Sistem Değişimini Sadece AK Parti mi Tartışacak?

Bırakın başkanlık ya da yarı başkanlık modeli sunabilmeyi muhalefet kendi parlamenter sistem önerisini bile getirebilmiş değil. Hem etkin yürütme sorununu çözen hem de daha "demokratik" olduğunu düşündükleri hükümet modelleri üretebilirler.

Devamı
Sistem Değişimini Sadece AK Parti mi Tartışacak
Türkiye'yi Dışarıya Şikà yet Müptelalığı

Türkiye'yi Dışarıya Şikâyet Müptelalığı

Fahrettin Altun geçtiğimiz günlerde Amerika'nın başkenti Washington'da düzenlenen konuşmacıları arasında Selahattin Demirtaş, Koray Çalışkan gibi isimlerin de bulunduğu panel özelinde, “Türkiye’yi dışarı şikâyet hastalığı”nı yorumladı.

Devamı

Sahnedeki partileri konuşurken nasıl birinin "üretici", diğerinin "yağmacı" olduğunu söyleyebilirsek, aynı zamanda bir partinin içinde yer alan farklı aktörleri de böyle tasnif edebiliriz.

2015 yılı üçüncü çeyrekte gerçekleşen ekonomik büyümenin kaynağı nedir? Gerçekleşen ekonomik büyümede Türkiye’nin dünya sıralamasındaki yeri nedir? 2015 yılı için hedeflenen ekonomik büyüme rakamı nasıl etkilenir?

Türkiye’de hukuki anlamda bir sistem değişimi yaşanması ve bu konunun netlik kazanması gerekmektedir.

Bu yeni dönemin yeni dinamiklerini görmeyen ve kendini bu yeni döneme göre konumlandırmayan her kurum veya aktörün etki gücü ve kıymet-i harbiyesi azalacak.

2016 Yapısal Reform Yılı Olacak

Eylem Planı'nda seçim vaatlerine yer verilmesi, üstelik bu vaatlerin yerine getirileceği takvimin belirlenmesi, 2016 yılıyla yeni bir icraat döneminin başlayacağının da işareti.

Devamı
2016 Yapısal Reform Yılı Olacak
Bu Zaaf DeÄŸilse Nedir

Bu Zaaf DeÄŸilse Nedir?

Bugün itibariyle, kamu otoritesi kullanan herkesin bu süreçte uyanık olma mecburiyeti var. Bu 60 kişi, nasıl kaçtı? Bunun sorumlusu kim?

Devamı

Mevcut sistem sorununun ortaya çıkardığı maliyetli siyasi ve ekonomik sorunlar 2002'den beri devam eden AK Parti'nin tek başına iktidarı ile bir derece ortadan kalkmış olsa da, sistem sorunu henüz giderilememiştir.

Analiz, 2011 yılının Ocak ayından itibaren Yemen'de siyasi değişim talepleriyle başlayan kitlesel gösterilerden Suudi Arabistan önderliğindeki uluslararası operasyona uzanan siyasal süreci analiz etmektedir.

Ä°stihbarat savaÅŸları, ihbar mektupları, suikast iddiaları, gözaltılar, sokak gösterileri, karakol baskınları, DTP’ye kapatma davası, KCK operasyonları…

Türkiye hızlı bir dönüÅŸüm yaşıyor. Bir devrim deÄŸil belki; ama büyük bir tezekkür! Maalesef bu tezekkür, tefekkür halinin sonucu deÄŸil. Ama tezekkürün neticesinde, tefekkür haline rücu edebilme umudu var. Sosyal muhayyilemiz her gün farklı siyasi açılımlar, dış politika geliÅŸmeleri, adli kovuÅŸturmalar veya son günlerde ÅŸahit olduÄŸumuz üzere siyasi gaflar üzerinden hem zenginleÅŸiyor hem de ezberlerinden kurtuluyor. Ä°mparatorluÄŸu kaybediÅŸimizin üzerinden neredeyse bir asır geçmiÅŸken travmalarımızla yeni yeni yüzleÅŸiyoruz. Ä°smini koymaya cesaret edemediÄŸimiz için, her fail-i malum sorunumuzu fail-i meçhul addedip, etrafında dolaşıp, farklı isimler takıp, kimini kırk yıl kimini seksen yıl inkar veya tehir ettikten sonra onunla yüzleÅŸiyoruz.

