Ankara'ya yeni elçi Eylül'de mi?

Türk-Amerikan iliÅŸkileri oldukça dinamik bir süreçten geçiyor. Ä°ki ülke iliÅŸkilerinin stratejik ortaklıktan model ortaklığa geçiÅŸinin sancıları zaman zaman sorun, zaman zaman kriz, zaman zaman da karşılıklı destek ÅŸeklinde kendini gösteriyor. Ä°ran ve Ä°srail konusunda iki ülke arasında yaÅŸanan fikir ayrılıklarına, bir de ABD'nin Ankara'ya atadığı büyükelçinin Senato tarafından onaylanmaması da eklendi. Bu konu önümüzdeki bir aylık süreç içerisinde sonuçlanmayı beklerken, ABD'nin elçisinin olmadığı bir ülke ile iliÅŸkilerinde önemli sorunların ortaya çıkma potansiyeli de artmış oldu.

Devamı
Referandumun Mesajı Yeni Siyaset Yeni Türkiye

Referandumun Mesajı: Yeni Siyaset, Yeni Türkiye

Referandum sürecinin ve sonucunun, Türkiye’nin siyasal gündemine yerleÅŸtirdiÄŸi yeni siyasal deÄŸerin ‘vesayet-demokrasi’ mücadelesi olduÄŸu açıktır.

Devamı

Türkiye'de son yıllarda yaÅŸanan siyasi mücadele, ulusalcılara ve atası olan sol Kemalist düÅŸünsel geleneÄŸe, yaratıcılık açısından altınçaÄŸ yaÅŸatıyor. Kazanmak için çalışmanın da gerektiÄŸi son dönemde bu gelenek yıllarca sakladığı yaratıcılığı daha rahat kullanmaya baÅŸladı. Bu yaratıcılığın en baÅŸarılı örneÄŸi ise hiç ÅŸüphesiz "mahalle baskısı" kavramıydı. Siyaseti yaÅŸam tarzına indirgeyen bu icatla, çıkarları, siyasi çizgisi, siyaset , toplum ve kültür algısı farklı bir çok kiÅŸi, yaÅŸam tarzı üzerinden korkutularak ulusalcı siyasi çizgiye getirildi. Bir çok kesim bu tür paranoyalar yoluyla, demokrat ulusalcı çizgi için dolgu malzemesi olarak kullanıldı. "Mahalle baskısı" kavramının faydaları bununla bitmedi. Bu kavram sadece içeride kullanılan bir siyasi araç olarak iÅŸe yaramadı, aynı zamanda dışarıda da kullanıldı.

Irak, Saddam'ın Kuveyt'e girdiÄŸi AÄŸustos 1990'dan, iÅŸgalci muharip ABD askerlerinin sayısının 50 bine indirildiÄŸi AÄŸustos 2010'a ve bugüne kadar, farklı önceliklerle olmakla birlikte Amerika'nın gündeminden hiç çıkmadı. Lakin bu gündemlerin hiçbirinde Amerika için belirleyici olan Irak deÄŸildi. Hatta Amerika ile Irak arasında bilinen doÄŸrudan ciddi bir sorun alanının olmadığı bile söylenebilir. Bu çerçevede, Irak, ABD açısından her zaman bölgesel jeopolitiÄŸin asli dengesi içinde fer'i bir unsur olageldi. Ne Ä°ran-Irak Savaşı'nda ABD'nin Saddam'a verdiÄŸi destek Irak ile iliÅŸkiliydi, ne de Saddam Kuveyt'e girdiÄŸinde II. Dünya Savaşı sonrası oluÅŸturulan en büyük askeri ittifakın tam anlamıyla Irak'la bir alakası vardı. Ne 3 Haziran 1997 tarihli açık mektupla Yeni Amerikan Yüzyılı Projesine imza atan Elliott Abrams, William J. Bennett, Jeb Bush, Dick Cheney, Eliot A. Cohen, Francis Fukuyama, Donald Kagan, Zalmay Khalilzad, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz gibi isimler Irak'a rol biçerken, ne de aynı isimler 26 Ocak 1998'de Clinton'dan Saddam iktidarının yıkılmasını isterlerken Irak asıl meseleleriydi. Ne ABD'nin 13 yıl sonra (2003) Irak'ı iÅŸgal etmesi ne de 2010 AÄŸustos'unda kısmen çekilmesi Irak ile alakalıydı.

