Suriye'de Kimyasal Silah Kullanımı ve Uluslararası Normların Geleceği

Normu ayaklar altına alanlara müdahale şöyle dursun caydırıcı bir strateji veya söylem dahi kullanmayan Amerika bundan sonrası için otoriter rejimlerin kimyasal silah kullanımının normalleşmeye başlayabileceği bir dönemin de temellerini atmış oldu.

Devamı
Suriye'de Kimyasal Silah Kullanımı ve Uluslararası Normların Geleceği
Hedef Demokrasi mi Erdoğan mı

Hedef Demokrasi mi, Erdoğan mı?

Tartışma ve ayrışma paket üzerinden yaşansa da, aslında, Erdoğan'a yönelik tutumdan besleniyor. 12 Eylül 2010 referandumundan beri, Erdoğan'a ilişkin tutum alışlar, siyasal mevzilenmenin temel göstereni haline dönmüş durumda.

Devamı

Anayasa'da devlet "...insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti" olarak tanımlanır. Yani demokrasi, laiklik, hukuk devleti gibi temel nitelikler, Atatürk milliyetçiliği ve Anayasa'nın en sorunlu bölümü olan "Başlangıç" ilkeleriyle kuşatılarak sınırlandırılmıştır. Daha doğrusu, bu temel nitelikler, kendilerini devletin sahibi olarak gören bürokratik elitin keyfi tasarruf ve yorumlarına açık hale getirilmişlerdir.

Çözüm sürecinin geldiği aşama ve bundan sonrasına dair değerlendirmelerde bulunan SETA Hukuk ve İnsan Hakları Direktörü Yılmaz Ensaroğlu, sürecin sağlıklı yürümesi için siyaset malzemesi yapılmaması gerektiğini belirtti.

SETA Hukuk ve İnsan Hakları Direktörü Yılmaz Ensaroğlu, demokratikleşme paketinin açıklanmasının gecikmesi üzerine değerlendirmelerde bulundu. Ensaroğlu, bugüne kadar demokratik reformların gecikmesinin Türkiye'nin hayrına olmadığının altını çizdi.

SETA Hukuk ve İnsan Hakları Direktörü Yılmaz Ensaroğlu, halkın, çözüm sürecini zora sokan aktörlerden hesap soracağı değerlendirmesinde bulundu.

Demokratikleşme veya İnsan Hakları Paketi

Bir haftadan beri Türkiye, 30 Eylül günü Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan Demokratikleşme Paketi'ni tartışıyor. Paket etrafında yapılan tartışmaların ana odağını ise, açıklanan paketin beklentileri ne ölçüde karşıladığı ve çözüm sürecine muhtemel etkileri oluşturuyor. Aslında açıklanmadan önce de, hazırlanan paketin, toplumun farklı kesimlerinin kimi sorunlarına kısmi çözümler getirecek bir paket olması bekleniyordu. Nitekim Başbakan Erdoğan da, konuşmasına başlarken, bu paketin Türkiye'yi ağırlıklarından kurtaracak bir son paket olmadığını belirterek, tüm taleplerin bir paketle karşılanmasının makul ve rasyonel olmadığını vurguluyor ve devamının geleceğini beyan ediyordu. Ancak tüm beklentileri karşılamıyor oluşu, paketin önemini de azaltmıyor. Çünkü birden çok özgürlük alanına ilişkin düzenlemeler öngören bu paketi, aynı zamanda, bir “insan hakları paketi” olarak tanımlamak da mümkün. Demokratikleşme ve insan hakları ise, dinamik kavramlardır ve gelişen koşullar veya ortaya çıkan yeni sorunlar karşısında, yeni taleplerle sürekli yeni düzenlemeler yapmayı gerektirirler. O yüzden de, hiçbir paketin tüm talep ve beklentileri karşılaması düşünülemez ve beklenmemeli.

Devamı
Demokratikleşme veya İnsan Hakları Paketi
Yavuz Güçtürk İnsan Hakları Meselemizi Çözmeden Model Olamayız

Yavuz Güçtürk: İnsan Hakları Meselemizi Çözmeden Model Olamayız

Yeni Asya gazetesinin sorularını cevaplayan SETA Hukuk ve İnsan Hakları Araştırma Asistanı Yavuz Güçtürk, Türkiye'nin kendi insan hakları sorunlarını çözmeden, başka ülkelere model olmaktan söz etmesinin doğru olmayacağı değerlendirmesinde bulundu.