Türkiye'de medyanın serencamı konulu bir yazıya, kliÅŸe de olsa “Türkiye nevi ÅŸahsına münhasır bir ülke” gibi bir tespit ile baÅŸlanabilir. Zira Türkiye’de medyanın durumu da gerçekten nevi ÅŸahsına münhasır bir görüntü çiziyor. Yöntemsel olarak emperyal gururu olan ülkelerin istisnailik iddiasına delalet eden nevi ÅŸahsına münhasırlık iddiası, iyi idare edilmediÄŸi takdirde kibir ve gururun karışımına dönüÅŸebilir. Türkiye ile ilgili analizlerdeki en temel sıkıntı da buradan, yani kibir ile gururun ayrıştırılmamasından kaynaklanıyor. Bu da, kibrin, benmerkezci bir pozisyondan konuÅŸan, temelsiz, ahlakçı iddialarına karşın gururu savunanların pozisyonlarını maddi gerekçelerle ya doldur(a)mamaları ya da doldurmaya tenezzül etmemeleri durumunu ortaya çıkarıyor. Türkiye’de medyanın kendine özgülüÄŸü de iÅŸte tam bu noktada, Türkiye’nin birkaç asırdır süregelen ve hâlâ çözülememiÅŸ “gururun ekonomisi” olarak adlandırabileceÄŸimiz temel bir problemde; yani gururun nasıl, ne ÅŸekilde ve kimler tarafından üretileceÄŸi, tüketileceÄŸi, paylaşılacağı ve dağıtılacağı meselesinde kendini gösteriyor.

Milliyetçi hareketler ironik olarak düÅŸmanlar üreterek iç bütünlüÄŸünü ve sürekliliÄŸini bu düÅŸmanlar üzerinden saÄŸlar. Türkiye'de milliyetçi ideolojiyi benimseyen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) bu gerilimleri yaÅŸayan ve yansıtan bir oluÅŸum. Öncelikle MHP ve Türk milliyetçiliÄŸi arasında tam bir örtüÅŸme yaÅŸanmaması, bu partinin siyasal reflekslerini sınırlamakta. MHP bazen Türk milliyetçiliÄŸinin sınırlarını zorlayan Anadolu coÄŸrafyası dışına taÅŸan daha geniÅŸ bir Türk kimliÄŸi savunusu ile ortaya çıkarken, bazı durumlarda ülkenin sınırlarının çok ötesine ulaÅŸan siyasal ve ekonomik etki alanını anlamakta zorlanıyor.

Afganistan’da 7 Kasım Cumartesi günü yapılması planlanan baÅŸkanlık seçimlerinin ikinci turu, iki adaydan Kuzey Ä°ttifakı’na yakın Abdullah Abdullah’ın seçimlerden çekilmesi üzerine iptal edildi. 20 AÄŸustos’ta yapılan ve halen baÅŸkanlık koltuÄŸunda oturan Hamit Karzai’nin yüzde 54 oy ile önde gittiÄŸi seçimlerde en az yüzde 10 oranında sahte oy olduÄŸu tespit edilince seçimler için ikinci turun yapılacağı açıklanmıştı. Ä°kinci turda Abdullah Abdullah ve Hamit Karzai’nin karşı karşıya gelmesi beklenirken Abdullah, baÅŸkanı ve üyeleri Karzai tarafından atanan Bağımsız Seçim Komisyonu üyelerinin Karzai’ye çalıştığını, bu kiÅŸilerin görevden alınması ve yerlerine tarafsız isimlerin atanması durumunda seçimlere devam edebileceÄŸini açıkladı.

ABD’nin yeni baÅŸkanı Barack Hüseyin Obama Kahire’de Kahire Üniversitesi ve El-Ezher ortak programı ile ABD’nin Ä°slam dünyası ve Müslümanlarla iliÅŸkilerinin kurulacağı zemini anlatan 55 dakikalık tarihi bir konuÅŸma yaptı.

ABD BaÅŸkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyareti, 2003’te 1 Mart Tezkeresi’yle tam anlamıyla kopma noktasına gelen Türk-Amerikan iliÅŸkilerinde yeni bir dönemin baÅŸladığına iÅŸaret ediyor. Kanada hariç tutulursa ilk resmî dış ziyareti için Türkiye’yi seçen ABD’nin yeni baÅŸkanı, böylelikle Türkiye ile iliÅŸkilere verdiÄŸi önemi gösterdi ve ziyareti süresince verdiÄŸi mesajlarla da bu tavrını destekledi. Ziyaretin Avrupa baÄŸlamına oturtulması ise Obama yönetiminin Türkiye algısının ipuçlarını ortaya koydu.

OLDUKÇA çalkantılı geçen sekiz yıllık George W. Bush döneminin ardından, Türk-Amerikan iliÅŸkilerinde yeni bir dönemin kapısının açıldığını söylemek yanlış olmaz.

Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Yerel ya da genel, olaÄŸan ya da sıra dışı bütün seçimler gibi bu seçimler de bir "genel seçim havasında" geçti. Bunda ÅŸaşılacak ya da hayıflanacak bir ÅŸey yok. Zira Türkiye'de siyaset hiçbir zaman normal ÅŸartların bir ürünü olmadığı için, en yerel ve sınırlı meselelerin dahi genel bir niteliÄŸe bürünmesi ve kimlik, aidiyet ve grup bilinci gibi büyük konulara dönüÅŸmesi normaldir.