Referandum sonucuyla ilgili deÄŸerlendirmelerde daha çok MHP'nin baÅŸarısız olduÄŸu tezi öne çıkarılsa da, Baykal sonrası dönemde oluÅŸturulan iyimser hava düÅŸünüldüÄŸünde, CHP de baÅŸarısızlar listesinde yer almaktadır. HAYIR cephesinin liderliÄŸini üstlenen CHP, arkasına aldığı AK Parti karşıtı koalisyonla beraber, referandumda AK Parti'nin yenilgiye uÄŸratılacağına o kadar inanmıştı ki, çıkan sonuç MHP'den öte CHP'yi hayal kırıklığına uÄŸrattı. Referandum, CHP açısından KılıçdaroÄŸlu'nun liderlik potansiyelini ölçme denemesiydi ve görülen o ki, KılıçdaroÄŸlu bu testten baÅŸarılı bir sonuç alamadı. KılıçdaroÄŸlu, CHP'ye oy verenlerin daha coÅŸkulu oy vermelerini saÄŸlamanın yanında, yeni arayışlara girmiÅŸ Alevileri CHP'ye geri çekti ve son dönemde aldığı darbelerle gardı düÅŸmüÅŸ imtiyazlı kesimlerde yeni bir umut yarattı. Buna karşın, muhtemel bir CHP iktidarından kaygı duyan kesimleri birleÅŸtirerek, uzun süredir ertelenen milliyetçi-ülkücü- ulusalcı ayrışmasını tetikleyip, güçlü müttefiki MHP'yi zayıflattı. KılıçdaroÄŸlu bu referandum sonucuyla AK Parti'nin 2011 seçimlerindeki muhtemel galibiyetini tahkim etti. Kısacası KılıçdaroÄŸlu, getirdiÄŸi kadar götürdü, eklediÄŸi kadar çıkardı. KılıçdaroÄŸlu'nun kendisinden beklenen yüksek baÅŸarıyı gösterememesinin birçok toplumsal ve siyasal nedeni var. Ancak toplumsal algıdaki CHP imgesini deÄŸiÅŸtirememesi KılıçdaroÄŸlu hanesine yazılan en büyük eksi puan oldu. Bu çerçevede, KılıçdaroÄŸlu'nun referandumdan çıkaracağı birinci ders, CHP'nin "rejim muhafızı parti" algısını deÄŸiÅŸtirmeden kitlelere açılmasının mümkün olamayacağıdır.

Ä°liÅŸkilerdeki sorunun aşılması için, Türkiye'nin de ABD ile iliÅŸkilerin nereye gittiÄŸini acilen ve açıkça tartışması gerekiyor.

2010 Referandumu: Siyasi Partilerin Tutumları

Referandum süreci Türkiye’deki siyasi yapıyı kökünden sarsacak dinamikleri harekete geçirdi.

Devamı
2010 Referandumu Siyasi Partilerin Tutumları
Ortadoğu'nun İlham Kaynağı Türkiye

Ortadoğu'nun İlham Kaynağı Türkiye

Türkiye'nin özellikle 2002'den bu yanaki performansı Arap dünyasının ülkemize bakışını olumlu yönde deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir.

Devamı

Araplar ve Türkler, yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliÄŸinin birer unsuru olarak yaÅŸamışlardır ve kültürel ve dini algıları çok büyük ölçüde bu egemenlik altında ÅŸekillenmiÅŸtir.1920’li yıllara gelindiÄŸinde ise gerek Türkiye Cumhuriyeti gerekse bazı Arap devletlerinin kurucuları bölgedeki siyasi haritaları deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ve bu da modern Türkiye’de yeni bir Arap algısının ortaya çıkmasına neden olmuÅŸtur. Bu makale Arapların gözündeki modern Türkiye’ye bakışın dört temel esasa dayandığını açıklamaktadır; Osmanlı geçmiÅŸi-Kemalist döneme ait miras-SoÄŸuk savaÅŸ döneminde yaÅŸanan çatışma ve ittifaklar ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidar süreci. Makalede Türkler ve Arapların karşılaÅŸtıkları zorlukları artık bir imparatorluÄŸun unsurları olarak deÄŸil, farklı milletler olarak çözmeleri gerektiÄŸi sonucuna varılmaktadır.

BaÅŸbakan’ın yeni dönemde tarih yapan, öncü bir rol üstlenip toplumu üçüncü deÄŸiÅŸim projesine ikna etmesi gerekiyor. Türkiye siyasetinin en buhranlı dönemlerinden birinde kurulan ve toplumun deÄŸiÅŸim talebini siyasi bir projeye dönüÅŸtüren Adalet ve Kalkınma Partisi, girdiÄŸi dört seçimden birinci çıkarak kalıcı bir parti olup olmayacağı tartışmalarına net bir cevap verdi. Düzenin yeniden yapılandırılması arzusunu doÄŸru okuyan AK Parti, geçen sekiz yılda önce kendi tabanını, sonra ülkeyi önemli ölçüde deÄŸiÅŸtirdi/dönüÅŸtürdü. Adalet ve Kalkınma Partisi ANAP gibi bir dönem partisi olacağı öngörülerini boÅŸa çıkartarak Türkiye’nin ‘kadim partisi’ olma yolunda köklü adımlar attı. Bazı entelektüeller tarafından kuruluÅŸ sürecinde ‘bir konjonktür’ partisi olarak tarif edilen Adalet ve Kalkınma Partisi, bu öngörüleri boÅŸa çıkartarak Türkiye’nin ‘büyük partisi’ olma yolunda epey mesafe aldı. Partinin güçlü liderliÄŸi, kurumsallaÅŸma yolunda dezavantaj olarak görülse de ErdoÄŸan, bu dezavantajı avantaja dönüÅŸtürerek partisinin sahih ve kalıcı bir toplumsal harekete dönüÅŸmesini saÄŸladı ve bu dönemde ciddi bir AK Partililik kimliÄŸi inÅŸa etti. ErdoÄŸan ismi üzerine inÅŸa edilen AK Partililik kimliÄŸi her seçimde daha da pekiÅŸti ve siyasal bir hüviyet kazandı.

