Operasyon Gülen Grubunu Sivilleştirebilir mi?

Yargı sürecinin Türkiye'nin Gülen hareketi ile yaşadığı-yaşayacağı imtihanın en kolay kısmı olduğu unutulmamalıdır. Daha zoru, Gülen grubunun değişmeye-dönüşmeye direnip direnmeyeceği, daha doğrusu sivilleşme ve normalleşme kararı verip vermeyeceğidir.

Devamı
Operasyon Gülen Grubunu Sivilleştirebilir mi
Kestanepazarı Camii'nden Çağlayan Adliyesi'ne

Kestanepazarı Camii'nden Çağlayan Adliyesi'ne

Gülen ve takipçileri, toplumun, siyasetin ve devletin geçirdiği dönüşüme direnip kayıt-dışı bürokratik bir iktidar odağı olmakta ısrar ederek sonu Çağlayan Adliyesi'ne çıkan bir serüvene davetiye çıkardılar.

Devamı

10 Ağustos tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın adaylığı, toplumun çoğunluğu için ekonomik ve sosyal kazanımlarını devam ettirecek lideri seçme anlamı taşımaktadır.

İslam, Türkiye'nin bölgedeki aktörlerle kurduğu ilişkilerin ve yürüttüğü diplomasinin bir unsuru. Ancak ideolojik değil rasyonel bir unsuru.

“1,5 milyar Müslüman 15 milyon Yahudi'yle (aslında İsrail'le) neden baş edemiyor?” Sebebi en başta İsrail'in Müslüman müttefiklerinde arayın.

Türkiye'de Modernleşme, bir toplumsal değişim süreci olmadı. Bir laikleşme ve kapitalistleşme sürecinin yaşanması arzulanıyordu. Ülkenin elitleri ve liderlerinin politika ve söylemlerinde modernleşme bir hedef olarak öne çıkıyordu.

Gazze'de Oyun Bozan Asimetrik Direniş ve Diplomasi

Filistin direnişi ile İsrail ordusu arasındaki direnişin asimetrik doğası göz önüne alındığında direnişin askeri alanda beklenmeyen bir zafer kazandığı açık. İsrail ise kayıplarını bilinçli bir şekilde sivilleri katlederek perdelemeye çalışıyor.

Devamı
Gazze'de Oyun Bozan Asimetrik Direniş ve Diplomasi
Obama'nın Gazze İmtihanı

Obama'nın Gazze İmtihanı

SETA analisti Taha Özhan, “Obama maalesef Gazze imtihanı ile başladığı iktidarına hâlâ Gazze ile devam ediyor ve de çok da kötü gidiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Devamı

SETA analisti Fahrettin Altun, Gülen Hareketi'nin ‘Paralel Yapı' diye bir Frankenstein ürettiğini ve gün sonunda Frankenstein'ın o hareketi yuttuğu değerlendirmesinde bulundu.

Der Spiegel'in Almanca ve Türkçe hazırladığı “Erdoğan Devleti” başlıklı dosya, Erdoğan'ın ömür boyu iktidarda kalarak “Erdoğan Devleti” kurmak isteyen otoriter, despot ve adım adım şeriatı getiren bir lider olduğu imajı çiziyor. Der Spiegel'in kullandığı argümanlar ise oldukça tanıdık…

Hemen herkes Erdoğan'ın birinci turda seçilmesine kesin gözüyle bakıyor. Türkiye siyasal alanı bunu dillendirebilenler ve dillendiremeyenler olarak ikiye ayrılıyor.

Muhalefetin elinden, bağımlısı olduğu Erdoğan karşıtlığı sermayesini alacak politikalar ve söylemler üretilmek zorunda. Geldiğimiz noktada galiba iktidar, muhalefetinin kemalinden de sorumludur.

Analizde, CHP ve MHP tarafından cumhurbaşkanlığına aday gösterilen Ekmelettin İhsanoğlu'nun adaylığının siyasal anlamı değerlendirilmektedir.

Erdoğan sonrasında AK Parti'nin başına kimin geçeceği sorusunun yanıtını isimler üzerinden konuşmaktan ziyade siyaset tarzı ve siyasal vizyonlar üzerinde konuşmak daha yararlı olacaktır.

Yerel seçimlerin dışındaki bütün seçimlerde, muhalefetin coğrafi sıkışmışlığını da aşması gerekiyor. Yüzyılın bakiyesinin oluşturduğu sosyal hafıza ve muhayyileyi, 20. Yüzyıl partileri olarak aşmaları mümkün görünmüyor.

Gezi'de sistematik bir başkaldırı metodolojisi uygulayarak hükümeti devirme işini üstlenenler acaba 17 Aralık Şebekesine meze olduklarını gördüklerinde neler hissediyorlar? Entelektüel namus acaba bu konuda birkaç kelam etmeyi gerektirmez mi?

Gezi olayları Batı medyasınca bir iç savaş gibi lanse edilirken, aynı medya organlarının İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırılarını masum bir müdafaa hakkı olarak yansıtması Batı medyanın ikiyüzlülüğünü tekrar ortaya koydu.

Türkiye'nin normalleşmesini taşıyan ana gövde siyasetten uzaklaştıkça, absürt ve zorlama iktidar mimarileriyle karşı karşıya kalacaktık. Başka bir deyişle, kayıp yıllar olarak kayda geçen 1990'lar, 2000'lere sarkacaktı.

Erdoğan siyaseti Erdoğan sonrası AK Parti'de kurumsallaşırsa siyaset-dışı vesayet odaklarına yaşama hakkı yok. Bu anlamda meseleyi tam anlamıyla bir varlık-yokluk meselesi olarak algılıyorlar.

AK Parti üstlendiği ilk misyonu yerine getirerek vesayetçi sistemi tasfiye etmeyi başardı. Vesayetçi sistemin tasfiye edilmesi, AK Parti'ye “yeni Türkiye'yi inşa etme” misyonu yükledi.