Bünyamin Keskin: Almanya Erdoğan'ı Tehlike Olarak Görüyor

Türkiye Almanya arasında yaşanan krizi SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü’nden Bünyamin Keskin yorumladı.

Devamı
Bünyamin Keskin Almanya Erdoğan'ı Tehlike Olarak Görüyor
Avusturya Balkanlar ın İslamlaşmasından Rahatsızmış

Avusturya Balkanlar’ın İslamlaşmasından Rahatsızmış!

Avusturya savunma bakanı Doskozil’e göre; Avrupa Birliği Balkanlar üzerindeki etkisini kaybederken buna karşılık Türkiye'nin etkisi artıyor

Devamı

Gözlemcilerin gözden kaçırdıkları temel nokta, aşırı sağın oldukça uzun bir süredir Avrupa'da siyasi gündemi belirleyen esas güç haline geldiği gerçeğidir.

İslamofobya bugün Batı'daki Müslümanların özellikle gündelik yaşamlarında daha da görünür hale gelerek, okul, iş yeri, cami, toplu taşıma araçları ve sokakta Müslümanlara yönelik fiziki saldırılarla somut bir düşmanlık halini almıştır.

Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel iki ülke ilişkilerinin düzelmesi için adım atması gereken taraf Almanya olduğu için Ankara’dan beklediği tavizi alamadan dönmek zorunda kaldı.

Türkiye ile AB ilişkileri geçmişi incelendiğinde, AB’nin ve AB üyesi ülkelerin belki de tarihinin hiçbir döneminde bir ülkenin iç siyasetinde bu kadar açık ve militanca bir tavırla pozisyon aldığı görülmemiştir.

Analiz: Hollanda’da İslamofobi

Bu çalışma 2016 yılında Hollanda’da Müslümanlara ve İslam dinine karşı ayrımcı ve düşmanca tavırları içeren olayları tartışmaktadır.

Devamı
Analiz Hollanda da İslamofobi
İslamofobi AB'nin Yeni Kriteri

İslamofobi: AB'nin Yeni Kriteri

İslamofobi artık retorik düzeyde bir nefret söylemi olma eşiğini çoktan aştı ve Müslümanlara yönelik fiziki saldırılarda kendini gösteren somut bir düşmanlık halini aldı.

Devamı

Bütün Avrupa’da etkisini artıran İslamofobik partiler ve siyasetçilerin söylemleri tüm Avrupa kurumlarını ve bu arada yargı organlarını da etkisi altına almaktadır.

Batı’da artan bu İslam düşmanlığının sadece o ülkelerde yaşayan Müslümanları hedef almayacağı, İslam ülkelerine yönelik saldırgan politikaların artmasına da yol açacağı beklenmelidir.

Avrupa İslamofobi Raporu”nun ikinci sayısı Irkçılık ve Ayrımcılık ile Mücadele Günü olan 21 Mart’ta çıktı.

Wilders ve Petry gibi ırkçılar tarafından yönetilen bir Avrupa mı, yoksa Rutte ve Merkel tarafından yönetilen mi?

Almanya son dönemde referandum meselesinde diplomatik nezaketi tamamen bir kenara bırakarak doğrudan taraf olmuş durumdadır.

Batılı ülkelerin, referandum öncesi agresyon derecelerini artırması manidar. Alman devlet televizyonu ARD’nin açıkça hayır kampanyası yapmasını başka tarafa yormak mümkün değil.

Diasporadaki sosyal ve ekonomik sermayeleri göz önünde bulundurulduğunda örgütün sadece ülke içerisinde pasifize edilmesinin sorunu bütünüyle çözmeyeceği açıktır.

ABD'nin Obama döneminde Ortadoğu'da kaybettiği ağırlığını yeniden kazanması için Trump'ın Türkiye ile ilişkilerde tamirat süreci yürütmesi lazım.

Birkaç yıldır ülkemiz tarihin akışının hızlandığı bir dönemden geçiyor. Bir yıla o kadar çok şey sığıyor ki geriye baktığınızda yaşananları ihata etmekte zorluk çekiyorsunuz.

Artık o kadar takıntılı bir hal aldı ki BAE operasyonları, Arap dünyasındaki birçok kesim hatta Türkiye karşıtı çevreler bile BAE’nin artık kabak tadı vermeye başladığını söylüyor.

Nasılsa imaj çağı! Nasılsa ilk izlenim her şeydir! Eh, iktidarın "strateji"si varsa, onların da "taktiği" var! Değil mi ama?

Siyasi kutuplaşma ile söylemsel marjinalizasyonun toplumda bulduğu karşılık, absürt adayların ön seçimleri kaybetmesi veya seçimleri orta yolcu isimlerin kazanması ile ortadan kaybolacak gibi değil. Bu ayrımcı, izolasyonist ve arogan siyasi söylemin popülist politikacıların aracı olması aslında ABD’nin gerilemesi tartışmalarını bambaşka bir yörüngeye çekmiş durumda.

Darbelere ve askeri müdahalelere ABD yönetiminin bakışı Soğuk Savaş sonrasında da çok fazla değişiklik göstermedi. Literatüre bizzat darbe yapıcıların ağzından “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat sürecinde de ABD ve Batı dünyası kendinden beklenilen prensipli duruşu gösteremedi.