Tecavüzcüler Nasıl İnsanlar?

Neden bazı insanlar kendi çocuklarına, eşlerine, başka kadınlara tecavüz eden haldeler? Bu sorunun mutlak cevabını psikiyatri, psikoloji veya suç bilimleri ile uğraşanlar tam olarak bilmiyorlar.

Devamı
Tecavüzcüler Nasıl İnsanlar
Başkanlık Sistemi ve Kalıplaşmış İtirazlar

Başkanlık Sistemi ve Kalıplaşmış İtirazlar

Türkiye'de siyasal sistem tartışmaları gündeme geldiği dönemlerde, konunun siyasal alanda ve akademik çevrelerde tartışılması genellikle tartışmayı başlatan aktörler üzerinden yürütüldüğünden, başkanlık ve parlamenter sistemle ilgili kalıplaşmış yargılar oluşmuştur.

Devamı

1960 darbesinden sonra parlamento daha çok halkın seçtiği zayıf yürütme organının bürokratik oligarşi tarafından kontrolüne hizmet etti.

Avrupa'nın geçmişte de çözmekte zorlandığı krizler olmuştu ancak Soğuk Savaş'ın sona ermesinden beri en zor dönemini geçirdiğini ileri sürmek yanlış olmayacaktır.

Suriye ve Irak'ta yaşanan iç savaşın getirdiği meydan okumalarla boğuşan AK Parti Hükümeti'ni aynı anda hem "Osmanlıcı İslamcı romantizmle" hem de "ulus-devletin kazanımlarını" bile koruyamamakla eleştiriyorlar.

Siyasetçileri bir kereliğine sinemaya gönderelim. Seyirci koltuğuna en azından orada otursunlar. Ve sahneye oradan baksınlar.

Bölgede Yeni Bir Değerlendirme Zamanı

Ortadoğu'da halkların tercihinin iktidar olmasından en fazla rahatsız olan ülke olarak İsrail, karşı-devrim sürecinde Müslüman Kardeşler'in bölgesel çöküşüne "sessizce" büyük katkılar sağladı.

Devamı
Bölgede Yeni Bir Değerlendirme Zamanı
Şah-Fırat Operasyonu ve Türkiye'nin Ortadoğu Politikası

Şah-Fırat Operasyonu ve Türkiye'nin Ortadoğu Politikası

Türkiye'nin geçen hafta sonu gerçekleştirmiş olduğu Şah-Fırat Operasyonu ile Süleyman Şah Türbesi'ni, bulunduğu “korunmasını zor konumdan” Türkiye sınırına çok yakın “korunması kolay ve riski az” bir bölgeye taşıması çok konuşulan bir olay oldu.

Devamı

AK Parti, ciddi bir "iktidar yorgunluğu" ile karşı karşıya. Bu tezin somut bir karşılığının olup olmadığını anlamak için tek parti döneminde "iktidar yorgunluğu" ile neyin kastedildiğine bakmak gerekir.

Üzerinden 18 sene geçti 28 Şubat post modern darbesinin. Türkiye'de değişim için “herşey bitti” denildiği bir dönemde halkın statükoya karşı “mükemmel geri dönüşü” için çok fazla beklenmeyecekti.

28 Şubat darbesinin toplumsal hafızaya kazınan tüm kalıntılarının silinmesi için geçen 12 yıllık sürede çok önemli işler yapıldı. 28 Şubat 2015'de Çözüm Süreci'nde atılan adım ise, 28 Şubat'ı Yeni Türkiye için önemli bir tarih yapıyor.

Önümüzdeki dönemde Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerde iyileşme gözleneceğini öngörmek isabetli olacaktır.

90'ların ilk yarısı, siyasi istikrarsızlığın da beslediği ekonomik başarısızlıkların hâkim olduğu bir dönem olmuş, 94 Krizi sonrası istikrar programıyla ayağa kalkmaya çalışılsa da başarı sağlanamamıştı.

HDP'nin bütün toplumu "Türkiye'nin partisi olma" ajandasıyla ilgili ikna etmesi gerekiyor. Bunun için de aktif bir temsil stratejisine ihtiyacı var.

İran anlaşması sonrasında ABD'nin bölgede daha farklı bir jeopolitik denklem arayışı içine girmesi durumunda İsrail'le olan mevcut anlaşmazlık stratejik bir boyut kazanabilir.

28 Şubat'ta Dolmabahçe'de yapılan çözüm süreci açıklamasının ardından muhaliflerin 'ihanet' söylemlerinden ve 'seçimle korkutma' stratejilerinden vazgeçmesi ve konuyu bir seçim yatırımı olarak lanse etmesi önemli bir normalleşme göstergesidir

Demokratik ve halkın taleplerine karşılık veren İslami bir söylemin siyasi iktidar olması, Riyad başta olmak üzere Körfez'deki tüm monarşiler için acil ve yakın bir tehdit olarak algılandı ve ötekileştirildi.

Finansman, insan kaynağı, yükseköğretim açılımları, teknoloji transferi, küresel rekabet ve kümelenme stratejileri, markalaşma altyapısı ile bütünleşik bir sanayi-teknoloji politikası, üretim eksenli yeni ekonomik yönetişim paradigmasını taşıyabilir.

Darbe girişimleri, AK Parti Hükumeti ve özellikle Tayyip Erdoğan'ın geniş halk kesimlerini harekete geçirterek ürettiği güçlü karşılık sayesinde başarılı olamadı.

İran'ın gücünden rahatsız olan çevrelere göre bölge Sünni IŞİD'den kurtulurken Şii IŞİD oluşturulması tehlikesi ile karşı karşıya. Şii milislerin terörizm bağlamında Batı başkentlerine tehdit oluşturmaması bu ihmalin ana açıklayıcı sebebi.

Prof. Dr. Talip Küçükcan, Avrupa'da Müslümanlara yönelik saldırıları "Avrupa'da olan İslâmafobi değil İslâm düşmanlığı" şeklinde yorumladı.