleer çatışma açısından öyle. Ancak bölgedeki kaosun asıl sebebi olan konvansiyonel çatışmalar ve vekalet savaşları açısından aynısını söyleyemeyiz.
Nükleer meseledeki anlaşmaya ve ambargoların kaldırılmasına normal şartlar altında hiçbir akil aktör itiraz etmezken; bu yakınlaşmanın an itibariyle Ortadoğu’da özellikle Suriye’de katliam ve işgal yürüten İran’ı daha da cesaretlendireceği fikri endişelere sebep olmakta.
Acaba olanlar gerçekten idam kararına öfkelenen halkın kendiliğinden gelişmiş bir tepkisi miydi yoksa planlanmış bir girişim miydi?
Devamı
Abdullah Yegin: “Suudi Arabistan, çok sert tepki vermesini öngörerek uluslararası sistem içerisinde İran’ın sert yüzünü, uluslararası sisteme hatırlatmayı da düşünmüş oldu.”
Devamı
Yaşananları bir mezhep çatışması veya savaşı olarak görmenin doğru olmadığı kanaatindeyim. Olan biten bir mezhep çatışması değil mezheplerin enstrüman olarak kullanıldığı çıkar, güç ve hakimiyet mücadelesidir.
İran hem bölgede oluşan güç boşluğunu hem de muhtelif ülkelerdeki Şii unsurları kullanarak bir yayılmacılık stratejisi izledi. İran’ın Şii nüfus üzerinden yürüttüğü tehlikeli stratejinin trajik sonuçları bütün bölge insanlarını yakından ilgilendirmektedir.
Dini Liderin, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyindeki temsilcisi olduğu dikkate alındığında Ruhani'nin reformcu bir aday olmaktan çok reformcuların taleplerini de dillendiren ve böylece onların desteğini almayı başarmış ve sistemle çatışmayacak birisi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Abdullah Yegin: Ruhani'nin zaferi şunu gösteriyor: Halk, içeride de dışarıda da çatışmadan uzak duran, politik dengeleri gözeten bir cumhurbaşkanı istiyor.
Abdullah Yegin*: Anayasayı Koruyucular Konseyi kararlarının bizzat dini lider tarafından yönetilen ince hesaplanmış hamleler olduğu ihtimali göz ardı edilmemeli.
İran'da siyasetin alanının giderek daralmasına ve otoriterleşmesine karşılık siyasetin dinamik yapısı ve sürprizleri önümüzdeki seçimlere heyecan katmaktadır.
Suriye- Hizbullah ilişkisi artık bir vekalet savaşı dayanışmasından çıkarak doğrudan ortaklığa doğru ilerlediği sürece yaşanacak her yeni gelişmede mezkur ikili beraber anılmaya devam edecektir.
Nobel Edebiyat Ödülü bu sene sürpriz bir kararla az bilinen ve “Nobel dedikodularında” lafı pek geçmeyen Çinli yazar Mo Yan'a verildi.
BATI’DAKÄ° çoÄŸulculuk tartışmalarının 11 Eylül’den sonra yeni bir boyut kazanacağına ve bu saldırıların ardından güvenlik merkezli yaklaşımların yükseliÅŸe geçeceÄŸine herkes kesin gözüyle bakıyordu. Fakat Avrupa ve Amerika’daki çoÄŸulculuk ve çok kültürlülük tartışmalarının Müslüman topluluklar üzerinden yapılıyor olması, yeni ve endiÅŸe verici bir eÄŸilime iÅŸaret ediyor
Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 16.ncı Benedikt’in Türkiye ziyareti, Müslüman bir ülkeden çok sanki Ortodoks bir ülkeye yapılıyormuÅŸ gibi bir havaya büründü. Vatikan kökenli “Papa Müslümanlarla deÄŸil Ortodokslarla diyalog yapmaya geliyor” açıklaması, Türk medyasının dikkatinden kaçmadı ve pek çok ulusal gazetenin manÅŸetine taşındı. Daha sonra “Müslümanlarla da diyalog kurulacak” açıklaması yapıldı ama bu zihinlerdeki ÅŸüpheleri pek gidermiÅŸe benzemiyor Papa’nın Türkiye ziyareti Katolik ve Ortodoks dünyalarını birleÅŸtirme yönünde atılmış tarihi bir adım olabilir mi? Ä°ki kilise ve dini otorite arasındaki bin yıllık bölünme, bundan sonra ortadan kalkabilir mi?
GeçtiÄŸimiz Temmuz ayında Washington’da yapılan bir toplantıda ABD’nin eski Türkiye büyük elçilerinden biri AKP hükümetinin önünde duran büyük sorunları deÄŸerlendirirken, en büyük meydan okumanın AB üyeliÄŸi, ekonomik baÅŸarı yahut PKK meselesi deÄŸil, Türkiye’deki kültür savaşını kazanıp kazanmayacakları olduÄŸunu söylüyor. Büyük elçiye göre AKP’nin meÅŸruiyet savaşı, hükümet etme performansı deÄŸil, kültür savaşında izleyeceÄŸi politikalar tarafından belirlenecek.Büyük elçinin ifadesiyle bu ‘50 yıllık kültür savaşı’, AKP’nin ne kadar gündeminde bilemiyoruz. Fakat ÅŸu kadarı açık: Amerikalılar Türkiye’de yükseliÅŸe geçen Amerikan karşıtlığını büyük bir kültür savaşının parçası olarak görüyor