İstiklal Mücadelemiz Devam Ediyor

Türkiye'nin istiklal mücadelesi devam ediyor. Bu bilinçle halk sokakları, meydanları bırakmıyor. Bu ülkenin düşmanlarına fırsat vermeyeceğini gösteriyor.

Devamı
İstiklal Mücadelemiz Devam Ediyor
Batı daki Darbe Sevicilerin Çarpık Demokrasi Anlayışı

Batı’daki Darbe Sevicilerin Çarpık Demokrasi Anlayışı!

Erdoğan’ın ve AK Parti’nin hâlâ iktidarda kalmasından dolayı yaşadıkları hüsran içerisinde ne diyeceklerini şaşırmış durumda darbe sürecini yorumlamaya çalışıyorlar.

Devamı

Türkiye'deki muhalefetin sorunu şirazesinin kaymış olması. Bu millet için dertlenip bu ülke için gayret üzere olmaması. Canımızı yakan acı bir olayla karşılaştığımızda bile fırsatçılığa soyunması. Yalan ve manipülasyonlarla kendisine alan açmaya çalışması. Evet şiraze, mesele o kayan şiraze.

İslam düşmanlığı, mülteci ve göçmen karşıtlığı ile körüklenen Brexit kampanyası sonrası Birleşik Krallık'ta yabancılara yönelik ırkçı saldırılar birkaç hafta içerisinde görülmemiş boyutlara ulaştı.

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.

Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alabilmesi, finansal sistemini yenilemesi ve İstanbul'un önemli finans merkezleri içerisinde yer alması için “Ulusal Finans Sistemi Stratejisi” ne ihtiyaç artmaktadır.

Bu Ülke Kimin?

Bu ülkenin kimin olduğu gayet açık! Ve bu ülkenin sahipleri Suriyeli mültecilerin uygun bir program ve esaslar çerçevesinde vatandaş olmasını istiyorlar. Sadece duygusal değil, akılcı bir perspektifle de istiyorlar.

Devamı
Bu Ülke Kimin
Biz buradayız burada olacağız

Biz buradayız, burada olacağız

Ülkece, milletçe yaşadığımız sorunlar var ve gerçek. Türkiye'nin dikensiz bir gül bahçesi olduğunu kimse söylemiyor. Fakat bu bahçeyi yaban otlarından temizlemek için canla başla uğraşanları da millet görüyor.

Devamı

Ana muhalefet liderinin ‘Gezi mizahı’ olarak nitelendirdiği şeye yakından bakalım. Küfür ve hakaret eden, karakter suikastı yapan, insanların değişmesi mümkün olmayan doğuştan gelen yani bir tercih olmayan fiziksel özellikleri ile dalga geçen, kutsala saygısı olmayan bir mizah...

Ortadoğu'yu kasıp kavuran şiddet dalgası ve kaosun yarattığı DAİŞ'in güçlenmesinden Türkiye'yi sorumlu tutmak için kötü niyetli olmak yetmez, açık açık yalan söyleyip gerçekleri eğip bükmek gerekiyor.

Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.

Derler ki ‘gerçeklerin bir huyu vardır, eninde sonunda ortaya çıkar’. Gerçeği söylemeyen ülkenin tescilli asparagasçısı Cumhuriyet olunca, gerçekler daha da çabuk ortaya çıkıyor.

Uluslararası sistemin anarşik ortamında güvenliği garanti edecek asıl faktör güçlü bir ekonomik ve askerî yapıya sahip olmaktır ve bunu sağlamak için de önce içeride ve dışarıda istikrara ihtiyaç vardır.

Gönül isterdi ki muhalefet partilerimizin ufku ‘güzellik yarışması’ finalistlerinden hâllice olsun!

Ülkemizin geleceğine "zenginlik" katacak bir hususu 2013 sonrası derinleşen fay hatlarını patlatacak kibrit ateşine çevirmek isteyenlere karşı dikkatli olunmalı.

PKK’nın lider kadrosunun tasfiyesi örgüte çok büyük ölçüde zarar verebilir ancak bu örgütün top yekûn tasfiye olacağı ve çözüleceği şeklinde yorumlanmamalı.

İnsanın beline bomba sarmak, bomba bulunamazsa eline otomatik silah verip sivillerin arasına salmak, o da olmazsa bir TIR’ın şoför mahalline oturtup kalabalığın üzerine sürmek… Metotlar değişiyor ancak kendini “feda etmeye” hazır bir insan, değişen metotların merkezinde yer alıyor.

Türkiye “15 Temmuz 2016” gecesi zulmün ve adaletin en yoğun hâlini peş peşe yaşadı. Devlet içinde örgütlenen paralel terör çetesi, haşhaşi sıfatının hakkını verircesine bir gözüdönmüşlükle, millete silah doğrulttu.

Cumhurbaşkanının liderliği darbenin püskürtülmesinin en önemli ayaklarından birisiydi. “Dik dur eğilme, bu millet seninle” sloganları vücut buldu, ete-kemiğe büründü.

Bu süreci "Erdoğan'a yarayacak" kaygılarıyla heba edeceklere ve Türkiye'yi sınırlandırmak isteyen uluslararası kampanyalara karşı uyanık olunmalı.

Muhalefet partileri bir çıkmazın içindeler. Yaşanan siyasi türbülans ortamında liderlik krizine girmeden değişmek durumundalar. Zira liderlik krizleri siyasi fay hatlarının bu kadar dinamik olduğu durumda bölünmeleri tetikleyebilir.