Bugüne kadar kilise, camii ve müze olmak üzere üç farklı statüde gördüğümüz Ayasofya hangi tarihi süreçlerden geçmiştir? Ayasofya’nın müze yapılma kararı hukuka uygun muydu? Vakıflar hukuku göz önüne alındığında Ayasofya hangi statüde olmalıdır? Uluslararası hukuk Türkiye’nin Ayasofya’ya ilişkin düzenleme yapma yetkisini sınırlıyor mu? Danıştay’ın iptal kararı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından alınan ve Resmi Gazete’de yayımlanan Ayasofya’nın ibadete açılması kararı ne ifade ediyor?
Devamı
Avrupa’nın mülteci sorunundan en fazla etkilenen ülkelerin başında gelen Almanya için Libya’da istikrarın yeniden inşa edilmesi Berlin’in Libya politikasının en önemli hedeflerinden birisidir. Bir şekilde Avrupa’ya ulaşan mültecilerin büyük çoğunluğunun nihai hedefinin Almanya olması, Avrupa’nın mülteci ve yasa dışı göç sorununu büyük ölçüde Almanya’nın sorunu yapıyor.
Devamı
Türkiye'ye dair hem yurt dışında hem de yurt içinde algı uzun süredir Türkiye'nin "hakikati"nin önüne geçmiş durumda. Siyasetin ağırlığını her yerde hissettirdiği bir çağda "Siyasi güç karşısında hakikatin şansı pek azdır" diyen Arendt'i doğrulayan zamanlardan geçiyoruz.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 'Avrupalı devletler, kanaat önderleri ve karar alıcılar İslam'ı bir güvenlik tehdidi, Müslümanları da potansiyel suçlu olarak görmekten vazgeçmelidir' dedi.
Avrupa İslamofobi Raporu’nun beşinci sayısı olan bu çalışma, 2019 yılında Avrupa’da İslamofobi’nin genel bir değerlendirmesini içermesinin yanı sıra, neredeyse tüm AB üyeleri ile 32 ayrı ülkedeki islamofobik gelişmeleri incelemektedir.
ABD'nin Minneapolis şehrinde George Floyd'un polis şiddeti nedenli ile katledilmesi ABD'nin genelinde infiale neden olmuştur. ABD'nin yaklaşık 150 şehrinde protesto eylemleri yapılmış ve birçok şehir vandallık eylemlerine sahne olmuştur.
Yeni kurulan partiler, bugüne kadar muhalefetin AK Parti ve Erdoğan için yaptığı her eleştiriyi sahiplendiler. Var olanın üzerine yeni bir eleştiri getirme ihtiyacı bile duymadılar. Peşine takılma siyaseti ile CHP destekli bir yol haritası üzerinden mevzi kazanmaya çalışıyorlar.
Devamı
Çin’de en üst yasama ve danışma organlarının bir araya geldiği Ulusal Halk Kongresi'nde alınan kararlar ve verilen mesajlar, ABD-Çin hattındaki gerilimin daha da artacağının işareti.
Devamı
Geçtiğimiz hafta Ankara Barosu'nun Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın yaptığı bir açıklama üzerinden görünüşte eşcinsellerin hakları üzerinden Türk kamuoyu yeniden din-gericilik-ilericilik tartışmalarına şahit oldu. Ancak söz konusu açıklamada yer alan bazı ifadeler ve cadı yakmak gibi Ortaçağ Hristiyan Ortaçağ pratiklerine yapılan atıflar, bu zihin dünyasının yerliliği ve bu tartışmanın sahiciliği hakkında soru işaretleri oluşturdu.
Avusturya hükümetinin, Kovid-19 kaynaklı sağlık krizi aylardır “geliyorum” demesine rağmen zamanı iyi kullanmadığı ve gerekli adımları atarak dersine iyi çalışmadığı, kriz Avrupa’da da patlak verdiğinde görülmüş oldu.
2019 Aralık-2020 Mart arasında Çin’in koronavirüsle (Covid-19) mücadelesi, alınan önlemler, ihmaller ve salgının uluslararası sisteme yansımaları oldukça çok tartışıldı. Yaklaşık üç ay süren ağır karantina uygulamaları ve tedbirlerle birlikte Çin 2020’nin Mart ortasından itibaren virüse karşı bir şekilde zaferini ilan etti.
Kovid-19 krizi küresel ekonomik yapıyı farklı kanallardan etkileyebilir. Bu şok dalgasının ülkeler üzerindeki etkisi farklı derecelerde hissedilecek.
Çin, artık sadece söylem düzeyinde kalmayan ve Batı merkezli sisteme meydan okuyan bir alternatif olarak adımlar atıyor ve özellikle ABD tarafından yoğun eleştirilere maruz kalıyor.
Bu krizin şüphesiz en büyük itibar kaybına uğrattığı aktörler ise uluslararası kurumlar, bölgesel örgütler ve çok uluslu şirketlerdir.
Avusturya Koronavirüs salgınına karşı hangi önlemleri aldı? Avusturya’nın aldığı önlemler etkili oldu mu? Koronavirüse karşı Avusturya halkı nasıl reaksiyon göstermiştir? Koronavirüs önlemlerinin insan hak ve özgürlükleri açısından sıkıntılı noktaları nelerdir? Avusturya’nın Koronavirüs karşısındaki tutumunun AB’nin geleceğine etkisi olur mu?
Türkiye'nin uzun yıllardır başarıyla üstesinden geldiği mülteci meselesi, gelinen aşamada ciddi zorluklara yol açmaktadır. Türkiye bu yükün altından kalkabilmek adına Avrupa ülkelerine sorumluluk paylaşma çağrısında bulunmasına rağmen Avrupa ülkelerinin gerekli adımları atmamasının ardından Ankara mültecilerin ülkeden çıkışlarını engellememe kararını almıştır.
Koronavirüs tehlikesinin de yaygınlaştığı bir dönemde Avrupa’nın, mültecilerin evlerine dönmesini mümkün kılacak adımlara destek vermek yerine, Türkiye’nin bu sorunu ortak çözme konusundaki çağrılarına kulaklarını tıkaması anlaşılır gibi değil.
Avrupa kurumları ve siyaseti öylesine hantal ve öylesine bölünmüş ki, tek bir stratejik plan çerçevesinde toplanması imkansıza yakın..
Dün akşam Moskova'da varılan mutabakat şunu da netleştirdi: Batı başkentleri İdlib'teki sivillerin ve Suriye'nin geleceği için Ankara'nın politikasına destek vermeli.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey, "İdlib'de Türkiye gibi ABD'nin, Arap dünyasının, AB ve NATO'nun da sorumlulukları var. BM liderliğinde siyasi bir çözüm olmasını istiyoruz. Bir askeri çözüm kabul etmiyoruz." dedi.