Yeni Anayasanın Siyaseti

Yeni anayasanın yapılması, 10 yılı aşkın bir süredir yaşanan siyasi-toplumsal dönüşümün garanti altına alınması, eski Türkiye umudunun tamamıyla tükenmesi demektir. Yeni anayasa tartışmaları eski ile yeni dönem arasındaki bu sembolik sınıra ilişkindir.

Devamı
Yeni Anayasanın Siyaseti
Türkiye'yi Modelleme Merakı

Türkiye'yi “Modelleme” Merakı

Batı basınında popüler olduğu dönemde Türkiye “modelinin” başarısı dört unsura dayandırılmıştı; demokratikleşme, Batı ile entegrasyon, serbest piyasa kapitalizmine uyum ve ılımlı İslam anlayışı.

Devamı

Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.

AK Parti iktidarı dış politikada vizyonunu sunarken retoriği öne çıkarmak zorunda kaldı. Bu retorik sadece milli duygulara hitap etmekle kalmadı. Uluslararası sisteme adalet eleştirisinden gelişmekte olan ülkelerin sorunlarına kadar uzandı.

Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alabilmesi, finansal sistemini yenilemesi ve İstanbul'un önemli finans merkezleri içerisinde yer alması için “Ulusal Finans Sistemi Stratejisi” ne ihtiyaç artmaktadır.

Gönül isterdi ki muhalefet partilerimizin ufku ‘güzellik yarışması’ finalistlerinden hâllice olsun!

15 Temmuz'da Yepyeni Bir Süreç Başladı

Bu süreci "Erdoğan'a yarayacak" kaygılarıyla heba edeceklere ve Türkiye'yi sınırlandırmak isteyen uluslararası kampanyalara karşı uyanık olunmalı.

Devamı
15 Temmuz'da Yepyeni Bir Süreç Başladı
5 Soru 15 Temmuz Darbe GiriÅŸimi

5 Soru: 15 Temmuz Darbe GiriÅŸimi

Son üç yıllık süreçte kamuoyu FET֒nün nasıl entegre bir şekilde işlediğine şahit oldu. Dolayısıyla başta yargı olmak üzere diğer bürokratik kurumlardaki FET֒ye bağlı kişilerin pasifize edilmesi elzemdir.

Devamı

Erdoğan’ın ve AK Parti’nin hâlâ iktidarda kalmasından dolayı yaşadıkları hüsran içerisinde ne diyeceklerini şaşırmış durumda darbe sürecini yorumlamaya çalışıyorlar.

Erdoğan'ın Türkiye'deki sahici liderliğinin sadece "otorite"siyle değil, her şeyden önce "hasbiliği", "adanmışlığı" ve bunların yanında "kabiliyetleri"yle ilgili olduğu artık herkes tarafından net biçimde görülmeli.

Seçimle işbaşına gelen Erdoğan’ı darbe dahil olmak üzere her türlü yöntemi kullanarak devirmeye kararlı görünüyorlar. Ancak Türk halkının demokrasiye ve seçilmiş liderlerine sahip çıkma konusunda artık daha kararlı olduğunu ve her türlü entrikayı bozduğunu hesap edemiyorlar.

Türkiye halkının darbe karşısında durmuş ve adeta çıplak elleriyle tankların namlularını tıkamış olmasına karşın, Batı medyasının olgular ışığında haber yapmak yerine gerçekleri ters yüz etmeye çalıştığını görmekteyiz.

Türkiye’yi yakından takip eden bütün yabancılar, FET֒nün dış basındaki çırpınışının gerçek amacını görüyordur. Aynı şekilde ABD de girişimin arkasında FETÖ olduğunu belki de bizden iyi biliyordur.

Kemalistlerin Kurtuluş Savaşı sırasında laikçi görüşlerini saklaması gibi Gülen mensupları da devleti ele geçirme yolunda gerçek niyetlerini gizlediler.

7 Ağustos 2016 tarihinde İstanbul Yenikapı meydanında bir araya gelen milyonlar devlete ve siyasete balans ayarı yaptı. Yeni bir dönemin önü açıldı. Bu sürece kendisini uyarlayan aktörler kalıcı hale gelir.

Yenikapı mitingi ile iktidar ve muhalefet vatanseverlik kavramında uzlaşırken HDP "Batı'nın içimizdeki taşeronu" algılamasını pekiştiren bir yolda, yeni dönemin kaybedenler kulübünün asıl üyeleri arasında.

Çatışma ve düşmanlık düzleminde olmasa da 15 Temmuz süreci Türkiye’nin özellikle batılı müttefikleri ile bir muhasebe ve yüzleşme yaşamasını kaçınılmaz hâle getirdi.

15 Temmuz Türkiye'nin kendi kazanımlarına sahip çıktığını bütün dünyaya gösterdiği bir gün oldu. Halkın ortaya koyduğu ortak iradeyle Türkiye bir kez daha vatan, bu millet bir kere daha millet oldu.

Bugün yakaladığımız millî birliği en azından ülke güvenliği ve ülke çıkarı konularında devam ettirebilmemiz için yapmamız gereken en önemli şey muhasebe yapmak.

Demokratik dönüşümden yana tavır alan "yeni demokratik blokun" sivil-asker ilişkilerini dönüştürmesi için mücadele stratejisinin iki eksen üzerine oturması gerekiyor.

Kemalistlerin Kurtuluş Savaşı sırasında laikçi görüşlerini saklaması gibi Gülen mensupları da devleti ele geçirme yolunda gerçek niyetlerini gizlediler.