Türkiye ekonomisi küresel ticaretteki zayıflık, 15 Temmuz başarısız darbe girişimi ve ciddi jeopolitik risklerin gölgesinde 2016 yılının ilk yarısında önemli bir büyüme performansı gösterirken, darbenin gerçekleştiği üçüncü çeyrekte kısmi bir daralma yaşamıştır.
Devamı
Twitter 2016'nın ilk yarısı için şeffaflık raporunu yayınladı. Rapor hangi devletin Twitter'dan ne kadar bilgi talep ettiğini, Twitter'ın bu taleplerin ne kadarını karşıladığını ve devletlerin talebi ile ne kadar tweeti sildiğini ve engellediğini gösteriyor.
Devamı
Tüm olumsuz sürece rağmen, güçlü ekonomik yapı sayesinde simge projelerin hayata geçirildiği bir yıldı 2016.
Türkiye ekonomisinin uzun vadeli dönüşümüne serinkanlılıkla bakabildiğimizde, güçlü finansal düzenleme yapısı, bankacılık sistemi ve mali disiplin uygulamasının makroekonomik krizlere karşı güçlü bir koruma oluşturduğunu görebiliriz.
Türkiye'nin Sünni aşiretlerle, Suudi Arabistan'ın Mukteda Sadr grubuyla kurduğu ilişkiler İran'ın Irak'ta dengeleneceği bir dönemin habercisi.
2016 yılı üçüncü çeyrekte gerçekleşen ekonomik daralmanın kaynağı nedir? Gerçekleşen ekonomik daralma sonucunda Türkiye’nin dünyadaki sıralaması nedir? 2016 yılı için hedeflenen ekonomik büyüme oranı bundan nasıl etkilenir?
Genişleme perspektifini kaybeden bir AB, mevcut sınırları ve bütünlüğünü koruma konusunda da zorlanacaktır.
Devamı
Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı sonrasında inşa ettiği mülteci hakları, çok kültürlülük ve insan hakları gibi liberal değerlerin hepsi büyük bir sınamadan geçiyor.
Devamı
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş Avrupa'da siyasi durum üzerine değerlendirmelerde bulundu.
SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Brexit sonrası İngiltere üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Avrupa’yı, yönetim istikrarı açısından Türkiye’ye örnek gösterecekseniz, siyasal krizleri aşmak için sistemini değiştiren Fransa’nın deneyimini ya da diğer ülkelerdeki mevcut sistem krizlerini anlatarak işe başlayın.
SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Yrd. Doç. Dr. Bayraklı: “Fransa'da İslamofobik saldırılar 2015 yılında yüzde 500 arttı”
Ne Trump çok matah bir seçenek. Ne de Avrupa sağı. Her ikisi de en başta Müslümanlara düşman. Ama bunlar aynı zamanda Batı'nın kendi defoları.
İlerlemesine ya da en azından ilerleme hızına dair ümitlerin zayıfladığı TTIP'in üzerine, bir de Trump'ın serbest ticaret tantanası gelince, anlaşmaya dair algılar iyice bir sersemlemiş oldu.
Brexit ve Trump'ın ABD başkanı seçilmesi ile yoğunlaşan rüzgar Avusturya ve İtalya'da siyasi kırılmalar ile yeni bir evreye girdi.
Türkiye diskurunda “devletin başı” için tercih edilen isim konusundaki güncel etken, “yönetim biçimi” değil, aksine, “hükûmet sistemleri” ile ilişkilendirilmesidir.
Kur savaşı ile ticaret rekabetinde kendilerine daha avantajlı bir pozisyon sağlamayı hedefleyen ülkeler, bu yolla ulusal paralarının değerini düşürerek ihracatlarını artırmaya çalışıyor. Bu politika “rekabetçi devalüasyon” olarak adlandırılıyor.
AB’nin Türkiye ile ilgili politikasını “Dostunu yakın tut ama düşmanını daha yakın tut” politikası olarak nitelendirmek mümkündür. Diğer taraftan Türkiye haklı olarak yıllar boyunca derinleşmiş olan ekonomik ve teknolojik bağımlılıklardan dolayı AB ile köprüleri atmamaya özen gösteriyor. Böylece ortaya sürekli krizler ve iniş çıkışlarla malul tuhaf bir ilişki biçimi çıkıyor.
Avrupa siyasetinin ve medya dünyasının önde gelen aktörlerine baktığımızda daha önce Türkiye’de, Mısır’da ve Cezayir’de yaşanan darbe örneklerinde olduğu gibi hareket ettiklerini, kararlı bir şekilde darbeye karşı çıkmak yerine darbe sonrası iktidarın kim olacağına odaklanarak ikircikli bir politika izlediklerini görüyoruz.
Bundan üç ay önce Michael Rubin gibi tipler darbe lafını ettiğinde hepimiz çok sinirlendik. Bu tip adamların bir provokasyon peşinde olduklarını düşündük. Hayal kurduklarını söyledik. Islık çalarak darbe çağırdıklarını hep biliyorduk. Ama bu ıslığa koşanların olacağını bilmiyorduk. Çünkü olabilecek bir şey değildi.
Amerika’daki kurumları aynen getirip Amerikan modelini getirdim deseniz de o Amerikan modeli olmaz. Türkiye modeli olur. Çünkü her toplumun sosyokültürel ekonomik yapısı, tarihsel özellikleri ve uluslararası ilişkilerde konumlanması farklı olduğu için o sistemin işleyişi de kendine özgü olacaktır.