Alman Derin Devleti Referandumun Neresinde?

Batılı ülkelerin, referandum öncesi agresyon derecelerini artırması manidar. Alman devlet televizyonu ARD’nin açıkça hayır kampanyası yapmasını başka tarafa yormak mümkün değil.

Devamı
Alman Derin Devleti Referandumun Neresinde
Martin Schulz'un Adaylığıyla Almanya da Siyaset Isınıyor

Martin Schulz'un Adaylığıyla Almanya’da Siyaset Isınıyor

Avrupa Parlamentosu eski başkanı Martin Schulz Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin başbakan adayı olması Alman siyasetine ve Eylül ayındaki seçimlere epeyce heyecan ve hareketlilik getirdi.

Devamı

Trump-Abe görüşmesinin ekonomik sözler kısmında nispeten hafif kaldığını ve bolca geçen “ittifak” kelimesinin daha ziyade bölgesel siyasi ve askeri yansımalarla ilgili durduğunu söylemek gerek.

Afganistan'da son dönemde, hem müdahil aktörler hem de eylemlerin dozu bakımından artan şiddet olayları, teröre karşı küresel savaşın odağında yer alan ülkedeki güvenlik durumunu yeniden uluslararası gündemin ilk sıralarına taşıdı.

Tüm bu karmaşanın içinde Türkiye gruplaşmaları iyi takip etmeli. Ve kendini bağlamaktan ziyade diğer ülkelerin birbiriyle kamplaşmalarını izlemeyi öncelik haline getirmelidir.

Doğruyu dile getirmeli. Ancak çok hızlı bir şekilde Trump karşıtı bir kamplaşmaya sürüklenmekten de kaçınmalı. Trump son derece sert bir şekilde gündeme girecek.

Müstemleke Medyasının Theresa May Şoku

Onlar, Batılı devletlerin liderlerinin Türkiye'ye ayar verdiği günleri özlüyorlar. Bunun için yanıp tutuşuyorlar.

Devamı
Müstemleke Medyasının Theresa May Şoku
Avrupa nın En Güçlü İki Kadınının Türkiye Ziyareti

Avrupa’nın En Güçlü İki Kadınının Türkiye Ziyareti

May ve Merkel’in yolu Türkiye’ye düşüyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ilk defa Türkiye’ye geliyorlar. Kendi çıkarları gerektirdiği için, bu ziyaretlere kendileri ihtiyaç duydukları için geliyorlar.

Devamı

Rusya’nın askeri desteği öncesi dahi Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne karşı olumsuz tavır takınan Haftar’ın, müdahale sonrasında bu tavrını daha da sertleştireceği ön görülebilir.

Erdoğan, Afrika'daki kapasite inşasını, girişimciliği ve kalkınmayı gittiği ülkelerin sorumluluğunu taşıyan bir ruh haliyle anlatıyor.

Referandumlar, demokrasinin işletilmesinin en önemli araçlarıdır. Doğrudan demokrasi uygulamalarının tipik bir özelliği olsa da, önemli konularda temsili demokrasilerde de başvurulan bir yöntemdir.

Bütün Avrupa’da bir tedirginlik hâkim. Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in yeni Fransız Cumhurbaşkanı olması ihtimali Avrupa Birliği için felaket senaryosunun başlangıcı anlamına gelecek.

Trump dönemi büyük bir belirsizliğe işaret ediyor ve bu dönemdeki ABD politikalarının Türkiye’ye yansımaları konusundaki öngörüler spekülasyondan öteye geçemiyor.

Birkaç yıldır ülkemiz tarihin akışının hızlandığı bir dönemden geçiyor. Bir yıla o kadar çok şey sığıyor ki geriye baktığınızda yaşananları ihata etmekte zorluk çekiyorsunuz.

Müesses nizama eleştiriyle gelen Trump, seçim döneminde söyledikleri ile kurduğu kabinenin yaklaşımlarını uzlaştıracak bir yolda yürüyecek.

İçinden geçtiğimiz süreç, devleti kuruluşundan itibaren tahakküm altına alan ve topluma kapatan oligarşik rejimin tasfiyesi ve ülkenin gerçek anlamda cumhuriyete doğru yol almasıdır.

‘Brexit referandumu’ ile ABD başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanması, Avrupalı devlet adamları ve politikacılarını, kıtanın güvenliği konusunda yeniden ortak savunma sistemleri düşüncesini canlandırma arayışı içerisine itti.

Türkiye bir anlamda değişecek ilişki tarzının öncüsü durumunda. Ayrıca, Suriye'de ateşkes ve Astana Süreci'nin Batılı ülkeleri dışarıda bırakmasının rahatsızlığını sorularda hissettim.

Şu an dünyanın tek süper gücü sistemden uzak. Bazı bölgelerde kurduğu güvenlik şemsiyesini geri çekti. Bölgeler iç gerginliğe savruldu. Fakat uluslararası sistem hala tek kutuplu olduğundan bölgelerde doğacak çatışmalar bile bölgesel kalacaktır.

Obama, Rusya'nın sürekli önünü açmıştı. Geçen hafta 35 Rus diplomatı Amerika'dan sınır dışı etme kararı aldı. Soğuk Savaş'ta bile eşine az rastlanır bir sertliktir bu.

Kur savaşı ile ticaret rekabetinde kendilerine daha avantajlı bir pozisyon sağlamayı hedefleyen ülkeler, bu yolla ulusal paralarının değerini düşürerek ihracatlarını artırmaya çalışıyor. Bu politika “rekabetçi devalüasyon” olarak adlandırılıyor.