Devamı

İslamofobi'nin üçüncü dünyadaki derin etkilerinin daha görünebilir olduğu son dönemde Angola meselesi bu konunun yeniden tartışılmasının önünü açacaktır.

28 Şubat 1997'de gerçekleşen “post-modern darbe”nin devlet ve toplum üzerinde yol açtığı tahribat ve hâlâ giderilmemiş mağduriyetler SETA'da tartışıldı.

Şaron'un, aynı ısrarlı musibetin yalnızca bir yüzü olduğunu fark etmemiz şart: Irk ayrımcılığı ve kolonizasyon.

Mısır'da 2012 Anayasası daha çok başkanlık sistemi ağırlıklıydı. 2014 Anayasası ise karma yönetim sistemini benimsiyor.

SETA Ankara Hukuk ve İnsan Hakları Araştırmacısı Yavuz Güçtürk, Suriye'de isyanın başladığı ilk günlerde Esed rejiminin insan hakları ihlallerinin söz konusu olduğunu, ancak şu an ülkede yaşananların insanlığa karşı işlenen suç halini aldığına dikkat çekti.

22. Kış Olimpiyat Oyunları, 6 – 23 Şubat tarihleri arasında Rusya'nın Soçi kentinde yapılacak. Rusya'nın en dezavantajlı bölgesi olarak kabul edilen Kuzey Kafkasya'nın kıyı bölgesinde yer alan Soçi, 2007'de olimpiyatlar için seçildi. Soçi Olimpiyatları, bu tarihten itibaren farklı argümanlarla protesto edilmeye başlandı. Bölgenin otokton (yerli) halkı olan Çerkesler, olimpiyat yapılacak bölgeyi soykırım toprağı olarak görüyorlar ve şehrin aday olarak açıklanmasından itibaren başlayan itirazları halen devam ediyor. Bugüne kadar hem Kafkasya'dan hem de farklı ülkelerde bulunan Çerkes diasporasından olimpiyatlara karşı boykot çağrısı yapıldı ve çeşitli protestolar düzenlendi. Bunun yanı sıra, çevre örgütleri olimpiyatlar için yürütülen inşa faaliyetlerinin bölgede geri dönüşü olmayan çevre tahribatına neden olduğunu öne sürerek olimpiyatlara ilişkin ciddi bir muhalefet sergilediler. UNESCO Kültür Mirası listesinde olan bölgede, ağaçların kesilmesi, toksik atıkların nehirlere dökülmesi gibi çevre hakkının ihlali niteliğinde olan faaliyetler, hem insanları hem de bölgede yaşayan diğer canlı türlerini tehdit ediyor. İnsan hakları örgütleri ve aktivistleri de Rusya'da devam eden insan hakları ihlallerine dikkat çekerek, olimpiyatların bu ihlallerin örtülmesine vesile olmaması gerektiğini belirtiyor ve bölgede uygulanan güvenlik politikalarının orada yaşayan insanların en temel haklarının ihlali anlamına geldiğinden bahisle endişelerini dile getiriyorlar. Bu muhalefet ve boykot çağrıları olimpiyatların iptali sonucunu doğurmasa da, uluslararası camiada Rusya'nın başını epeyce ağrıttı ve ağrıtmaya devam edecek gibi görünüyor.

Mısır'da, 25 Ocak Devrimi'nin üçüncü yıldönümü öncesinde terör eylemlerinin artması nedeniyle endişeli ve gergin bekleyiş başladı.

Rusya'nın yumuşak güç arayışının son noktası, başlamasına günler kalan Soçi Kış Olimpiyatları. Ancak iç ve dış politikada pek çok seçimiyle eleştiri konusu olan Putin yönetiminin, bu olumsuz havayı ekonomik ve siyasi olarak ne kadar kendi lehine çevirebileceği meçhul.

Suriye'deki insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarının dava konusu yapılabilmesi için tek yol Güvenlik Konseyi'nin harekete geçmesidir.