Mali Kural, ekonominin siyasal iklimden etkilenmeden, yasal çerçevelerle sınırları çizilmiÅŸ maliye politikası çerçevesinde yönetilmesidir. Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi ve sürdürülemez borç dinamikleri, kamu sektöründe mali disiplinsizliÄŸe (yüksek bütçe açıklarına) neden olmaktadır. Mali disiplinsizlik, özel sektörün de üretimini etkilemektedir. Bu durum, 2001 krizinin ortaya çıkmasının baÅŸlıca nedeni olmuÅŸtur. Kriz sonrasında uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye GeçiÅŸ Programı ve sonrasında 2002 Kasım seçimlerinde iktidara gelen AK Parti hükümetinin istikrarlı ekonomi politikaları mali disiplinin saÄŸlanmasında önemli rol oynamıştır. 2007 yılında Amerikan konut piyasalarında oluÅŸan finansal kriz, 2009 yılında derinleÅŸerek kısa sürede tüm dünyada etkisini göstermiÅŸtir. 2009 yılında dış ticarette yaÅŸanan olumsuzluklara ilaveten, özellikle çoÄŸunluÄŸu portföy yatırımları ve doÄŸrudan yatırımlar ÅŸeklinde ekonomik büyümeye katkıda bulunan yabancı sermayenin, çoÄŸunlukla ABD piyasalarına akışı Türkiye’de de ileride olası bir finansman ihtiyacını gündeme getirmiÅŸtir. Bununla birlikte yaÅŸanan süreçte büyüme hızının düÅŸmesi ve bütçe açıklarının artma eÄŸilimine girmesi de önemli mali sorunlar olarak gündemde yerini almıştır.

AK Parti’nin sözcülüÄŸünü üstlendiÄŸi siyasal deÄŸerlerin karşıtlığında kendisini üreten yeni bir siyasal kimliklenme süreci yaÅŸanmaktadır.

Bu seçimler, önümüzdeki dönemde Ukrayna’nın Rusya’ya daha yakın bir çizgide daha otoriter politikalara boyun eÄŸeceÄŸini gösteriyor.

“Söz”ün deÄŸeri sahibine göre ölçülür; yani sözün kendisi kadar onu “kimin” söylediÄŸi ve “nasıl” söylediÄŸi de önemli. Dolayısıyla doÄŸru bir sözü doÄŸru bir ÅŸekilde ortaya koyabilmek sahici bir meziyet. Bunun aksine yanlış bir sözü doÄŸruymuÅŸ gibi aktarmak ya da doÄŸru bir sözü yanlış bir biçimde iletmek ise vahim sonuçlar doÄŸuruyor. Türk medyasının en temel sorunlarından biriyle tam da bu noktada yüzleÅŸiyoruz: Medyamızda sözün özüne, yani “ne” söylendiÄŸine, tarafsız bir biçimde bakmadan ve de sözün doÄŸruluÄŸunu yeterince araÅŸtırmadan haberler üretilebiliyor.

Referandum sonrasında bugün MHP, Orta Anadolu'daki seçmeni tamamen kaybetme riskiyle karşı karşıyadır.

Kürt meselesi uzun zamandır dil meselesine indirgenmiş ve anadilde eğitim konusu yaygın biçimde tartışılırken böyle bir talihsiz ifade, tarih dışı olmaktan öteye geçemeyecektir.

 Muhafazakâr, dindar veya Ä°slamcı, adı her ne olursa olsun, Ä°slam’ın sosyo-politik bir ‘imkân’ olma özelliÄŸini dikkate alan siyasal hareketler halkın yönetime katılımını saÄŸlayarak toplumsal temsil sorununun çözümüne katkıda bulundular.

Ä°ktidar partisinin Alevi Açılımı adımına kendini yakın hissetmeyen Aleviler, siyasi merkezle iliÅŸkilerini KılıçdaroÄŸlu dönemindeki CHP üzerinden revize edebilirler.

YaÅŸanan ve ÅŸu an eksen kayması olarak tartışılan ÅŸey aslında Türkiye'nin fiziki sınırlarının, siyasi ve sosyolojik sınırlarına dar gelmesi meselesi...

Son on yılda ABD'nin yaÅŸadıklarına hızlı ama dikkatli bir bakış bile dünya sistemine dair derin deÄŸiÅŸimin fay hatlarını görmemizi saÄŸlayabilir.

CHP artık istese de eski CHP olamayacak. KılıçdaroÄŸlu'nun Baykal'dan farklı bir siyasal yaklaşım izleyeceÄŸi artık belli olmuÅŸtur.