Analiz: Birleşik Krallık Erken Genel Seçimleri

Bu çalışma 8 Haziran 2017 tarihinde Birleşik Krallık’ta gerçekleşecek olan erken genel seçimleri tüm boyutlarıyla analiz etmektedir.

Devamı
Analiz Birleşik Krallık Erken Genel Seçimleri
Avrupa da Hareketli Zamanlar

Avrupa’da Hareketli Zamanlar

Avrupa ekonomisi yavaş da olsa kendine gelmeye çalışırken, ECB’den gelen açıklamalar da elbette dikkatle izlenmeye devam ediliyor.

Devamı

Almanya Türkiye’ye karşı öylesine sert oynuyor ki, uzlaşıya varmak için boş alan bırakmıyor. Neredeyse her aşama ve her grup Türkiye’ye karşı açık düşmanlık içeren beyanatların parçası oluyor.

Sadece Batı dünyası ile Doğu dünyası arasında bir mücadele yok. Aynı zamanda Batı dünyasının içinde de çok ciddi mücadele var.

Mayıs döneminde sektörlerin çok büyük bölümünde irili ufaklı ihracat büyümeleri var. Bu durum, ihracattaki canlanmanın yayılmış bir görünüm vermesi açısından önemli…

Brüksel zirvesinde, teörle mücadelede istihbarat paylaşımının önem ve gereğine yoğun vurgu yapılması, NATO’nun terörizmle mücadele stratejisindeki en önemli güncellemelerden birisi olarak kabul edilebilir.

Merkel’in “Endişesi, Avrupa’nın “Kaderi”

Brexit olsa bile, Macron'un cumhurbaşkanı seçilmesiyle AB içinde Almanya- Fransa liderliğinin devam edeceği söylenebilir.

Devamı
Merkel in Endişesi Avrupa nın Kaderi
Alman Yayılmacılığı mı

Alman Yayılmacılığı mı?

Avrupa'nın en güçlü ekonomisi tabii ki bir ordu kurabilir. Ancak böylesi adımlar atması tüm Avrupa siyasetinin dengelerini alt üst etmek anlamına gelir.

Devamı

Trump'ın asıl niyetinin daha ziyade İran'ı çevreleme için Araplarla İsrail'i yakınlaştırma olması kuvvetle muhtemel.

Maalesef terör var olmaya devam edecek. Suriye gibi bir terör kaynağı varken, hiçbir ülke güvende olmayacak.

Kurz’un ironik ‘anti-establishment söylemi’ ile düzen karşıtlığı imajını parlatmaya çalışması kesinlikle zamansız ve sebepsiz değildir.

İçeriye yatırım çekme isteğimiz mütemadiyen sürerken, sınırların dışına taşma girişimlerimiz de şüphesiz yerinde durmuyor.

Popülizm yükseliyor. Popülizm günden güne "politik doğruculuk"la hayatiyetini sürdüren merkez siyaseti yutuyor. Siyasetin merkezi dönüşüyor.

Türkiye'nin merkezi rolü giderek artıyor, Çin'in, Rusya'nın, ABD'nin küresel sistemdeki rolleri de yeniden tanımlanıyor. Peki ya Avrupa? Avrupa ortada yok!

Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçiminin 23 Nisan'da yapılan ilk turunda beklenildiği gibi hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı ve en çok oyu alan Macron ile Le Pen ikinci tura kaldı.

Türkiye ile AB ilişkileri geçmişi incelendiğinde, AB’nin ve AB üyesi ülkelerin belki de tarihinin hiçbir döneminde bir ülkenin iç siyasetinde bu kadar açık ve militanca bir tavırla pozisyon aldığı görülmemiştir.

Batı merkezci, oryantalist zihinleriyle meseleyi analiz etmeye çalışıyorlar ve “evetçilerin gerçeği göremeyen cahiller olduğu” sonucuna varıyorlar.

Halkoylaması bitti, EVET kazandı, hem Türkiye hem de dış dünya Türkiye’nin yeni gerçekliğine adapte olmaya çalışmaya başladı. Ya bundan sonrası?

Tarihsel süreçte, ülke içerisindeki güç mücadelesinin doğurduğu siyasi entrikalarda, çoğu zaman istihbarat örgütlerinin önemli rolü olmuştur.

İslamofobi artık retorik düzeyde bir nefret söylemi olma eşiğini çoktan aştı ve Müslümanlara yönelik fiziki saldırılarda kendini gösteren somut bir düşmanlık halini aldı.

Yeni teknolojiler, gözetim potansiyelini sürekli artırmakta ve böylece bir taraftan devletlerin ulusal güvenliklerini etkileyecek boyutta siber operasyonlar söz konusuyken, diğer taraftan da içinde yaşadığımız gözetim toplumunun sınırları genişlemektedir.